Suriye’deki silahlı muhalefet şubat ayından bu yana Halep’in Kürt ağırlıklı Şeyh Maksut mahallesini bombalıyor. Mahallede Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile 25 farklı silahlı muhalif grup arasında çatışmalar yaşanıyor.
Muhalifler sivillere karşı ağır silahların yanı sıra el yapımı Cehennem topları, Hamim füzeleri ve havan topları kullanıyor. Yaklaşık 40 bin kişinin yaşadığı mahalleye yapılan saldırılar BM Güvenlik Konseyi’nin oy birliğiyle onayladığı Suriye ateşkes anlaşmasını ihlal ediyor. Mahalle sakinlerinden gazeteci Nidal Hannan Al-Monitor’a en kanlı günlerden biri olan 5 Nisan’daki bombardımanda “onlarca sivilin öldüğünü” söyledi.
Hannan, Suriye’deki siyasi muhalefetin Şeyh Maksut’ta yaşananlara sessiz kalmasını da kınadı. Hannan’ın da aralarında bulunduğu bir grup Kürt ve Suriyeli gazeteci ve aktivist, 9 Nisan’da yayımladıkları bildiride “savaş suçu boyutuna varan” saldırıların sonlandırılması için uluslararası insan hakları örgütlerini ivedilikle harekete geçmeye çağırdı. Silahlı muhalefetin eylemlerine tepki verilmesini isteyen açıklamada bu grupların “Suriye halkının özgürlük, haysiyet, insan hakları taleplerini ve Kürtlerle Arapların birlikte yaşama ilkesini temsil etmediği” vurgulandı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü de 12 Nisan’da sivillere karşı düzenlenen saldırılara ilişkin bir rapor yayımladı.
Öte yandan silahlı muhalefeti temsil eden Festakim Birliği -- diğer adıyla Fetih Halep -- saldırıların artmasından YPG’yi sorumlu tuttu. İddiaya göre YPG, Şeyh Maksut mahallesini rejim kontrolündeki bölgelere bağlayan bir koridor oluşturuyor. Şeyh Maksut’taki sivil idarenin başkanı İmad Davut ise Kürt savaşçılarla Suriye rejimi arasında anlaşma iddialarını yalanlayarak “Söz konusu koridor sivillerin ihtiyaçlarını karşılamak, yaralı ve hastalara yardımcı olmak için Kürt Kızılayı’yla Suriye Kızılayı’nın eş güdümünde açılmıştır.” dedi.
Festakim Birliği Siyasi Büro üyelerinden Vard Furati ise Al-Monitor’a yaşananların Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) mahalleyi kontrolünden kaynaklandığı söyledi. Farati PYD’yi Rus müdahalesini Suriye devrimine karşı kullanmak ve “özgürleştirilen bölgeleri” ele geçirmek için Suriye rejimiyle iş birliği yapmakla suçladı.
Çatışmaların tam da bitmesi gereken bir zamanda başladığını söyleyen Furati’ye göre Festakim Birliği, 3 Mart’taki açıklamasında YPG’yi muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri Halep’in kuzey kırsalını bağlayan ana yolda sivilleri hedef almaması için uyardı. Açıklamada “onlarca sivilin ölümüne yol açan ağır silah ve roketlerin kullanmasına son verilmesi” istendi.
Mahalle yöneticisi Davut ise sivilleri bilerek bombalayan silahlı muhaliflerin dikkati başka yöne çekmek için PYD’yi suçladıklarını söyledi. Saldırılarda 100’ü aşkın sivilin öldüğünü, 700’e yakın sivilin de yaralandığını söyleyen Davut, Türkiye’nin Esad’a muhalif silahlı gruplara verdiği desteğe işaret ederek saldırıların arkasında bölgesel ve uluslararası planların olduğunu belirtti.
İnternette yayımlanan bir videoda Suriye Türkmen Tugayları’nın mahalleyi üzerlerinde Türkçe yazılar bulunan roketlerle bombaladıkları görülüyor. Yazılarda Ankara ve İstanbul saldırılarının intikamı alındığı söyleniyor.
Muhalifler sivillere saldırdıklarını kabul etmese de Davut silahlı grupların mahalleye beş farklı noktadan girmeye çalıştığını ama başarılı olamadığını kaydetti. Davut sivillerin YPG mevzilerinin 300 metre uzağında bulunduğunu da ekledi.
Ceyş El İslam örgütü 7 Nisan’da Şeyh Maksut’taki saldırılarda yasaklı silah kullandığını kabul etti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon bunun üzerine kimyasal silah iddialarının araştırılması için talimat verdi.
Ceyş El İslam’a bağlı bir grubun taşınabilir, çok namlulu Grad roketatarları kullandığını söyleyen Furati şöyle devam etti: “Grad roketleri uluslararası alanda yasak değildir ama Halep’teki ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) liderleri sivillerin güvenliği için Şeyh Maksut’ta bunların ve topların kullanılmasını yasaklamıştı.”
Ceyş El İslam ve Nusra Cephesi’yle irtibatlı bir grup olan İmam Buhari Cemaati ise Şeyh Maksut’u çeşitli silahlarla hedef aldığını gösteren bir video yayımladı.
Davut’a göre muhalifler zehirli madde içeren silahlar kullanıyor. Aktivistlerin 12 Nisan’da yayımladıkları videolarda da sivillerin ve mahalledeki Kürt Kızılay Hastanesi’nden bir hemşirenin muhalifleri zehirli madde kullanmakla suçlayan ifadelerine yer verildi. Muhalefet ise bu iddiayı 15 Nisan’da yalanladı.
Şeyh Maksut’taki çatışmalar Kürtler ile Araplar arasında artan gerginliğe yönelik bir ikaz niteliği taşıyor.
ÖSO’nun Suriyeliler arasında ayrım yapmadığını belirten Furati “Saflarımızda çok sayıda Kürt savaşçı var.” dedi. Kuzey Suriye’de Kürt öncülüğündeki özerk bölgelerin martta ilan ettiği federal sistemi kast ederek PYD’yi ayrılıkçılıkla suçlayan Furati, Kürtleri Suriye halkından ayırmaya yönelik bu girişimin “başarılı olamayacağını” belirtti.
Hannan’a göre ise silahlı grupların hem Kürt çoğunluklu bir mahalleyi hedef alıp hem de çatışmaların sorumluluğunu Kürtlere yıkarak sivillerin hedef alındığını gizlemeye çalışması tuhaf bir durum.
Muhalif grupların 9 Nisan’da ÖSO imzasıyla yaptığı açıklamada “Sivillerin mahalleden uzaklaştırılarak güvenli yerlere nakledilmesi ve askeri operasyonlar tamamlandıktan sonra mahalleye geri getirilmesi” istendi. Ancak Hannan, Kürtlerin bu çağrıyı Kürt sivilleri mahalleden çıkarmaya yönelik bir girişim olarak gördükleri için reddettiklerini söyledi.
Açıklamanın bir savaş suçu ve Kürtlere karşı etnik temizlik anlamına geldiğini söyleyen Davut da Kürtlerle Arapların arasını bozmayı amaçlayan bu girişimin Kürt, Arap, Türkmen ya da Hristiyan fark etmeksizin tüm mahalle sakinleri tarafından reddedildiğini belirtti.
Furati ise çağrının “PYD tarafından mahsur tutulan” mahalle sakinlerinin talebi üzerine yapıldığını söyledi.
Ancak isminin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a konuşan Arap bir mahalle sakini halkın kendilerini “hem bombalayıp hem de uzaklaştırmak isteyen bir gruba güvenemeyeceğini” söyleyerek taraflara sivilleri bu işe karıştırmama çağrısı yaptı.