Anayasa Mahkemesi 13 Temmuz’da tarihi bir karara imza atarak, Ak Parti iktidarının yaklaşık 16 ay önce dershanelerin kapatılması için çıkardığı yasayı iptal etti. Yüksek mahkeme bu kararla yalnızca eğitim alanında faaliyet gösteren özel sektörü hükümet müdahalesinden kurtarmakla kalmadı. Aynı zamanda Türk yargı sistemindeki kontrol ve denge mekanizmasının az da olsa halen işlediğini gösterdi.
Hatırlanacağı gibi, dershanelere ilişkin tartışma 2013’ün sonbaharında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birdenbire bütün dershanelerin kapatılacağını açıklamasıyla başlamıştı. Ülkedeki pek çok lise öğrencisinin üniversiteye giriş sınavı için dershanelerden faydalandığı biliniyor -ne de olsa hayatlarının en önemli sınavlarından biri bu. Erdoğan ise dershanelerin öğrencilere gereksiz yük bindiren ve eğitim ihtiyacını istismar eden kurumlar olduğunu ilan etmişti. Ancak asıl mevzunun eğitim değil Erdoğan’ın Gülen hareketiyle yürüttüğü siyasi savaş olduğu herkesin malumuydu. Zira ülkedeki dershanelerin dörtte biri Gülen hareketine ait. Erdoğan’ın 2013’ün sonlarında aldığı bu kararının amacı da bir zamanlar en yakın müttefiki iken sonradan baş düşmanı olan Gülen hareketinin etkinliğini azaltmaktı. Zaten hareketin dershaneleri gençleri kendisine çekmek için de kullandığı biliniyordu.