İran’ın askeri liderlerinden Kasım Süleymani, son birkaç ay öncesine kadar ortalıklarda görünmeyen gizemli bir kişiyken simdi Irak ordusunun İslam Devleti’ne (İD) karşı kazandığı her zaferin ardından fotoğrafları ve videoları yayımlanan bir komutana dönüştü. Süleymani, böylelikle Dexter Filkins’in geçen sene New Yorker dergisinde kullandığı tabirle “gölge komutan” olmaktan çıktı.
İran’ın Kudüs Gücü’nün komutanı olan Süleymani, Musul’un haziranda İD’in ele geçmesinin ardından kamuoyunda görünür olmaya başladı. Al-Monitor’un Iraklı siyasi kaynaklardan edindiği bilgiye göre Süleymani, Irak’ta İD’le mücadelede alınan siyasi ve askeri kararlarda tartışmasız şekilde yer aldı.
Fotoğraflarının yayımlanmasına bilinçli olarak izin veren Süleymani, bu yoldan savaş alanındaki varlığını göstermek istedi. İlk fotoğraf, Iraklı güçlerin Emirli kentindeki kuşatmayı kırmasından sonra ortaya çıktı. Fotoğrafın orada çekildiği bildirildi. Daha sonra Carf El Sahar, El Daluiya ve İD’den kurtarılan başka bölgelerde çekildiği söylenen fotoğraflar yayımlandı.
Fotoğraflardaki Süleymani, basit askeri kıyafetler giyiyor, silah ya da teçhizat taşımıyor ve Şii milislere bağlı savaşçıların veya Bedir Örgütü’nün başı Hadi El Emiri gibi milis liderlerinin arasında görünüyor. Yüzünde genellikle tebessüm var. Etrafında İranlı korumalar varmış gibi durmuyor. Fotoğrafların hiçbirinde Irak ordusunun askerleri veya komutanları yok. Bu, bir güvensizliğin yansıması olabilir. Zira Irak ordusu, farklı kökenlerden gelen, Musul’un düşüşü başta olmak üzere İD karşısında bir dizi başarısızlığa imza atan çeşitli unsurlardan oluşuyor.
Irak ordusunun geçmiş performansı düşünüldüğünde İran’ın ordunun yeniden yapılandırılmasına yönelmek yerine Şii milisleri desteklemeyi tercih etmesi anlaşılabilir bir durum. İslam Devrimi’nin başlarında da aynı yolu izleyen İran, Devrim Muhafızları ve Mazlumların Seferberliği Örgütü (Besic) gibi ulusal orduya paralel silahlı birimleri güçlendirmiş, bunları kullanarak iç düzeni yeniden tesis etmiş ve devrik rejimin saldırılarını püskürtmüştü.
Süleymani’nin ortaya çıkması pek çok anlam taşıyor ve hem İran kamuoyuna hem bölgeye ve uluslararası topluma yönelik çeşitli mesajlar içeriyor. Süleymani’nin resimleri ve onun rehberliğinde kazanılan zafer haberleri, İran’daki haber sitelerinde de bolca yer aldı. Buradaki amaç, İslam Cumhuriyeti’nin izlediği genel politikanın doğru ve başarılı olduğunu göstermek. Bunlarla İran halkına, nükleer mesele ve uluslararası toplumla ilişkiler dâhil rejime güvenilmesi ve devrim hedeflerine ulaşabilmek için sabırlı olunması mesajı veriliyor.
İranlı siyasetçiler de Süleymani’yi bir itibar ve başarı örneği olarak kullanarak İran’ın bölgesel rolü konusunda sözünü sakınmadan, açıkça konuşmaya başladı. Örneğin Ulusal Güvenlik Üst Konseyi Genel Sekreteri Amiral Ali Şamhani, El Mayadin’e verdiği mülakatta şöyle dedi: “Emirli’nin iki günde, Hamrin’in bir günde, Carf El Sahar’ın da iki günde kurtarıldığı düşünülürse Kobani niçin bombalanıyor ve nasıl oluyor da savaş orada hâlen sürebiliyor? Bu propagandanın gizli gündemi nedir? Önce 42, sonra 60 ülkeyi bir araya getirme propagandasının asıl hedefi nedir? Buradaki amaç İD’le savaşmak mı, yoksa bölgede yeni bir siyasi yapıyı oluşturmak mı?”
Görüldüğü kadarıyla İran, Süleymani üzerinden müttefiklerine de tek güvenilir tarafın kendisi olduğu mesajını vermeye çalışıyor. Ayrıca, müttefikler arasında ne tür siyasi anlaşmazlıklar olursa olsun son kertede onların tek hamisinin İran olduğunu söylüyor. Örneğin Suriye konusundaki gerilime rağmen İran Filistinlilere desteğini sürdürüyor. Süleymani, İsrail’in temmuzda Gazze Şeridi’ne saldırması üzerine Filistin halkına yazdığı açık mektupta İran’ın “kararlı desteğini sürdürerek direnişin muzaffer çıkmasına ve Siyonistlerin hayatını cehenneme çevirmesine yardım etme” konusundaki tutumunu koruduğunu belirtti. Tüm Filistin direniş birimlerini öven Süleymani, Filistinli savaşçıların “düşmana, düşmanın arkasında duranlara, yakında veya uzakta onunla birlikte plan yapanlara en büyük savaş derslerini verdiğini” belirtti. İran’ın bölgeye verdiği mesaj, rakip güçler karşısında zafer kazanılacağına dair bir güven beyanıdır. İran’ın söylemlerine aşina olanlar, “düşmanla iş birliği yapanlar” ifadesini, bölgedeki İran karşıtı Arap devletler olarak yorumlayacaktır.
Süleymani’nin imajı üzerinden verilen mesajın en önemli yanı ise İran-ABD ilişkilerini ilgilendiriyor. İran, Batı tarafından bölgeyi ilgilendiren her konuda duruşu hesaba katılması gereken bir bölgesel güç olarak tanınmak istiyor. Şah döneminde İran böyle bir etkiye sahipti. Ancak İslam Devrimi’nden sonra Batı ve Batı’nın müttefikleri bu anlayışı terk etti.
Anlaşılan o ki İran, bölgesel hedeflerine ulaşmak için 30 yıldır sarf ettiği çabaların meyvelerini artık topluyor. ABD, İran’a ve İran’ın bölgesel rolüne karşı esneklik göstermeye başladı. Bunun sebebi, Barack Obama yönetiminin bölgeye geri dönmekte isteksiz olması, bölgedeki mevcut boşluğun ise radikal örgütlerin yayılmasına olanak vermesi ve Suudi Arabistan ile Türkiye gibi diğer bölgesel güçlerin bu boşluğu dolduramaması. Bölgede radikal grupların yükselişine katkı yapmakla suçlanan Riyad ve Ankara sınırlı bir etki gücüne sahip.