İsrail’de siyasiler ve savunma yetkilileri aylardır diken üstünde Devlet Denetçisi Joseph Shapira’nın 2014 Koruyucu Hat Harekâtı’na ilişkin raporunu bekliyordu. Hükümetin Gazze Şeridi’ne yönelik bu operasyonu ne şekilde yürüttüğünü değerlendiren rapor 28 Şubat’ta nihayet açıklandı. Genel beklentiye göre İsrail’in Hamas’ın tünel tehdidine hazırlıksız yakalanışı Shapira’nın odak noktası olacaktı. Ancak rapor, yöneticilerin Gazze’deki Filistin halkının vahim yaşam koşullarına diplomatik veya askeri olmayan başka bir çözümü tamamen göz ardı etmesine ve bunun tünelleri dahi aşan bir güvenlik tehdidine dönüşmesine de geniş yer verdi.
Shapira, Filistin bölgelerindeki hükümet faaliyetlerinin eş güdümünden sorumlu eski koordinatör Tümgeneral Eitan Dangot’un nisan 2013’teki uyarısına dikkat çekiyor. Dangot, Gazze’deki insani krizin vahametini hükümete raporlamış ve durumun iki yıl içinde patlama noktasına gelebileceği değerlendirmesinde bulunmuştu. Ancak başbakan ve bakanlar bu uyarıyı dikkate almamış ve sadece Hamas tehditlerine karşı askeri seçeneklere odaklanmıştı. Rapora göre “Güvenlik-diplomasi kabinesi ve özellikle Başbakan Benjamin Netanyahu, İsrail’in Gazze’de yakın ve ciddi bir güvenlik tehdidi ürettiği, İsrail yurttaşlarının can güvenliğini tehlikeye attığı gerçeğini dikkate almadı.”
Dönemin Savunma Bakanı Moşe Ya’alon, Koruyucu Hat Harekâtı’nın ikinci günü olan 9 Temmuz 2014’te “Sıkıntılara birkaç ay önce tepki verilseydi (…) Hamas bugün gerilimi tırmandırmaktan kaçınabilirdi.” demişti. Devlet Denetçisi’nin birkaç kez atıfta bulunduğu bu mükemmel tespit, Gazze’ye uygulanan abluka ile peşinden gelen savaş arasında bir bağ olduğunun herkesçe bilindiğini ve anlaşıldığını gösteriyor.
Gazze’de herkesin malumu olan bu basit bağlantı, yani ölçüsüz ekonomik baskının kaçınılmaz olarak kanlı bir savaşa yol açmış olması, Devlet Denetçisi’nin raporuyla ilk kez üst düzey bir İsrail yetkilisi tarafından açıkça ortaya konmuş oldu. Emekli yargıç Shapira, son yıllarda tüm İsrail hükümetlerinin reddettiği bir gerçekle yüzleşme cesareti gösteriyor. O da şu ki Hamas’ın güçlenmiş olması da İsrail’in güneyindeki köy ve kasabalara atılan roketler de abluka ile doğrudan bağlantılı.
Ancak Gazze halkının mağduriyetleri Dangot’un insani kriz uyarısında bulunduğu 2013 baharında başlamadı. Ablukanın Gazzelileri şiddete yönelttiği gerçeği de 2014 yazında keşfedilmedi. Koruyucu Hat Harekâtı, Hamas’ın Gazze’yi ele geçirmesi üzerine başlayan 10 yıllık abluka sürecinde İsrail ordusunun Gazze’ye düzenlediği üçüncü büyük askeri operasyondu. 2008’de Dökme Kurşun Harekâtı, 2012’de de Savunma Sütunu Harekâtı yapılmıştı. Yıllar içerisinde onlarca İsrailli, binlerce Filistinli öldürüldü ama güneydeki İsrail yurttaşlarına yönelik binlerce El Kassam füzesi şeklinde tezahür eden güvenlik tehdidi ortadan kalkmadı, aksine daha da yoğunlaştı.
İsrail, tüm bu yıllar boyunca 1,8 milyon insanı boğan bir ablukayı tehlikeli sonuçlar doğurmadan sürdüremeyeceği gerçeğini göz ardı etti. Bendeniz de “Hamas’ı Tanımak” isimli kitabımda Hamas’ın haziran 2007’de Gazze’yi ele geçirdikten sonra bazı iş adamları aracılığıyla İsrail’e bir dizi mesaj gönderdiğini, ablukanın kaldırılması ve halkın normal bir yaşam sürmesi hâlinde ateşkes ilan etmeye ve İsrail’e yönelik terör saldırılarını durdurmaya söz verdiğini ortaya çıkarmıştım.
Dönemin Gazze Başbakanı İsmail Haniye’nin özel kalem müdürü Gazi Hamad yazdıklarımı teyit etmiş ve söz konusu temasların Haniye’nin onayıyla yapıldığını kabul etmişti. Ne var ki dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve savunma yetkilileri gelen mesajların tümünü hiç düşünmeden reddetmiş, ablukanın Hamas rejimini çökerteceğini öngörmüştü. Bu öngörünün yanlış olduğu artık ortaya çıktı. Ciddi şekilde güçlenmeye devam eden Hamas, güneydeki köy ve kasabalara roket atarak İsrail’i ablukayı kaldıracak veya gevşetecek müzakerelere zorlamaya çalıştı.
Ablukanın ilk yılında İsrail yönetimi Gazze’ye girmesi yasak “lüks” mallar listesi oluşturdu. İnsani krize varmadan kontrollü kıtlıklar yaratmayı amaçlayan listede şampuan, humus, kişniş ve okul çantası gibi kalemler bile vardı. Hatta İsrailli yetkililer, bir kişinin yetersiz beslenmeye varmadan günlük olarak ihtiyaç duyduğu kaloriyi 2279 olarak hesapladı ve Gazze’ye girebilecek gıda kamyonlarının sayısını bu rakama göre belirledi.
Devlet Denetçisi’nin raporunu Al-Monitor’a yorumlayan üst düzey bir Hamas yetkilisine göre ablukanın yansımaları daha 10 yıl önce ya da en azından 2008’deki ilk çatışmanın ardından ortaya konmalıydı. Kimliğinin gizli kalmasını isteyen yetkili şöyle konuştu: “Bizler ablukayı kaldırtmak, insanların haysiyetini korumak için elimizden geleni yaptık. Ancak İsrail her seferinde ablukayı daha da sıkılaştırdı. Bizi açlığa mahkûm etmek, halkı boğmak isteyenlere karşı direnmekten başka ne yapabilirdik? Siz olsanız hiçbir şey yapmadan öylece oturur muydunuz?”
Yetkiliye göre Hamas’ın mesajları hem Hüsnü Mübarek döneminin Mısırlı yetkilileri hem Avrupa devletleri tarafından İsrail’e iletildi.
Shapira’nın raporu 2007’de başlayan abluka sürecinin tamamını kapsamıyor, sadece Koruyucu Hat Harekâtı’na yol açan olay ve koşullara odaklanıyor. Ancak geriye dönüp bakıldığında abluka süresi uzadıkça çatışmaların daha yoğun ve daha kanlı bir hâl aldığı ortada.
Ancak Devlet Denetçisi’nin lafı dolandırmadan ortaya koyduğu tespitlerin bir değişiklik yaratması beklenmiyor. Siyasi yönetim ve savunma yetkilileri, ablukanın yanlış olduğu ve kaldırılması gerektiğini muhtemelen kabul etmeyecek. Rapordaki eleştirilerin muhatapları büyük bir olasılıkla siyasi çekişmeleri sürdürmeyi tercih edecek, tünel tehdidini ilk kim fark etti diye kavga edecek ve asıl sorunu göz ardı etmeye devam edecek.