İsrail Gazze sınırında tespit ettiği son tüneli imha ettiğinde ne büyük patlamalar duyuldu ne de bölgeden dumanlar yükseldi. Hamas’ın kazdığı bu tünel İsrail’in geliştirdiği ileri bir teknolojiyle haftalar önce tespit edilmişti. Ancak İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), tüneli imha etmekte kullanacağı yeni yöntemlerin hazırlığını tamamlayana dek bu haberi gizli tuttu.
Burada şunu anımsatmakta yarar var: IDF bundan önceki tünel imha operasyonunda – ki bu tünel Filistin İslami Cihat Örgütü’ne aitti – tünelin içinde terör örgütü mensuplarının bulunduğunu anlayamamıştı. Kurtarma çabalarına rağmen operasyon 12 İslami Cihat ve Hamas mensubunun ölümüyle sonuçlandı ve tarafları büyük bir çatışmanın eşiğine getirdi. Bu seferki tünel tam bir sessizlik içinde etkisiz hale getirildi.
Hamas’ın stratejik önemdeki bu tünelin tespit edildiğinden ya da haftalardır IDF’nin takibinde olduğundan bihaber olduğu anlaşılıyor. Savunma Bakanı Avigdor Liberman operasyonun ardından 10 Aralık’ta yaptığı açıklamada şöyle dedi: “IDF, Savunma Bakanlığı ve savunma sanayiinin müşterek çabaları sayesinde terör ve terör tünelleriyle mücadelede yeni teknolojik kabiliyetlere kavuştuk. Umudum o ki Gazze çevresindeki yörelerde yaşayan İsrail halkına tünellerden yönelen tehdit birkaç ay içinde mazi olacak.”
Liberman'ın ardından üst düzey başka yetkililer de muazzam kaynak yatırımı ve ülkenin önde gelen beyinlerinin yoğun çalışması sonucunda güneydeki halka uyku uyutmayan tünel tehdidinin nihayet ortadan kaldırıldığı yönünde açıklamalar yaptılar. İsrail’in bu noktaya yaklaştığına kuşku yok ama gerçek durum söylenenden biraz daha karmaşık.
Kıdemli bir savunma yetkilisi, adının açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Elimizde tünelleri tespit edip imha eden bir makine yok. Burada bir sistem söz konusu. Üç paralel unsurun, yani kalkan, istihbarat ve teknolojinin birleşmesine dayalı bir sistem.”
Şimdilik bu yaklaşım Gazze sınırını fiilen mühürlüyor. İsrail mevcut tünelleri yakın gelecekte tamamen yok edebileceğini, yeni tünellerin yapımını da imkânsız kılabileceğini öngörüyor.
Hamas’ın bu hafta imha edilen tüneli, birkaç yüz metresi İsrail tarafına geçen oldukça uzun bir tüneldi. İsrailli yetkililere göre tünelin amacı, Hamas’a olası yeni bir çatışmada IDF hatlarının arkasına geçip saldırma imkânı sağlamaktı. Hamas bunu 2014 Koruyucu Hat Harekâtı sırasında da denemişti. Ancak bu imkân artık ortadan kalkmış durumda.
Hamas yer altı stratejisini IDF’ye karşı avantaj sağlamak için geliştirmişti. Ancak bu avantaj hızla eriyor ve Hamas’ı stratejik bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor: Durumu kabullenip İsrail’i vurmak için yeni yollar mı aramalı yoksa elini çabuk tutup mevcut tüneller de kullanılmaz hale gelmeden harekete mi geçmeli?
IDF’nin 10 Aralık’taki imha operasyonunu fazla büyütmemesinin bir nedeni de bu tehlikeydi. Güney Komutanlığı’nın başında bulunan Eyal Zamir, tünellerin militanlar için kapan olacağı konusunda Hamas ve İslami Cihat’ı uyardı ama bunun ötesinde IDF sessiz kaldı. Üst düzey bir askeri yetkili kimliğinin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şu yorumda bulundu: “Sevinç gösterisi yapmaya gerek yok. Hassas zamanlardan geçiyoruz, bilhassa da Başkan Trump'ın Kudüs açıklamasından sonra. Durumu daha da kötüye götürmek isteyenlere yardımcı olmanın âlemi yok.”
İsrail’in bu operasyondaki yaklaşımı üç unsura dayandı: Kalkan oluşturmayı amaçlayan birinci unsur, sınır hattında yer altına inşa edilen ve Gazze’yi tümden çevrelemesi öngörülen geniş bir beton duvardan oluşuyor. Uzmanlara göre onlarca metre derinliğe ulaşan duvarın altından tünel kazmak imkânsız. Duvar ayrıca mevcut tünelleri ve yeni kazı çalışmalarını tespit edebilen sensörlere ve başka bazı teknolojilerle sahip.
İkinci unsur olan istihbarat, militanların nerede ve ne zaman tünel kazdığını öğrenmek için beşeri istihbarat (HUMINT) ve elektronik sinyal istihbaratı (SIGINT) dâhil savunma teşkilatının elindeki her türlü imkânı kullanması anlamına geliyor. Al-Monitor’un IDF’ten aldığı bilgiye göre sahada olup bitenlere dair oldukça ayrıntılı bir tablo oluşmuş durumda.
Üçüncü unsur olan teknoloji, son iki ayda iki tünelin tespitini sağlayan önemli teknolojik yenilikleri içeriyor. Bunlar tüm İsrail savunma sanayinin ortak çabasıyla sağlandı. Savunma Bakanlığı’na bağlı Silah ve Teknolojik Altyapı Geliştirme İdaresi’nin Gazze Şeridi yakınlarında kurduğu laboratuvarda ülkenin en parlak beyinleri soruna çözüm bulmaya uğraştı.
Al-Monitor’a konuşan kıdemli bir askeri yetkili “Her bir metrenin kontrolü ciddi bir zamana ve yatırıma mâl oluyor ama sonuç alıyoruz.” diyor.
İsrailli yetkililerden bu hafta gelen açıklamalara rağmen İsrail’in tünelleri tespit edip imha etme ve Gazze sınırı “mühürleme” kapasitesi hâlâ mükemmel düzeyde değil. Üst düzey bir güvenlik yetkilisi şöyle diyor: “Giderek mesafe alıyoruz. Kapasitemiz daha da gelişecek ve tünellerin sıfırlandığını, tehdidin ortadan kalktığını açıklama noktasına geleceğiz. Ancak henüz o noktada değiliz.”
Hamas’ın 30’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığı, İsrail’in de 1987’de patlak veren Birinci İntifada’nın 30’uncu yıl dönümünü hatırladığı bugünlerde Hamas çok boyutlu bir krizle karşı karşıya. Gazze’deki idarenin kontrolünü Filistin Yönetimi’ne teslim eden Hamas hâlâ uluslararası tecrit altında. İsrail topraklarına atılan roketlerin yüzde 89’u ise Savunma Bakanlığı’nın Koruyucu Hat verilerine göre füze savunma sistemi tarafından etkisiz hale getiriliyor. Şimdi tüneller de Hamas’ın elinden gidiyor. Hamas önemini korumak istiyorsa kendini dönüştürmek zorunda. Ancak içinde bulunduğu koşullar ve elindeki imkânlara bakılırsa bu oldukça zor olacak.