TAHRAN, İran — Öz annesiyle üvey babası arasında kalan Hamas iki tarafı da kızdırmadan bir denge tutturmaya çalışıyor. Hareketin ideolojik olarak bağlı olduğu Müslüman Kardeşler Hamas’ın Tahran’dan uzak durmasını istiyor. Öte yandan harekete yıllardır mali destek veren İran arayı ısıtmaya ve Hamas’ı yeniden Suriye ve Irak yönetimleriyle Lübnan Hizbullahı’nı kapsayan ‘Direniş Ekseni’ne katmaya çalışıyor.
Hamas’tan üst düzey bir heyet 9 Şubat’ta İslam Devrimi’nin 37. yıldönümü törenlerine katılmak için Tahran’a geldi. Anacak heyete başkanlık eden Hamas Siyasi Büro üyeleri Muhammed Nasır ve Usame Hamdan’ın programları törenle sınırlı değildi. Nasır ve Hamdan, İran Meclis Başkanı Ali Laricani ve Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Tuğamiral Ali Şamkani de dâhil bir dizi üst düzey İranlı yetkiliyle görüştü.
İranlı bir yetkili isminin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şu bilgileri verdi: “Heyet diğer Filistinli grupları da kapsıyordu ama Hamaslı yetkililer İran tarafının da mutabakatıyla ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla ziyaretlerini biraz uzattılar. (...) Yıllardır ortak bir zemin bulmak için çaba harcanıyor. Siyasi kanatla yaşanan soğukluğun farklı sebepleri var ancak bu durumun (silahlı kanat) İzzeddin El Kassam Tugayları’yla ilişkilerimizi asla olumsuz etkilemediğinin de altını çizmek gerekiyor. Şimdi aradaki güveni yeniden tesis etmenin ve Hamas hareketiyle bir bütün olarak iş birliği seviyesini yükseltmenin tam zamanı.”
Al-Monitor’un edindiği bilgiye göre Hamas heyetinin görüştüğü yetkililer arasında Devrim Muhafızları’nın dış operasyonlarından sorumlu birimi Kudüs Gücü’nün komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani ve Filistin dosyasından sorumlu başka İranlı yetkililer de vardı.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir Hamas yetkilisi Al-Monitor’a şu bilgileri verdi: “Görüşmeler beklentilerimizi karşıladı. Dünya 2011’den (Arap Baharı’nın başlangıcından) bu yana çok değişti. İran eski İran değil; biz de eski biz değiliz. Ancak İsrail’in saldırılarına karşı Filistin’de güçlü bir direnişin olması, halen ikimizin de menfaatine. Eski ilişkilere dönmenin yararı olmadığını onlar da biliyor, biz de. Yeni ihtiyaçlara göre yeni bir ilişkinin temellerini atmamız lazım.”
Hamas’a İslam Devrimi’nin yıldönümü için gönderilen davetiyede Siyasi Büro Şefi Yardımcısı Musa Ebu Marzuk’un da ismi vardı. Ancak Suudi Aşark El Avsat gazetesinde yayımlanan bir telefon kaydında, Marzuk’un İran’ı Hamas’a mali yardım konusunda yalan söylemekle suçlaması planları değiştirdi ve Marzuk’un yerini Hamdan aldı. İranlı yetkili konuya ilişkin şöyle dedi: “Bu konu, heyeti ağırlama planını etkilemedi. Hangi bağlamda söylendiğini bilmediğimiz bir takım kişisel yorumlar, Hamas’la uzun vadeli iş birliğini etkilemez.”
Al-Monitor’un görüştüğü Hamas yetkilisi ise Marzuk konusunda yorum yapmaktan kaçınarak şöyle dedi: “Hamas’ın İran’a yönelik resmi duruşu bellidir. İran yıllarca direnişi destekledi ve şimdi de bu desteği sürdürmeye hazır. Hâlihazırda doğru yolda atılan yeni adımlar var. Geçmiş yıllarda bazı hatalar yapıldı, bazı yanlış anlaşılmalar oldu. Ancak İran da Hamas da direnişin tehlikede olduğunu biliyor. Direnişi desteklemeye yetkin ve hazır olan tek ülkenin İran olduğunu biliyoruz. Bu bir varsayım değil, yılların tecrübesi.”
Hamas’ın lider kadrosu 2011’de Suriye’deki ayaklanmanın başlamasıyla Şam’dan ayrıldı ve son dört yıldır faaliyetlerini Katar’dan sürdürüyor. Bu kararla, Hamas’ın Suriye’yle ilişkileri yavaş yavaş bozuldu. Suriye hükümetinin yakın müttefikleri olan İran ve Hizbullah da Hamas’ın bu tutumunu hasmane olarak değerlendirdi ve ilişkiler olumsuz bir seyre girdi.
Hamas yetkilisi bu konuda şöyle dedi: “Bölge yanıyor ama henüz patlamış değil. Haritalar yeniden çiziliyor. Tüm yapılar şu an değişikliğe açık, hiçbir şey sabit değil. İşler böyle giderse ancak Daeş ve İsrail sabit kalır. Bunun olmaması için mücadele etmeliyiz. İsrail her zaman bir tehdit hissetmeli. İsrail tehdit altında olduğunu hissetmezse bunun bedelini hepimiz öderiz.”
Aynı yetkiliye göre Hamas Suriye krizinin bölgedeki mezhepsel kavgayı tırmandırmaktan başka bir sonuç vermediğine inanıyor: “Mezhep savaşı sadece İsrail’in işine yarıyor. Buna siyasi bir çözüm bulunmalı. Böyle bir anlaşmayı ancak Türkiye ve İran sağlayabilir, buradaki tek birleştirici unsur da Filistin. Bölgeyi mezhepsel savaştan Filistin kurtarabilir. Direniş büyük başarı kaydetti ve yekvücut olursa tüm Arap dünyası arkasında durur. Bu, mezhep savaşını bitirmek için bir fırsat. Bizim canımız yandığında İsrail rahatlıyor. İsrail’in canı yandığında biz iyi hissediyoruz. Denklem bu.”
Hamas yetkilisi, başka Hamas mensuplarının İran’la yakınlaşma konusunda ne düşündüğü sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Biz burada hareketi resmi olarak temsil ediyoruz, liderlikten aldığımız net bir yetki var, ziyaretimizi de onlarla istişare ederek uzattık. Evet, Hamas’ın içinde İran’la yakın ilişkiler kurulmasına karşı çıkanlar olabilir. Ancak hareketimiz, aldığı her kararı hayata geçirebilecek iradeye sahiptir.”