Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre, yıl başından bu yana Avrupa’ya giden ve büyük bölümü Suriyelilerden oluşan mülteci sayısı 224 bine ulaştı.
Bu durum ilk başta panik yaratsa da, Aylan’ın görüntüleri Avrupa kamuoyu ve yönetiminde “merhamet” duygusunun devreye girmesini sağladı. Ancak mülteci talebinde Almanya dışındaki ülkeler hala 10 bin, 20 bin gibi küçük rakamlardan söz ediyor.
Mültecilerle Dayanışma Derneğine göre, Türkiye genelinde Suriyeli sayısı 2 milyonu aştı. Çadır kent ve konteyner kentlerde barınan Suriyeli sayısı 7 Eylül itibariyle 260 bine ulaştı.
İçişleri Bakanlığı ise Suriye’den gelenlerin Türkiye’nin 81 ilinden 72’sine dağıldığını açıkladı. Geçen yılın verilerine göre sadece İstanbul’da 330 bin mülteci bulunuyordu. Avrupa’nın tamamından daha fazla mülteciyi barındıran İstanbul, bu sayı ile “Suriyelilerin yeni başkenti” haline gelmiş durumda. Gaziantep 220 bin mülteci ile ikinci sırada, Hatay 190 bin mülteciyle üçüncü, Şanlıurfa 170 binle dördüncü sırada.
Ancak son 1 yılda gelenler bu rakamları yukarı çekti.
Örneğin, geçen yılki veriye göre Hatay’da 190 bin mülteci bulunuyordu. Türkiye’de şehirleri gezip sıcak notlar aktaran gazeteci Yavuz Donat’ın Hatay Valisi ile yaptığı son görüşmeye göre, ildeki Suriyeli sayısı 320 bine yükselmiş.
Suriyeliler yaşayabilmek için her şeyi yapıyor. Hatay’da 2014 yılında 11 milyon litre akaryakıt ele geçirildiğini, yakalanmayan yakıtın ise bunun 4 katı olduğunu belirten Donat “Adam Türkiye’den yatay sondaj makinesi alıp Suriye’ye götürüyor. Sınıra yakın bir noktada yerin altından boru döşemeye başlıyor. Tankerin biri oradan petrolü boruya basıyor, öteki tanker buradan alıyor” diye yazdı. Ancak Valiliğin aldığı tedbir sonucu 20 kişi tutuklanmış ve sorun çözülmüş. Yavuz Donat, Hatay Ticaret Borsası Başkanı Ali Kuseyri’nin “Suriye olayında en büyük darbeyi sınır illeri olan Hatay ve Gaziantep yedi. Ekonomi felç oldu” sözlerine de yer verdi.
Peki İstanbul’daki Suriyeliler nasıl yaşıyor?
Kanal-D Ana Haber, geçen kış Eminönü’nde yaşam savaşı veren çocukların dramını gösterdi. Haberde, sokaklarda dilenen ayakkabısız küçük çocukların, kadınların hayatta kalma mücadelesi ve otelde kalabilmek için günde 50 lira toplamaya çalışan bir çocuğun açıklaması yer aldı. Çocuklar “polis geliyor” ihbarı üzerine hızla kaçmaya başladı. Bir başka haberde ise çöpleri karıştıran ve salatalık bulunca sevinen çocukların yürekleri sızlatan görüntüsü ekrana getirildi.
Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin içerisinde sanatçılar, yazarlar, eğitimciler de var. Onlar “Selam” isimli bir belgesele konu oldular. Belgeselin amacı, Suriyeli sanatçıları görünür kılmak ve yeni yaşama uyum göstermelerine katkıda bulunmak. Suriyelilere acımakla nefret etmek arasında gidip gelen algıyı dengeye oturtmak. 12 bölümlük belgeselin her bölümünde bir Suriyeli sanatçının hayatı ve eserleri konu alınacak. Belgeselin 18 dakikalık ilk bölümü YouTube üzerinden yayına verildi.
Ama Suriyelilerin hepsi sanatçılar kadar şanslı değil. Suriyeli kadınlar istismar ediliyor. İstanbul başta olmak üzere birçok ilde fuhuşa teşvik edildiklerine ilişkin haberler yayınlanıyor.
Yoksullar zor durumda. Zengin Suriyeliler ise İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin her bölgesinde şirket kuruyor. 2015 yılının ilk altı ayında kurulan yabancı sermayeli 2 bin 395 şirketin 750’si, yani kurulan her üç şirketin biri Suriyelilere ait.
Suriyeli iş adamları genellikle lokanta, inşaat, konfeksiyon, dokuma, ayakkabı imalatı, emlakçılık, komisyonculuk, tekel bayiliği, seyahat acentesi, komisyonculuk, nakliyecilik, gıda maddeleri ticareti gibi iş kollarında faaliyet gösteriyor ve yanlarında Suriyelileri çalıştırıyorlar.
Türk şirketlerinde çalıştırılan Suriyeliler ise; tarlalarda, inşaatlarda sigortasız ve düşük maaşla istihdam ediliyor. İş güvenliği yok. Nitekim son olay 11 Eylül’de Hatay’da yaşandı. İnşaatta çalışan çoğu Suriyeli 51 kişiyi taşıyan kamyon devrildi. yedi kişi öldü, 38 kişi yaralandı.
İşi olmayanların yaşamı da ölümden farksız. Sadece İstanbul’da 3 bin Suriyeli dilenerek ayakta kalmaya çalışıyor.
Suriyelilerin dramı bununla da bitmiyor. Gaziantep Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Cuma Çekici “ne yazık ki Suriye’den gelen doktorlar, öğretmenler, ne iş olsa yaparım, diye başvuruda bulunuyor. Hamallık yapmayı öneren bile var” diyor.
Türkiye’de geçen yıl Suriyelilerin yaşadığı bölgelerde inceleme yapan Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) ile Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) uzmanları rapor hazırladı. Entegrasyon sürecinde yaşanan sıkıntılar şöyle özetlendi:
-
Dil, kültür ve yaşam tarzı farklılıkları toplumsal uyumu güçleştirmekte, yerel halk arasında çok eşlilik yaygınlaşmakta, buna bağlı olarak boşanma oranı artmaktadır.
-
Çocuk işçiler yaygınlaşmaktadır.
-
Etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyebilecek zemin oluşmaktadır.
-
Suriyelilerin yaşam koşullarının zorluğu ve eğitim imkanından faydalanmıyor olmaları, uzun vadede suç oranındaki artış dahil, bazı sosyal sorunlara zemin hazırlamaktadır.
-
En ciddi güvenlik riski, yerel halk arasında var olan tepkinin bir provokasyon neticesinde şiddet içeren kitlesel tepkiye dönüşme ihtimalidir.
-
Mültecilerle Dayanışma Derneği de 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle Suriyelilerin yaşadığı sıkıntıları şöyle dile getirdi:
-
Mültecilerin yüzde 90’a yakını kampların dışında yaşıyor. Dil engeli, yetersiz ekonomik kaynaklar ve ev sahiplerinin sığınmacılara kiraya vermek istememeleri gibi nedenlerle, aylarca sokakta yaşamak zorunda kalanlar var.
-
Uzun saatler ve düşük ücretler karşılığında, sömürü düzeninde çalışmak zorunda kalıyorlar. Açlık sınırının altında hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Çalışanların parasını alamaması ise çok yaygın bir uygulama.
-
Şiddet, işkence mağdurları, refakatsiz çocuklar, yalnız kadınlar, engelliler gibi özel ihtiyaç sahipleri koruma mekanizmalarına ulaşmakta büyük zorluk yaşamaktadır.
-
Irkçılığa varan söylem ve fiiller cezasız kalmakta, mülteciler istenmeyen kişiler ilan edilmektedir.
İstanbul, Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’ta yerel halk ile Suriyeli mülteciler arasında sık sık kavga çıkıyor. Çünkü Türkiye’deki işsiz sayısı 6 milyonun üzerinde. Suriyeliler ucuza çalıştırılıyor. Türkler işlerini kaybedince olaylar patlak veriyor.
Suriyeliler kenar mahallelerde bir arada yaşamayı seçiyor. Bu durum onlara güç verse de entegrasyonu güçleştirip, yaşadıkları bölgeyi hedef haline getiriyor.
Geçen yıl İstanbul İkitelli’de Suriyelilerin iş yerlerine saldırı olmuştu. Bu yıl Başakşehir’in Güvercintepe mahallesinde çocuk kavgası bahanesiyle Suriyelilere ait dükkanlar taşlandı, kurşunlandı, iki lokanta, bir berber dükkanı ve bir ev ateşe verildi. Ev ve dükkanlarda kimsenin bulunmaması can kaybını önledi. Saldırının ardından bir grup Suriyeli mahalleyi terk etti. Muhtarın söyledikleri Türkiye’deki Suriyeli krizini özetlemeye yetiyor:
“Son 3 yılda yaklaşık 10 bin Suriyeli taşındı. Mahallenin nüfusu 50 bin oldu. Kiralar 400 liradan 1000 liraya yükseldi. Tekstil atölyelerinde asgari ücretin yarısına Suriyeli çalıştırılıyor. Mahallede işsizlik çok fazla. Uyuşturucu ve hırsızlık yükseldi. Olaylar daha kötü noktalara gidebilir.”