Musul’da savaş sona erdi. Şehir kurtarıldı, İslam Devleti (İD) temizlendi. Ancak aylar süren mücadelenin yansımaları, hem bir ulus olarak Irak’ı hem de bölgeyi yıllar boyu etkileyecek gibi görünüyor. İD’in haziran 2014’te Musul’u ele geçirmesiyle başlayan savaş, dünya istikrarına ciddi tehdit olarak görülen bir örgütün kısmen işgal ettiği bir ülkeyi kurtarma savaşından ibaret değildi. Bu savaşa paralel olarak Irak’ın iki farklı yüzü arasında da sessiz bir mücadele sürdü: 2003 ABD işgali sonrasındaki Irak ile 2011’in başlarında Arap Baharı’yla şekillenmeye başlayan Irak’ın mücadelesi.
İD Musul’u ele geçirdiğinde kentin Iraklılar tarafından kurtarılacağını düşünenler pek fazla değildi. Zira Irak, on binlerce askeri eğitmek için milyarlarca dolar harcamış olmasına rağmen gerçek bir orduya sahip değildi. Bu eğitimlerin silahlı kuvvetlerin disiplin ve gücüne herhangi bir etkisi olmamıştı. Daha sonra 50 bin askerin aslında “hayalet askerler” olduğunun ortaya çıkması tam bir şok etkisi yaratacaktı. Bu askerler aldıkları maaşların bir bölümünü üstlerine verme karşılığında görev yerlerine gitmiyordu. Komutanlar zenginleşirken ordu sabote ediliyordu. 2014 yazında yaşananların yolu böyle döşenmişti.