DİYARBAKIR – “Evimde tavuklarım için aldığım iki ton buğday vardı. Dört ay sonra gittiğimde evin enkazının yerinde yeşermiş buğdayları buldum.” Hilmi Akyol yıllarca yaşadığı Sur’daki evini çatışmalar başladıktan sonra terk etmek zorunda kalmış, giderken sadece elbiselerini alabilmişti. Ancak dört ay sonra evine dönebilen Akyol Al-Monitor’a yaşadıklarını anlatırken evinin yerini enkazı üzerinde yeşeren buğdaydan bulabildiğini söylüyor. Akyol yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İki ton buğdayım vardı. Tavuk, güvercin besliyordum. Hepsi toprak üzerinde yeşermişti. Hiçbir şey kalmamıştı bizim sokakta. Bizim sokak 200-300 metre uzunluktaydı ama hiçbir şey kalmamıştı.” Hayatının büyük bölümünü Sur’da geçiren Akyol şimdi Sur’un başka yerinde yeni bir hayat kurmuş durumda.
Akyol’u tanımasa da benzer kaderi paylaşanlardan biri de yılların ayakkabı boyacısı Vahit Çetin. 67 yaşındaki Çetin 60 yılını Sur’daki evinde geçirmiş. Acısıyla tatlısıyla tam 60 yıl. O da çatışmalarda evini kaybetmiş. Evinin tank atışıyla yıkıldığını söylüyor. Ağlamaklı bir ses tonuyla Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Çetin yüreği dayanmadığı için evini görmeye gidememiş. Evi ile ilgili bilgileri çocuklarından alan Çetin şöyle devam ediyor: “Evimi vermiyorum. Geride bir şey kalmadı eşyalarım hepsi gitti. Yeri top sahası gibi olmuş. Çocuklarım gidip bakıyor arada bir. Görüp ne yapayım? Yüreğim dayanmıyor gitmeye. Yedi yaşımdan beri oradaydım. Perişan oldum, bir şey vermediler, para verseler de almam. Başbakan, Cumhurbaşkanı, bakanlar söz verdi, evimi verecekler diye. Eşyalarımın parasını bile daha vermediler. Başka bir yerde yaşayamam, ben orada evimi istiyorum.”