İsrailli yorumcular Las Vegas katliamının faili ile İslamcı terör arasındaki olası bağlar hakkında söylenebilecek her şeyi söyledikten sonra medyanın ilgisi Amerikalıların ateşli silahlara “inanılmaz kolay erişimine” yöneldi. Yorumlara hem eleştiri hem de bir miktar acıma yansıdı. Gazeteler, Başkan Donald Trump’ın 1 Ekim’deki katliamın ardından “Silah kontrolünü zaman içinde konuşacağız.” demekle yetindiğini vurguladılar. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Huckabee Sanders de “Bu konudaki politikaları tartışmanın zamanı da mutlaka gelecek ama şu an o noktada değiliz.” dedi. Demokrat Parti’nin Connecticut Senatörü Chris Murphy ise şu sözleriyle dikkat çekti: “Kongre’deki meslektaşlarım silah endüstrisinden o kadar çok korkuyor ki bu salgına karşı hiçbir kamusal politika yokmuş gibi davranıyorlar ve bu da gerçekten sinir bozucu.”
Terörist saldırılar, siyaset, para ve ideoloji arasındaki ilişkiler İsrail için yeni bir şey değil. İsrail’de de maddi çıkarları kalın bir ideolojik katmanla sarılı olan lobiler ve büyük şirketler şiddete katkı yapıyor. Bu katkı dolaylı da olsa İsrail toplumunun derinlerine işliyor, hatta okyanusları aşıyor. Katkıda bulunan kişi ve kuruluşlar Filistin tarafındaki İsrail düşmanlarına silah sağlamıyor. Onlar, yerleşim müessesesi dâhil olmak üzere İsrail tarafında diplomatik uzlaşının düşmanlarına mali imkânlar sağlıyor. Yerleşimler ve işgal, işgal ve terör arasındaki ilişki tamamen doğrusal olmasa da en az ABD Anayasası’nda silah taşıma hakkını koruyan İkinci Değişiklik ile Las Vegas saldırısı gibi korkunç saldırılar arasındaki ilişki kadar bariz.
Son 10 yılda hiç kimse Başbakan Benjamin Netanyahu kadar Filistinlilerle uzlaşı çabalarına zarar vermedi, işgali pekiştirmedi. Netanyahu’nun iktidara gelmesine ve koltuğunu korumasına yardım eden isimlerden biri, Las Vegas kumarhaneler kralı Sheldon Adelson. İsrailli bir kadınla evli olan bu Yahudi milyarder aşırı sağcı bir dünya görüşüne sahip. Adelson, Filistinlilerin "uydurma" bir halk olduğuna inanıyor ve büyük servetini bu bakış açısını paylaşan İsrailli – ve Amerikalı – siyasetçileri yükseltmek için kullanıyor. Bu servet ona kârlı işlerini yürütmek için de kapılar açıyor.
Yedioth Ahronoth gazetesinin eylül 2001’de yayımladığı araştırma haberine göre 1996 seçimlerinde Şimon Peres’i kıl payıyla mağlup eden Netanyahu ertesi gün Kudüs’te Adelson çiftini ziyaret etti, seçim kampanyasına yaptıkları yaklaşık 1 milyon dolarlık cömert destek için teşekkür etti. 2008’de ise New Yorker dergisi Adelson’un aralık 2007’de Yisrael Beitenu partisi lideri Avigdor Liberman ve Şas partisi lideri Eli Yişai ile görüştüğünü ve onları Ehud Olmert hükümetinden çekilmeleri için ikna etmeye çalıştığını ortaya çıkardı. Adelson bundan kısa bir süre önce bedava dağıtılan Yisrael Hayom gazetesini kurmuştu. Günümüzde “Netanyahu Haberleri” diye anılan bu gazete İsrail’de en yaygın dağıtıma sahip gazete haline geldi. Amerikalı milyarder bu gazete vasıtasıyla Netanyahu’nun ve hükümet üyelerinin en aşırı fikirlerini yayabiliyor.
Gazeteci Raviv Drucker’ın başvurusu üzerine Yüksek Mahkeme kararıyla açıklanan kayıtlara göre Netanyahu ve Adelson 2012-2015 döneminde 120 kez konuşmuş. Aynı dönemde Netanyahu gazetenin editörü Amos Regev ile de 230 defa konuşmuş. 2013 seçimleri öncesinde Netanyahu ve Regev’in görüşme sayısı 19 günde 15’i bulmuş. Gazetenin dağıtımını kısıtlamayı amaçlayan “Yisrael Hayom Yasası’nın” ilk oylamasının yapıldığı gece Netanyahu gazetenin sahipleriyle üç kez görüşmüş. Yasanın bu oylamadan geçmiş olması parlamento seçimlerinin öne alınmasının ana nedenlerinden biriydi.
Daha sonra Netanyahu’nun Yedioth Aharonot gazetesinin sahibi Arnon Mozes ile görüştüğü ve gazetenin kendisine daha olumlu yaklaşması karşılığında Yisrael Hayom’un dağıtımını kısmayı konuştuğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Adelson desteğini HaBayit HaYehudi partisi lideri Naftali Bennett’e kaydırdı.
Sağı iktidarda tutmak ve Filistinlilerle uzlaşıyı engellemek için İsrail siyasetine müdahale eden tek yabancı iş adamı Adelson değil. Netanyahu'nun 1996’da iktidara gelişi, büyük ölçüde Avustralya uyruklu iş adamı Joseph Gutnick’in finanse ettiği “Yahudiler için en iyisi Netanyahu” kampanyasına bağlanabilir. Gutnick, Yahudilikte Hasidik bir mezhep olan Çabad’ın önemli isimlerinden biriydi. Gutnick daha sonra İsrail’in Gazze’den çekilmesini durdurmak için Netanyahu’nun yeterince çaba göstermediği gerekçesiyle Netanyahu ile ilişkilerini kesti.
Yedioth Ahronoth’un 2001’deki haberine göre Netanyahu, Adelson’la yaptığı seçim sonrası başbakanlığın kapısının kendisine her zaman açık olacağı sözünü vermişti. Aslında kumarhaneler kralı sadece başbakanlığa değil başka bakanlara da ulaşabiliyordu. Diğer bakanlarla görüşmeleri ideolojik konularla sınırlı değildi. Adelson ve onun namına çalışan lobiciler, güneydeki sahil kenti Eilat’ta ya da Ürdün’le iş birliği halinde Ölüdeniz kıyısında bir gazino kurabilmek için kumar yasasını değiştirtmek istiyorlardı.
Las Vegas’ta yaşanan trajedi, Amerikan toplumunun hayatını kontrol eden maddi menfaatler ve aşırıcı düşüncenin topluma ne kadar ağır bir fatura çıkardığını gösteriyor. Aşırıcı düşünceye sahip Amerikalı ve Avustralyalı ultra zenginlerin benzer şekilde İsrail halkının geleceğini ele geçirmesi de İsrail demokrasisinin bağışıklık sisteminin ne kadar zayıf olduğunu ortaya koyuyor.