DEYRİZOR, Suriye -- ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) İslam Devleti hücrelerine karşı hemen her gün hava saldırıları düzenliyor. İD de misilleme olarak Rakka, Deyrizor ve Haseke’nin kuzeyi ve doğusunda bulunan SDG güçlerini ve onlarla işbirliği yapan sivilleri hedef alıyor.
İD hücreleri tarafından cami girişlerinde dağıtılan bildirilerde SDG ile işbirliği yapanların cezalandırılacağı belirtiliyor. İD’le mücadelenin bittiği söylense de fiiliyatta çatışmalar hâlen bitmekten uzak ve eylül ayında yaşanan gelişmeler de bunu kanıtlıyor.
24 Eylül’de Savaş Çalışmaları Enstitüsü (ISW) İD’in “Suriye ve Irak’taki hapishane ve kamplarda tutulan İD savaşçılarını ve sempatizanlarını kurtarmaya hazırlandığı” uyarısında bulundu. Uyarıda örgüt lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin 16 Eylül’de yaptığı cihat ve SDG tarafından tutuklanan savaşçıları ve ailelerini kurtarma çağrısı yaptığı hatırlatıldı. Bağdadi örgüte İD savaşçılarının tutulduğu hapishanelerdeki güvenlik görevlilerini, tetkik memurlarını ve yargıçları hedef alma talimatı verdi.
SDG 21 Eylül’de üç İD militanının yakalandığını açıklayarak savaşçıların geçen yıl öldürülen Yasama Meclisi Eş Başkanı Mervan El Fatih’in öldürülmesinden sorumlu İD hücresine mensup olduklarını bildirdi. 17 Eylül’de Diban ilçesindeki Kürt güvenlik teşkilatında meydana gelen patlamadan da İD sorumlu tutuluyor. Patlamada ölen ya da yaralanan olmadı. Aynı gün SDG’ye bağlı Deyrizor askeri meclisinden bir yetkilinin arabasına kimliği belirsiz saldırganlarca yerleştirilen bombanın El Ömer petrol rafinerisi yakınlarında patlaması üzerine ise araçtaki SDG’li yetkili ile üç koruması yaralandı.
SDG’den askeri bir kaynak kimliğinin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şunları aktardı: “Kimliği belirsiz bu şahıslar İD’in uyuyan hücrelerinden. Bunlar bilhassa Deyrizor kırsalında oldukça faaller. Sivillerin arasında saklanarak sıradan insanlar gibi yaşıyorlar ve etrafta serbestçe dolanarak araçlara patlayıcı yerleştirebiliyorlar. Bombaları çoğu zaman kendileri yapıyorlar.”
İD’in özellikle kadın savaşçılar devşirmeye çalıştığını belirten kaynak şöyle devam etti: “Çoğu İD hücresi kadınlardan oluşuyor. Bunlar patlayıcı düzenekleri siyah ve bol çarşaflarının altında kolayca gizleyebiliyorlar ve araçlara patlayıcıları yerleştikten sonra şüphe çekmeden kalabalığa karışıp, tüyüyorlar.”
SDG basın merkezi bu ayın başında terörle mücadele birimlerinin üç önde gelen İD militanını öldürdüğünü duyurdu: İlki Ebu Haris mahlasını kullanan kıdemli bir güvenlik yetkilisiydi, diğeri suikast operasyonlarından ve Suriye-Irak sınırının güvenliğinden sorumluydu, bir diğeri de 2013’te Irak’ın Diyala vilayetinin komutanlığını yapan militandı. Basın merkezi üç kişilik hücrenin El Şadadi’nin kuzeyindeki bir tünelde köşeye sıkıştırıldığını kaydetti.
Askeri kaynak da şöyle konuştu: “Tünelin etrafı sarıldıktan sonra saatlerce direndiler, teslim olmayı reddettiler. Öldürüldükleri tünel sağlam bir şekilde tahkim edilmişti.”
SDG’li kaynağın verdiği bilgilere göre Rakka ve Deyrizor’da yakalanan çok sayıda İD militanının arasında örgütün Deyrizor güvenlik yetkilisi Abdül Fettah Cuma El Abs da bulunuyor. Eski İD liderlerinden Ebu Harşa mahlasını kullanan Türki Müklif El Rafdan ile oğlu Yaser El Rafdan da El Hireyci’deki operasyonlarda yakalandı.
SDG, İD hücreleri ve liderlerine yönelik operasyonlarını yoğunlaştırırken SDG komutanlarından Mazlum Abdi, 7 Eylül’de CNN e verdiği röportajda IŞİD'in Suriye’de, bilhassa da sınır bölgesi, çöllük araziler ve Fırat Nehri’nin Suriye rejiminin kontrolündeki batı bölgesindeki faaliyetlerinin arttığı uyarsında bulundu.
İD’in Suriye’nin doğu ve kuzeydoğu bölgelerinde yeniden canlanabileceği tehlikesine dikkat çeken SDG’li komutan, Washington ve uluslararası toplumdan IŞİD'le mücadeleye verilen askeri ve mali desteğin artırılmasını istedi.
SDG’nin elinde bulunan yabancı İD militanlarının vatandaşı oldukları devletlere de seslenen Abdi, militanların ya bu ülkelerce teslim alınmaları ya da Fırat’ın doğusunda kurulacak bir uluslararası mahkemede yargılanmaları gerektiğini belirtti ve militanların bölgedeki cezaevlerinde tutulmalarının bölge için bir tehdit olduğuna işaret etti.
SDG’nin elinde bulunan yabancı savaşlardan biri de 100’den fazla insanı kafasını keserek infaz ettiği söylenen Belçikalı Enver Hadduşi. De Morgen gazetesinin haberine göre 2016’dan beri Belçika’nın terörizm listesinde bulunan ve Paris ile Brüksel’deki terör saldırılarını finanse ettiği düşünülen Hadduşi, Belçika, Fransa hatta Irak’ta yargılanabilir.