Irak’ta Sünni isyancılar için simgesel anlamı olan Felluce’nin bu yılın başında düşmesi, Musul’un 10 Haziran’daki işgalinden bu yana yaşanan olayların da başlangıcı oldu. Ancak Sünni isyancılar ile İslam Devleti (İD) (eski adıyla Irak-Şam İslam Devleti IŞİD ) arasında gereken ayrım yapılırsa Felluce, çözümün başlangıcı da olabilir.
Güvenilir bir aşiret kaynağı 6 Temmuz’da Al-Monitor’a şunları anlattı: “İD bayraklı araçlardan oluşan silahlı bir konvoy, Felluce’nin kuzeyindeki köylerden geçti. Hemen ardından kendini Ebu Bekir El Bağdadi’nin elçisi olarak tanıtan silahlı bir kişi aşiret liderleri, silahlı gruplar ve din adamlarıyla görüştü ve onlara ya Bağdadi’ye biat etmelerini ya da İD ile kanlı bir çatışmaya hazır olmalarını söyledi.”
Aynı kaynağa göre bu ziyaretler sürpriz değildi. Bağdadi, kendini halife ilan edip birkaç defa Musul’da halkın karşısına çıkınca özellikle de İD’in Bağdadi’ye biat etmeyenlerin öldürüleceğini açıklamasının ardından silahlı gruplar ve aşiretler de İD’le karşı karşıya gelmenin kaçınılmaz olduğunu anlamıştı.
Kaynak, Felluce’deki liderlerin Bağdadi’nin elçisine muğlak bir yanıt verdiğini belirtti. Bu durum, onların büyük bir sıkıntı içinde olduğunu yansıtıyor. Zira aynı anda hem İD hem de Irak hükümetiyle mücadele edecek güçleri yok. Öte yandan Bağdadi’ye biat da edemezler. 2013’te yıl boyunca süren Sünni gösterilerin öncüsü olan Felluce halkının yürüttüğü silahlı isyanın amaç ve kapsamı, ideoloji ve düşünce bakımından İD’in hedeflerinden tamamen farklı. Felluce’deki liderler, Irak’taki Sünni krizine siyasi bir çözüm bulunmadan mevcut Irak hükümetiyle de uzlaşamaz.
Burada önemli bir soru ortaya çıkıyor: Bağdadi halifeliğini neden aylardır İD kontrolünde olan Felluce’den değil de kuzey Musul’dan ilan etmeyi seçti?
Bu soruya şüphesiz farklı yanıtlar verilebilir. Örneğin, Felluce’nin Bağdat’ın batısında küçük bir kent olması, Musul’un ise tarihsel, demografik ve ekonomik açıdan büyük bir ağırlığa sahip olması gibi.
Öte yandan sorunun başka bir yanıtı daha var ve o da Felluce’nin ABD’nin 2003’teki Irak işgali sonrası tarihçesiyle ilgili. Şehir, ABD ordusuyla pek çok çatışmaya sahne oldu, ABD birlikleriyle yıllar süren çatışmalarda başı çeken silahlı grupların ve saha komutanlarının çoğuna ev sahipliği yaptı.
Felluce, altı ay önce hükümet kontrolünden çıkmış olsa da kentin askeri tabiatı ve silahlı grupların çeşitliliği, İD’in burada tam bir tahakküm kurmasına olanak vermedi.
Felluce’deki aşiret konseyinde yer alan Şeyh Ahmet El Cumaili Al-Monitor’a İD’nin aşiret ve isyancılara biat çağrısı yaptığını ama aşiretlerin bunu reddettiğini söyledi. Cumaili, pek çok silahlı grubun İD’in liderlerini öldürmesinin ardından şehirden çekildiği haberlerini ise yalanladı.
Aslına bakılırsa bu haberlerin inandırıcılığı oldukça yüksek. Nitekim Al-Monitor’a bilgi veren Felluceli bir aşiret kaynağı, Sünni gruplar ile İD arasında karşılıklı suikastların son aylarda da devam ettiğini teyit etti. Kaynağa göre eğer durum böyle giderse İD, sahip olduğu güç üstünlüğü sayesinde diğer grupları mağlup edecek ve kendisine biat etmeye zorlayacak. Kaynak, çok sayıda din adamının Bağdadi’ye biat etmek zorunda kalmamak için şehri terk etmeye hazırlandığını da vurguladı.
Aynı kaynak, nisan 2014’ten itibaren çok sayıda IŞİD mensubunun Felluce’den ayrılıp Musul savaşına hazırlık için kuzeye gittiğini, bir dizi Sünni kentin ele geçirilmesinin ardından da geri döndüğünü anlattı. Zira Bağdat’a karşı olası bir askeri harekâtın başlangıç noktası da Felluce olacak.
Ancak İD’in Irak’taki zaferlerinin başlangıç noktası olan Felluce, örgütü mağlup etmek için de bir başlangıç noktası olabilir.
Felluce’deki silahlı grupların Sünni bir bölge kurma amacında olmadığını söyleyen kaynak, protestolar döneminde bile Felluce’nin bölünme seçeneğini reddettiğini, Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyarak halkın meşru taleplerini dile getirmekle yetindiğini vurguladı.
Kapsamlı çözüm fikri, hem Irak’ta hem dışarıda somutlaşmaya başlarken İD’i ortadan kaldırmanın tek yolu, devletin İD kontrolündeki bölgelerin Sünni halkıyla iş birliği yapmasıdır.
Ancak, böylesi bir iş birliğini sağlamak için devlete karşı ayaklanan aşiret ve isyancıları güvenceye alacak siyasi, toplumsal ve yasal adımların ivedilikle atılması gerekir. Ayrıca, İD’e karşı devletle iş birliği yapacak bir halk tabanının oluşmasını sağlayacak bir strateji gerekli.
Felluce’nin bu tür kapsamlı bir anlaşmayla geri kazanılması, diğer şehirleri de Bağdadi’nin pençesinden kurtarma yolunda en isabetli başlangıç noktası olacaktır.