KAHİRE — “Arap sinemasının hanımefendisi” Faten Hamama, 17 Ocak 2015’te hayata veda etti. Oyunculuk kariyerinde Mısır ve Arap dünyasının ezilen kadınlarına odaklanan Hamama, ayrımcılığı karşı kadınların sesi oldu.
Hamama'nın en meşhur filmlerinden biri “Çözüm İstiyorum” filmiydi. Bu film, Mısır Medeni Kanunu’nun değişmesine vesile oldu ve Mısırlı kadınlar boşanma hakkını elde etti. Film, Mısır hukukunda bugün “hul’ü” olarak bilinen hakkı, yani Müslüman bir kadının kocasından boşanabilmesini cesurca işledi.
Geçirdiği hastalığın ardından 83 yaşında vefat eden Hamama için Kahire’de iki günlük yas ilan edildi. Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El Sisi, Mısır halkına ve Arap dünyasına hitap eden bir başsağlığı mesajı yayımladı.
Oyuncunun ölümü tüm Arap dünyasında yankılandı. Fas Kralı Muhammed, başsağlığı mesajı yayımladı ve Kahire’nin El Husari Cami’nde düzenlenen cenaze törenine resmi heyet gönderdi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da taziye için Mısır’a temsilciler gönderdi. Dünyanın birçok gazetesi kültür sanat sayfalarında Hamama’nın kariyerine yer verdi, çektiği filmlerle kadın haklarına katkı yaptığını vurguladı.
Hamama, Katoliklikten Müslümanlığa geçen uluslararası sinema yıldızı Ömer Şerif ile evlenmişti. Çift, Şerif’in 1974’te Hollywood’a taşınmasıyla uzun bir ayrılık dönemi yaşayıp boşandı. Hamama, 1975’te tanınmış radyolog Muhammed Abdül Vahap Mahmut ile evlendi. Şerif ise ona olan aşkını dile getirmeye devam etti.
Mısırlı şarkıcı Muhammed Abdül Vahap, Hamama’nın oyunculuk yeteneğini çocukluk çağlarından itibaren destekledi. Sekiz yaşındayken Mısır’ın “en güzel küçük kızı” seçilen Hamama, 1940’ta “Mutlu Bir Gün” filmiyle oyunculuk hayatına başladı. İlerleyen yıllarda Hamama’nın kendisi de yeni yıldızlar çıkarmaya, genç yetenekleri desteklemeye hevesli oldu. Arap müzisyenler arasında önemli bir yeri olan Abdül Vahap’la oynadığı ilk film “Nesillerin Sanatçısı” onun için dönüm noktası oldu.
Hamama Arap dünyasında büyük ün kazandığı gibi Arap liderlerinin de saygısına mazhar oldu. Cemal Abdül Nasır’a muhalefeti nedeniyle gönüllü sürgüne gitti ve Nasır 1970’de ölene dek Mısır’a dönmedi. Ancak buna rağmen Nasır 1960’lı yıllarda onu “ulusal hazine” olarak niteledi. Cumhurbaşkanı Enver Sedat ise 1977’de Hamama’yı Birinci Derece Devlet Nişanı ile onurlandırdı.
Sanatçı 2001 yılında Fas Kralı’ndan Hüner ve Yaratıcılık Nişanı, Lübnan Cumhurbaşkanı Emile Lahoud’dan da El Arz Nişanı aldı. Aynı yıl Arap Kadınlar Ödülü’nü, Kahire Amerikan Üniversitesi ve Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden onursal doktoralar aldı.
Hamama, mevcut Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El Sisi’nin gönlünde de özel bir yere sahipti ve onunla birlikte birkaç etkinliğe katılmıştı. Sisi, 2014’te kalp sorunları yaşamaya başlayan Hamama’yı hastalığı sırasında şahsen arıyordu.
Hamama, yaş ve sosyal sınıf ayrımı gözetmeksizin tüm kadınların sorunlarıyla ilgilendi. Mısır Ulusal Kadın Konseyi, yayımladığı açıklamada oyuncunun bu yönüne işaret ederek canlandırdığı karakterlerle kadın sorunlarının çözümüne katkı yaptığını belirtti.
Sinema eleştirmeni Hanan Şuman, oyuncuyla mart 2014’te yaptığı son mülakatını Al-Monitor’a anlattı. Hamama’nın Nasır döneminde Mısır’dan ayrılışına dair samimi açıklamalarda bulunduğunu belirten Şuman şu bilgiyi verdi: “1967 olayının ardından bizzat Nasır’dan değil, Nasır’ın adamlarından korktuğu için kendi isteğiyle sürgüne gittiğini anlattı. Mısır istihbaratıyla iş birliği yapmasını istemişler, o da reddetmiş.”
Şuman şöyle devam etti: “Enver Sedat’a ve onun açık kalpliliğine hayranlık duyduğunu anlattı, ‘Ağızlar ve Tavşanlar’ isimli filminde kalabalık nüfusların yaşadığı krizlere işaret etti. Mübarek devrinde ise hayal kırıklığı yaşadığını, Mübarek’in fakirden alıp zengine verdiğini söyledi. Bu acı gerçeği ‘Acı Bir Gün, Tatlı Bir Gün’ filminde anlattığını belirtti.” Hamama “Mursi yönetimindeki depresyonunu” dahi açıkça anlatmış.
Amerikan ve Hint filmlerinin Arap dünyasına hâkim olduğu 1980’lerin ortalarına dek Mısır sinemasının “Doğu’nun Hollywood’u” sayıldığını anlatan Şuman, “Arap sinemasını Mısır sineması temsil ediyordu. Bu nedenle Hamama’nın canlandırdığı karakterler tüm Arap dünyasını etkiliyordu.” dedi.
Mısır Ekonomik ve Sosyal Haklar Merkezi Başkanı Zeynep Hayır’a göre Hamama’nın canlandırdığı kahramanlar, ötekileştirilen insanların haklarını savunuyordu. “Bülbül’ün Duası” filmini örnek veren Hayır, Hamama’nın hizmetçi olarak çalıştırılan, hak ve onurları çiğnenen küçük kızların acı gerçeğini anlatan bu filmle toplumu sarstığını kaydetti.
Hayır şöyle devam etti: “Göçmen işçilerin sefil ve çaresiz hayatını, uğradıkları haksızlıkları anlatan ‘Haram’ filminde kadınların gördüğü baskıları nasıl yansıttığını hiç unutmayacağız. Ailelerin seçtiği kişilerle evlenmeye zorlanan kızların Doğu gelenekleri nedeniyle yaşadığı adaletsizlikleri anlatan ‘Açık Kapı’ filmindeki rolü de hafızlardan silinmeyecek. (…) Hamama, ‘Çözüm İstiyorum’ filmi nedeniyle İslamcı harekelerin, bilhassa Müslüman Kardeşler’in ağır eleştirisine maruz kalmıştı.”
Hamama, ötekileştirilen ve ezilen kadınlar gerçeğini anlatan 90’ı aşkın filmiyle Arap dünyasına büyük bir miras bıraktı. O, yaşadığı çağın aynasıydı.