Ana içeriğe atla

Sudan’da müdahaleyi Türkiye neden üzerine alıyor?

İktidar medyasının Sudan’ın devrik lideri Ömer El Beşir’e bir tek ağıt yakmadığı kaldı. Müdahale doğrudan “Türkiye’ye darbe” olarak görülüyor. Bu tepkinin bizatihi kendisi tuzak.
Sudan’s President Omer Al Bashir welcomes Turkey's President Recep Tayyip Erdogan at Khartoum Airport, Sudan December 24, 2017. REUTERS/Mohamed Nureldin Abdallah - RC1EBBF69470

Mısır’da 2013’te Müslüman Kardeşler iktidarına yapılan darbeyi kendisine yapılmış sayan Erdoğan yönetimi, Sudan’da 19 Aralık’tan beri süren kitlesel gösterilerin ardından 11 Nisan’da gelen askeri müdahaleyi üzerine alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından soykırım suçundan hakkında tutuklama kararı olduğu halde “kardeşim” diye sahiplendiği Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in devrilmesinin ardından "Dünya bir garip dünya. Darbeye karşı olduklarını söyleyenlerin darbecilerle daha sonra nasıl koyun koyuna oturduklarını görüyoruz” serzenişinde bulundu.

İktidara yakın medya sanki aynı kalemden çıkmışçasına, Beşir’in yüzünü Türkiye’ye dönmesinin darbeyi tetiklediği, müdahalenin arkasında Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üçlüsünün olduğu ve bunun ABD ve İsrail çıkarlarına hizmet ettiği senaryosunu paylaştı.

Hedef Türkiye” başlığını atan Yeni Şafak gazetesi, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda artan etkinliği ve Sudan’la ilişkilerinin Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’yi rahatsız ettiğini, Türkiye ile ilişkilerin kesilmesi için yardım teklif edildiğini ama Beşir’in reddettiğini öne sürdü.

Beşir’e Körfez ayarlı darbe” manşetiyle çıkan Star gazetesi ise 1989’da darbeyle gelen Beşir için “seçilmiş başkan” dedi: “Ordu darbe yaptı, seçilmiş Başkan Beşir tutuklandı. Ordunun müdahale öncesi Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’ye bilgi verdiği öğrenildi.” Akit Gazetesi daha da ileri gidip “Sudan’da Siyonist darbe” manşetini attı. Hatta Nuh Albayrak gibi “Bu, doğrudan Türkiye’ye darbedir” mesajlarını paylaşan gazeteciler çıktı.

Oysa Sudan’daki gelişmeler ekmek, benzin, elektrik ve mutfak tüpüne yapılan zamlara tepki olarak başlayıp halkın özgürlük ve eşitlik talepleriyle buluşan bir öfkeyle tırmandı. Gösterilere, Beşir’in 2015’te kurduğu ulusal uzlaşı hükümetine katılmış partiler dahil 22 parti ve başka sivil koalisyonlar destek verdi. Ancak Türkiye’de iktidar cenahı bütün bu dinamiği Körfez-İsrail-Amerikan komplosu olarak okumakta ısrar ediyor.

Eğer Sudan’ın son dört yılda geçirdiği eksen kaymaları olmasaydı, Türkiye-Sudan yakınlaşmasının darbede bir dış faktör olduğu yorumu üzerinde durulabilirdi. Beşir ayağının altına kırmızı halı serildiği 2008’den bu yana Türkiye ile ilişkilerini korurken 2016’da İran’la selamı kesip Suudi-Emirlikler eksenine el verdi. Yemen savaşına bin askerle katılan Sudan, bunun karşılığında iki şey aldı: ABD, Sudan’a yaptırımları 2017’de kaldırdı. İkincisi BAE, Sudan’da 17 proje için 2 milyar dolar finansman sağladı. Hatta BAE’nin yatırımlarının 3.5 milyar dolara ulaştığına dair haberler çıktı. Beşir’in aralıkta Şam’a gitmesi de Suriye ile Körfez arasında arabuluculuk olarak algılanmıştı.

Elbette Körfez üzerinden uluslararası tecridi yaran bu açılım, 50 milyar dolar borç biriktirmiş Sudan’ın uluslararası mali kaynaklara ulaşmasını sağlamadı. Çünkü hâlâ ABD’nin terörü destekleyen ülkeler listesinde. Belki bu yüzden Türkiye ile ilişkilere biraz daha önem verme gereği duydu. Fakat bu ilişkiler, henüz yarım milyar dolarla ifade edilebilecek bir boyutta bile değil.

Bugünkü komplolar bir ziyaret üzerine bina edildi. Erdoğan, 24 Aralık 2017’de Hartum’da Osmanlı eserlerinin bulunduğu Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsis edilmesini istemiş ve talep kabul edilmişti. Türkiye’nin burayı askeri üsse dönüştüreceğine dair haberler Kızıldeniz’de kaşların çatılmasına yol açmıştı.

Sudan, Türkiye’nin Afrika Yılı ilan ettiği 2005’ten beri yakın planda. Ama ilişkilerin seviyesi, kopardığı gürültünün çok gerisinde. 2005’te 153 milyon dolar olan ticaret hacmi 2018’i 434 milyon dolarla kapattı. 2013’te tarımsal faaliyet için Sudan’da 99 yıllığına 780 bin dönümlük arazinin Türk şirketlerine kiralanması öngörülmüştü. Arazi devri ve işletme kurma süreçleri nedeniyle henüz pilot uygulamasına geçilemedi.

2017’deki ziyarette bir sıçrama hedeflendi. Hartum’a yeni havaalanı, Port Sudan’da serbest ticaret bölgesi, Kızıldeniz’de askeri ve sivil gemiler için liman ve tersane, birkaç yerde tahıl siloları, üniversite, hastane ve elektrik santralinin inşasını da içeren 22 anlaşma imzalandı. Bu minvalde hedef olarak beş yıl içerisinde ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkarılması öngörüldü. Ancak aradan geçen 16 ayda pratiğe geçen fazla bir şey olmadı.

Bu arada petrol alanında eylül 2018’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Sudan ile 100 milyon dolarlık anlaşma imzaladı. Altın işi için de Türkiye’ye davet var, ama taraflar daha işin başında.

Teyakkuza neden olan Sevakin Adası’ndaki anlaşmayla ilgili somut tek somut gelişme, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) zemin sondajı, şehir planlama, jeoloji, jeofizik, harita, mimar ve restorasyon alanlarında 30 uzmanla yürüttüğü etüd çalışmasından ibaret. Adada 2011’den beri çalışan TİKA zaten Osmanlı dönemine ait Hanefi ve Şafi camileri ile gümrük binasını restore etmişti.

Sevakin’de üs meselesine gelince, niyetler, uygulama ve söylemler birbiriyle kavga ediyor. Türk medyası Osmanlı’nın diriliş hayalleriyle coşarken Suud ve Mısır medyası bu meseleyi tehlike çanları eşliğinde işledi. Mısır’da El Vatan gazetesi planı “Sudan silah ve teröristlerin Mısır’a sevki için liman ve sınırlarını açıyor” ifadeleriyle ele aldı. Suudi Okaz gazetesi de “Son derece tehlikeli olan şey Cidde’nin karşısında yer alan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun simgesi olarak gördüğü Sevakin’in Erdoğan’a verilmesidir” diye yazdı.

Türkiye’nin Katar’da üs kurmasından rahatsız olan Suudi Arabistan’ın, Kızıldeniz’de görmek istediği son şey Türk askeri. Suud-BAE ikilisi Yemen’deki savaş, Eritre ve Cibuti’deki üsler ve Sudan, Mısır ve Ürdün’le yakın temaslar sayesinde Kızıldeniz’i kontrol altında tutmaya çalışıyor.

İran’a karşı gelişen bu hassasiyetin yeni adresi Türkiye. Mısır ayrıca Kızıldeniz kıyısında Halayib Üçgeni üzerinde kavgalı olduğu Sudan’ın yanında bir de Türk dirseği görmek istemiyor. Gelen tepkiler üzerine Erdoğan 28 Aralık 2017’de “Askeri liman diye bir şey söz konusu değil” demişti. Arcak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 21 Kasım 2018’de Hartum’da “Askeri anlamda, Sevakin Adası’nın turizme kazandırılması konusunda çalışmalar var” diye bir ifade kullandı. Bu da “askeri turizm” şeklinde esprilere konusu oldu. Türk Dışişleri ise üs iddiasının iki ülke ilişkilerine zarar verme amacı taşıdığı görüşünde.

Beri tarafta Sudan yönetimi de üs iddialarını birkaç kez yalanladı. Kahire’ye giden dönemin Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur, “Türkiye ile Sevakin ya da Sudan’ın herhangi bir bölgesinde askeri bir üs ya da askeri işbirliğine dair herhangi bir görüşme olmamıştır” sözleriyle Mısır’ı temin etti. Gandur başka bir açıklamasında, sadece Osmanlı zamanındaki gibi hac yolculuğunun başlangıç yeri olarak Sevakin’in ibadet ve turizm açısından canlandırılmasının öngörüldüğünü vurguladı.

Yine de Türk medyası adadaki çalışmaları “üssün tesisi için gerekli etüt çalışmaları ve yer seçimi” şeklinde lanse etmeyi sürdürdü. Hatta adada sabit bir kara unsurunun bulunacağı ve bu gücün rotasyon halinde deniz ve hava unsurlarıyla destekleneceği iddia edildi. Bu bilgilerin kaynağı da muhtemelen hükümet.

Sudan’daki askeri müdahaleden sonra oluşacak yeni yönetimin Türkiye ile nasıl bir yol tutturacağı önemli. Bu, komplo teorileri için de bir test niteliği taşıyor. Ankara da geçiş sürecindeki belirsizliği aleyhine çevirmemek için temkinli gidebilir.

Türkiye, Mısır’daki müdahaleye tepkisini “Rabia” işaretiyle simgeselleştirip bunu, iç ve dış politikasında bir enstrümana dönüştürmüş ve yaklaşım, siyasette epey diplomatik arıza bırakmıştı. Sudan’daki müdahaleye yönelik tepki ise daha temkinli oldu. Erdoğan’ın ilk tepkisinin ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten köşeleri epey yontulmuş bir açıklama geldi: “Sudan halkının talepleri, bizim taleplerimizdir. Sudan, dost ve kardeş bir ülkedir. Beklentimiz halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir.”

Bu “Olan oldu, Beşir’i unutup yarına bakalım” demek mi oluyor, bunu da bekleyip göreceğiz. Netice biraz da Sudan’ın alacağı istikamete bağlı. Fakat müdahaleyi, “Türkiye’ye darbe” addetmek tam da şikayet edilen Körfez medyasının çizdiği portreyle uyumlu.

Join hundreds of Middle East professionals with Al-Monitor PRO.

Business and policy professionals use PRO to monitor the regional economy and improve their reports, memos and presentations. Try it for free and cancel anytime.

Already a Member? Sign in

Free

The Middle East's Best Newsletters

Join over 50,000 readers who access our journalists dedicated newsletters, covering the top political, security, business and tech issues across the region each week.
Delivered straight to your inbox.

Free

What's included:
Our Expertise

Free newsletters available:

  • The Takeaway & Week in Review
  • Middle East Minute (AM)
  • Daily Briefing (PM)
  • Business & Tech Briefing
  • Security Briefing
  • Gulf Briefing
  • Israel Briefing
  • Palestine Briefing
  • Turkey Briefing
  • Iraq Briefing
Expert

Premium Membership

Join the Middle East's most notable experts for premium memos, trend reports, live video Q&A, and intimate in-person events, each detailing exclusive insights on business and geopolitical trends shaping the region.

$25.00 / month
billed annually

Become Member Start with 1-week free trial
What's included:
Our Expertise AI-driven

Memos - premium analytical writing: actionable insights on markets and geopolitics.

Live Video Q&A - Hear from our top journalists and regional experts.

Special Events - Intimate in-person events with business & political VIPs.

Trend Reports - Deep dive analysis on market updates.

All premium Industry Newsletters - Monitor the Middle East's most important industries. Prioritize your target industries for weekly review:

  • Capital Markets & Private Equity
  • Venture Capital & Startups
  • Green Energy
  • Supply Chain
  • Sustainable Development
  • Leading Edge Technology
  • Oil & Gas
  • Real Estate & Construction
  • Banking

We also offer team plans. Please send an email to pro.support@al-monitor.com and we'll onboard your team.

Already a Member? Sign in

Gulf Briefing Gulf Briefing

Gulf Briefing

Top GCC stories in your inbox each week

Trend Reports

Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman (4th R) attends a meeting with Chinese President Xi Jinping (3rd L) at the Great Hall of the People in Beijing on February 22, 2019. (Photo by HOW HWEE YOUNG / POOL / AFP) (Photo credit should read HOW HWEE YOUNG/AFP via Getty Images)
Premium

From roads to routers: The future of China-Middle East connectivity

A general view shows the solar plant in Uyayna, north of Riyadh, on March 29, 2018. - On March 27, Saudi announced a deal with Japan's SoftBank to build the world's biggest solar plant. (Photo by FAYEZ NURELDINE / AFP) (Photo credit should read FAYEZ NURELDINE/AFP via Getty Images)
Premium

Regulations on Middle East renewable energy industry starting to take shape

Start your PRO membership today.

Join the Middle East's top business and policy professionals to access exclusive PRO insights today.

Join Al-Monitor PRO Start with 1-week free trial