MOLLA ABDULAH, Irak — Sert bir ses, Arapçanın Irak şivesiyle “Gökyüzünde durum nasıl?” diye soruyor. Telsizden önce bir hışırtı, sonra da “Gökyüzü temiz.” yanıtı geliyor. Kuzey Irak’ta, Kerkük’ün güneybatısında İslam Devleti’ne (İD) mensup iki militan arasında geçen bu konuşmayı cephe hattının diğer tarafında bir Kürt binbaşı telsizinden dinliyor.
Molla Abdullah’ta bir siperin ardında duran Binbaşı Aziz Ahmet, telsizi havada tutarak düşmanın konuşmalarını yakalamaya çalışıyor. Hafif silahlı Kürt Peşmerge güçleri ile radikal militanları genişliği en fazla 10 metre olan bir sulama kanalı ayırıyor.
“Frekansı düzenli olarak değiştiriyorlar, yakalamak kolay olmuyor.” diyor Binbaşı. “İD’in savaş uçaklarından, özellikle de Fransızlardan ödü kopuyor.”
Kürt güçleri, ağustosta İD’e kaptırdıkları toprakların çoğunu koalisyonun hava desteğiyle geri almış durumda. Tarihsel olarak Kürt toprağı saydıkları 15 bin kilometre karelik bir alanı İD’den temizlediler. Ancak Peşmerge’nin bunun ötesindeki Sünni Arap bölgelerine doğru ilerlemeye ne niyeti ne de gücü var.
Kerkük’ün 25 kilometre güneybatısında bulunan Molla Abdullah’taki cephe hattı, İD’in Musul ve 35 kilometre ötedeki Havice dahil Sünni çoğunluklu bölgeleri ele geçirdiği haziran 2014’ten bu yana hiç kımıldamamış.
Al-Monitor, Yüzbaşı Rebvar Mala Ahmet’e sulama kanalını geçip İD’e saldırmayı düşünüp düşünmediklerini soruyor. Yüzbaşının yanıtı şöyle oluyor: “İD tehdidi ortadan kalktığında Irak hükümetinin gelip orayı geri alacağını bile bile Havice için niçin Kürt kanı dökelim?”
Kürtler, savaşı ileri bölgelerde sürdürmeye isteksiz. Sünni bölgelere Şii milislerin gelmesiyle alevlenebilecek mezhepsel gerilimden de çekiniyorlar. Bu da Irak’ın Sünni iç kesimlerinde İD’in varlığını sürdürmesi anlamına geliyor. Geçtiğimiz yaz çöken ordu birliklerini yeniden ayağa kaldırma çabaları yavaş ilerliyor. Bazı Iraklı ve ABD’li yetkililerin Musul’u geri almak için dile getirdiği “bahar taarruzu” gittikçe uzak bir ihtimal olarak görünüyor.
Molla Abdullah köyünde hava saldırılarında yıkılan bir evin kırık sütununa kargalar ve sığırcıklar tünemiş. 29 Ocak’ta yöreyi kısa süreliğine ele geçiren İD militanları kaçarken ateşe verdikleri iki petrol kuyusundan hâlen yoğun dumanlar yükseliyor.
Militanlar, hava operasyonlarının başladığı ağustos ayından bu yana kuzey Irak’ta hiçbir toprak parçasını alamamış olsa da Peşmerge’ye saldıramaya devam ediyorlar.
İD, Suriye’nin Kobani kentinde ve Musul Barajı civarında uğradığı hezimetlerin ardından ocakta Kerkük bölgesinde büyük bir taarruz denemesi yaptı. Yoğun sisten yararlanarak kanalı geçen militanlar, aralarında iki generalin de olduğu en az 30 Peşmerge mensubunu öldürdü. Yardıma gelen Kürt takviye birlikleri – ki aralarında seçkin bir terörle mücadele ekibi de vardı – militanları geri püskürttü.
Bu saldırıda birden fazla yara alan ve birliğinde sağ kalan az sayıdaki savaşçıdan biri olan Goran Nasreddin çatışmayı Al-Monitor’a şöyle anlatıyor: “Hiç durmadan ateş ediyorduk ama geldikçe geliyorlardı. Bir tek benim açtığım ateşten yere yığılan yaklaşık sekiz İD savaşçısı saydım ama hiçbir şey onları durduramadı.”
Nasreddin, tüm silah arkadaşlarının öldüğünü anladıktan sonra İD militanları geri püskürtülene dek 12 saat boyunca bir lağım çukurunda saklanmış: “Telefonumu hemen sessize aldım. Sağ yakalanırsam başımın kesileceğini biliyordum.” Nasreddin ortaya çıkana dek ailesi onun öldüğünü düşünmüş ve köylerinde çam ağaçlarıyla çevrili bir tepede mezarını bile hazırlamış.
Çatışma alanında en az 70 İD militanının cesedi bulunmuş. Ancak Kürtler, 200’den fazla militanın öldüğünü öne sürüyor.
Kerkük’ü savunmak zor
Kürtler haziran 2014’te Kerkük’te kontrolü tümüyle ele geçirmişti. Irak ordusunun döküldüğü o günlerde hiçbir direnişle karşılaşmamışlardı. Ancak şimdi petrol zengini bu kenti savunmanın zorlu bir iş olduğu anlaşılıyor.
Ocaktaki saldırıdan sonra Peşmerge güçleri yeni bir saldırıyı engellemek için kanaldaki köprüleri -bir tanesi hariç- yıkmış. Silahların yetersizliği ve haberleşme teçhizatı sıkıntısı da Kürt güçlerini İD’e karşı zayıflatıyor. Ahmet bu konuda şöyle diyor: “Bizim birlikte sadece iki tane RPG var, geri kalan her şey hafif silah. Biz bu örgütle bütün dünya adına savaşıyoruz ama elimizde silah yok.”
Peşmerge’nin iç zafiyetleri de var. Cephedeki bazı Peşmerge savaşçıları komutanları hakkında ağır konuşuyor, pek çok komutanın çarpışmaların ortasında cepheden kaçtığını iddia ediyor.
Mala Ahmet, 20 yıldan fazla görev yaptıktan sonra 2005’te malulen emekli olmuş. Ama İD geçtiğimiz haziranda Kürt bölgelerine yönelince tekrar göreve dönmüş. Gönüllü keskin nişancı olarak Diyala vilayetindeki Celavla’dan Selahaddin vilayetindeki Tuzhurmatu’ya kadar İD’le çarpışmış, Şimdi de Kerkük’te cephe hattı boyunca mücadeleye devam ediyor.
Mala Ahmet, İD 29 Ocak gecesi saldırıya geçtiğinde cepheden kaçan ve adamlarını geride bırakırken “Allah’a şükür yakalanmadık.” diye konuşan komutanlar gördüğünü anlatıyor: “O gece bu olayı fark ettiğimde onlara bağırdım, adamlarını bırakıp gittikleri için onlara ‘korkaklar’ dedim.”
İki hasım güç kanalın karşı taraflarında birbirini izlerken Molla Abdullah’ın arada kalan Sünni halkı da afallamış bir hâlde etrafında olup bitenleri anlamaya çalışıyor. Üç çocuk babası çiftçi Ahmed Salim Al-Monitor’a şöyle diyor: “Bizim sorunlar İD’in gelişiyle başladı. Kimse bizi istemediği için köye geri geldik. Başka köyler bizi almıyor, Kürt güvenlik güçleri de Kürt bölgelerine geçmemize müsaade etmiyor.”
Kanalın karşı tarafındaki İD militanları ise tepelerinde uçak sesleri yankılanırken kendi sorunlarıyla meşgul. Binbaşının telsizinden “Dikkat et, uçak geliyor!” diye uyaran bir İD militanının sesi duyuluyor.