İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) beş ay önce göreve gelen yeni Genelkurmay Başkanı Korgeneral Gadi Eizenkot daha şimdiden iki önemli stratejik karara imza attı. 15 Haziran’da açıklanan ve Al-Monitor’un da ele aldığı ilk karara göre orduda bir “siber şube” kurulacak. 6 Temmuz’da açıklanan ikinci karar ise komutanı albay rütbesinde olan bir komando tugayının kurulmasını içeriyor. Bu kararın amacı, nüfusu yoğun bölgelerde terörle mücadeleye özel önem vererek IDF’nin günümüz savaş koşullarına ayak uydurmasını sağlamak olarak belirtiliyor. Zira günümüzdeki çatışmalar artık iki büyük zırhlı kuvvet arasında değil, asimetrik güçler arasında yaşanıyor.
IDF sabit bir plan çerçevesinde yapılandırılmış bir ordu değil. “Kervan yolda düzülür.” misali yıllar içinde ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni birimler oluşturuldu. İlk komando birliği olan efsanevi 101. Birlik de merhum Başbakan Ariel Şaron ve 890. Paraşütçü Tabur tarafından 1950’lilerde kuruldu. Amaç Filistin fedailerinin Mısır, Ürdün ve Suriye’den sızmasını ve terör eylemleri yapmasını engellemekti. Bu doğaçlama yaklaşım yıllar boyu değişmeden sürdü. Ancak IDF hiçbir zaman tugay büyüklüğünde bir komando birliği kurmadı.
IDF’nin özel birlikleri bugün farklı kıta ve askeri kollara dağılmış durumda. Seçkin keşif birimlerinin en meşhuru olan Sayeret Matkal Askeri İstihbarat’a bağlı. Seçkin komando birliği Şayetet 13 ise donanmanın içinde yer alıyor. Her piyade birliği de kendi keşif birimine sahip ki bunlar da özel komando birlikleri sayılıyor. Çeşitli kıtalarda başka komando birlikleri de var.
Özel harp ve komando birimlerinin sayısı yıllar içinde arttı. Örneğin 1973 Yom Kippur Savaşı’nda Mısır piyadelerinin attığı tanksavar füzelerle çok sayıda tankını kaybeden IDF, savaşın ardından düşman hatlarının gerisinde füze avlamakla görevli Magellan ve Moran keşif birimlerini kurdu. Bu tip birlikler zaman içinde genişledi.
Mevcut komandoların bir kısmı yeni tugayın çatısı altında büyük bir komando birliği şeklinde birleşecek. Bu yapıda yer alacak birimler şöyle: IDF’in gizli operasyonlar birimi Duvdevan, Golan Tugayı’nın keşif birliği Egoz, düşman hatlarının gerisinde hedef yok etmek ve istihbarat toplamakta uzmanlaşan Magellan birimi ve çöl harbinde uzmanlaşan Rimon komando birimi. Sayeret Matkal ve Şayetet 13 gibi diğer askeri komando birimleri ise bağımsız kalacak.
IDF içinde yapılan bir değerlendirmeye göre yeni komando tugayı İslam Devleti’nden (İD) kaynaklanan tehdit karşısında kuruluyor. Tugayın ilk görevlerinden biri İD benzeri yapılara karşı yeni bir harp doktrini oluşturmak olacak. Bu yapılar, esasen meskûn mahalde terör harbinde uzmanlaşan, dağınık güçlerden oluşuyor. Sahaya iyi uyum sağlayabiliyorlar ve görünürlükleri nispeten düşük, yani iyi gizlenebiliyorlar.
Deneyimli bir İsrail piyade subayı kimliğinin gizli kalması kaydıyla şu değerlendirmede bulundu: “İD gibi örgütlerin en büyük avantajı bunları vurmanın son derece zor olmasıdır. Büyük bir stratejik hedefleri veya saldırıya açık altyapıları yok. Daima hareket hâlindeler. Kamufle olup ortadan kaybolabiliyorlar. Neticede kendinizi hayalet bir orduyla savaşırken buluyorsunuz. İzini bulmak zor, caydırılması zor, vurulması zor…”
Daha önce bir komando birliğinin komutanlığını yapmış olan üst düzey bir subay da yine kimliğinin gizli kalması kaydıyla şöyle konuştu: “IDF’nin özel birlikleri dar, gizli kapaklı ortamlarda çalışmaya alışkın. Bu birlikler özel baskınlarda, nokta vuruş operasyonlarında, düşman hatlarının gerisinde yapılan kimi operasyonlarda veya özel beceri gerektiren görevlerde kullanılıyor. Etrafımızdaki koşullar değiştikçe bu durumlar da değişiyor. İsrail tarihi boyunca düzenli zırhlı kuvvetlerle büyük çaplı çatışmalara hazırlandı. Suriye veya Mısır’dan çıkıp İsrail’e doğru ilerleyecek zırhlı kıtalar, her zaman en büyük tehdit olarak görüldü. İşler şimdi değişti. Bu nedenle zırhlı birliklerimiz de artık eskisi kadar anlamlı değil. IDF kendini günümüz harp koşullarına göre ayarlamalı, hızlı ve hafif piyade ve komando birliklerine ve mümkünse gizli manevra kabiliyetlerine ağırlık vermeli. Hedeflerin izini sürebilmeli, bunlara dair istihbarat toplayabilmeli ve dağınık, kendini kamufle eden ve deyim yerindeyse şekil değiştiren bir düşmanı isabetle vurabilmelidir.”
Diğer bazı IDF kaynakları ise yeni komando tugayının İD’e karşı bir önlem olduğunu yalanlıyor. Adının gizli kalmasını isteyen kıdemli bir IDF subayı bu konuda Al-Monitor’a şöyle diyor: “Bu adım birkaç senelik bir plan kapsamında atılıyor. Yıllara yayılan bu tarz planlarımızı şu ya da bu örgüte göre değil, olgulara göre ayarlarız. Unutmayalım ki İD’den önce de El Kaide vardı. Suriye’de Nusra Cephesi gibi cihatçı örgütleri ve başka birçok örgütü görüyoruz. İsrail İD’i büyük bir tehdit olarak görmüyor. Gerçekler bize şunu gösteriyor: İD ne zaman iyi eğitimli, becerikli, örgütlü ve kararlı bir askeri güçle karşılaşsa yeniliyor. Kendimizi tabi ki sahadaki gelişmelere göre ayarlıyoruz ve ayarlamaya da devam edeceğiz.”
Yakın zamana dek IDF’nin piyade birimlerinde komutanlık yapan bir başka kıdemli subay da yeni komando tugayının İD nedeniyle kurulduğu değerlendirmesini “saçmalık” olarak tanımlıyor. İsminin gizli kalmasını isteyen subay Al-Monitor’a şöyle konuşuyor: “İD daha çok bir PR tehdididir. Sınırımıza yaklaşacak olurlarsa hava kuvvetleri ve tanklar onları durdurur. Bunlara karşı komando kullanma gereği yoktur. Golan Tugayı’nın her bir standart, eğitimli askeri ortalama İD savaşçısından daha idmanlı, daha becerikli ve daha etkindir. Yeni komando tugayının kuruluş amacı kuvvetleri tek noktada toplamak, kuvvet yapısını güçlendirmek, yeni bir harp doktrini oluşturmak ve tüm imkânları bir çatı altında toplamaktır. Komando birimleri farklı tabur ve tugaylara dağılmıştı. Şimdi kendi muharebe konseptine, kendi eğitim ve personel alım süreçlerine sahip tek bir örgütlü yumruktan bahsediyoruz.”
İhtiyaç duyulduğu zaman bu birime ne gibi görevler verileceği sorulduğunda IDF subayı örnek olarak Gazze Şeridi’ni verdi. Hamas’la yeni bir çatışma yaşanırsa ve Gazze’nin içlerinde nokta atışı niteliğinde, sofistike bir komando operasyonuna ihtiyaç doğarsa operasyonun kim tarafından yapılacağı tartışılmayacak, farklı birimlerin imkan ve personelini bir araya getirmekle uğraşılmayacak. Gidilecek adres belli olacak.
Öte yandan, İsrail bugünlerde Hamas’ın Sina Yarımadası’ndaki İD militanlarıyla iş birliği yaptığı bilgisini yaymaya başladı. Bunu ilk olarak İsrail hükümetinin Filistin bölgelerindeki koordinatörü Tümgeneral Yoav Mordehay Sina’daki 1 Temmuz saldırısının ardından El Cezire kanalında dile getirildi. Akabinde 7 Temmuz’da IDF istihbarat yetkilileri Sina’daki saldırının roket yapımı için hammadde arayışında olan ve bu amaçla Sina’dan Gazze’ye bir “kaçakçılık hattı” kurmak isteyen Hamas’ın talebi üzerine İD tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürdü. İsrail medyasına konuşan IDF kaynaklarına göre Hamas bu “kademeli çalışma” karşılığında “İD’e altyapı ve eğitim yardımı sağlıyor.” Kaynaklara göre İD bu saldırıda Sina’dan Gazze Şeridi’ne giden sahil yolu boyunca Mısır’ın El Ariş ve Refah kasabaları arasında 15 noktayı hedef aldı.
7 Temmuz’da İtalyan mevkidaşı Roberta Pinott’la görüşen İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon da Hamas ve İD’in Sina’da iş birliği yaptığını söyledi ve şunu ekledi: “Hamas Gazze’de İD’in bir koluyla mücadele ediyor, Sina’da ise Mısır’a zarar vermek adına İD’le iş birliği yapıyor.”