İsrail’in Hamas ile husumeti bağlamında İsrail’de son yıllarda iki farklı söylem gelişti. Birincisine göre Hamas bir terör örgütüdür ve dolayısıyla onunla mücadelede klasik antiterör yöntemleri kullanılmalı. Hamas’ın 2007’de Gazze Şeridi’nde iktidarı ele geçirmesinin ardından gelişen ikinci söyleme göre ise İsrail, Hamas’a karşı bir askeri-ekonomik dehşet dengesi oluşturmalı ve kırmızı net çizgiler koymalı. İsrail, ancak bu çizgilerin aşılması durumunda örgütü çökertmek için harekete geçmeli.
Genel anlamda İsrail hükümetleri Hamas’a yönelik nispeten yumuşak tecrit politikaları uyguladı. Bu tutum, şu varsayıma dayanıyordu: Hamas rejimi askeri veya ekonomik yollardan çökertilirse Gazze Şeridi’nde onun yerini alacak rejimler, İsrail’in güvenliği bakımından çok daha kötü ve tehlikeli olabilir. Ancak Koruyucu Hat Harekâtı, bahsi geçen her iki söylemin de artık uygulanabilir olmadığını kanıtlıyor.
Hamas hareketi, Birinci İntifada’nın 1987 sonunda patlak vermesinden altı gün sonra kuruldu. Silahlı kanadın ilk terör eylemleri, Gazze Şeridi’ndeki Cebaliye Mülteci Kampı’nda kurulan “Birim 101” tarafından gerçekleştirildi. Grup mensupları, İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) Avi Sasportas ve İlan Saadon isimli iki askeri şubat ve mayıs 1989’da kaçırıp öldürdü ve naaşlarını yok etti.
İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında 1993’te imzalanan Oslo Anlaşması’nın ardından Hamas’ın terör eylemleri daha büyük ve kanlı oldu. Hamas, intihar saldırılarıyla anlaşmayı çökertmeye çalıştı. İntihar eylemleri 2000’de İkinci İntifada sırasında doruğa ulaştı ve İsrail Devleti, çoğunlukla sivillere yönelen saldırı dalgaları ile sarsıldı. Hamas’ın silahlı kanadı, daha sonra intihar saldırılarında Hizbullah modelini benimsedi. Birbirinden bağımsız olarak saldırı planlayan ayrışmış, küçük terör hücreleri İsrail’in büyük kentlerine teröristler gönderdi ve bunlar, otobüs ve alışveriş merkezlerinde kendilerini patlattı.
İsrail askerinin ağustos 2005’te Gazze Şeridi’nden çekilmesinin ardından Hamas stratejik bir değişim geçirdi ve küçük terör hücrelerinden gerçek bir orduya dönüştü. Hamas, artık üniforma giyen, günlük uğraşı askeri işler olan, askere alma doktrinine göre eğitilen adamların örgütüydü. Bu kişiler, silahlı eğitim aldı ve mükemmel askeri beceriler kazandılar. Bununla birlikte dini inançlarını ve cihat davasına bağlıklarını pekiştiren dini eğitimden geçtiler. Hamas, fiilen ilk Filistin ordusunu oluşturmuştu.
Hamas’ın 15,000-20,000 kişiyi askere aldığı tahmin ediyor. Bunlar, Gazze Şeridi’nin kuzeyi, ortası ve güneyinde olmak üzere üç coğrafi tugayda yer alıyor. Hamas aynı zamanda özel nokta operasyonları için seçkin birlikler kurdu. Şu an sürmekte olan Koruma Hattı Harekâtı’nda bu birlikler, yıllardır gördükleri savaş eğitimini uygulamakla görevlendirildi: Yer altı tünellerinden İsrail topraklarına sızarak askeri üslere veya sivil nüfusun yaşadığı merkezlere saldırmak. Birliklerin her biri, bu tip askeri operasyonlardan sağ çıkma olasılıklarının çok düşük olduğunu bilen 10-15 savaşçıdan oluşuyor. Esasen bu operasyonlar, intihar eylemi sayılır. Son yıllarda, özellikle de Savunma Sütunu Harekâtı’nın ardından Hamas’ın yeni çatışmalar için giriştiği hazırlıklar kapsamında yüzlerce Hamas askeri bu savaş doktrinine göre eğitildi.
21 Temmuz’da Nir Am kibutzunun yakınlarından İsrail toprağına sızan Hamas birliği, IDF’ye ait bir cipe tanksavar füze atmayı başardı. Bu olayda IDF subay okulunun alay komutanı olan Yarbay Dolev Keidar ve onunla birlikte araçta bulunan üç asker öldürüldü. Gazze sınırı boyunca kurulan kameralar bu saldırıyı belgeledi. Görüntü kaydında miğfer ve kamuflaj dahil IDF üniformalarına benzeyen üniformalar giymiş 10 silahlı terörist görülüyor ve bunlar daha sonra kendilerine yaklaşan IDF cipine saldırıyor.
Kameraların kaydettiği bu pusu, Hamas savaşçılarının uzmanlık ve kabiliyetini Hamas’ın yaydığı tüm propaganda videolarından çok daha iyi yansıtıyor. Görüntüler, İsrail ordusunun bu defa terör hücreleri ile değil, gerçek bir orduyla karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
IDF’nin bundan önceki iki Gazze harekâtı – Dökme Kurşun ve Savunma Sütunu – Hamas’ı gafil avlamıştı. Oysa bu defaki harekâta Hamas yıllarca büyük titizlikle hazırlandı. IDF ise tam aksine, yer altı tünellerinin oluşturduğu tehdidin boyutunu doğru değerlendiremedi.
Şimdi şu soruyu soralım: Hamas’ın gerçek çapı ve büyüklüğü artık ortaya çıktığına göre İsrail, Gazze’de Hamas rejimine ehvenişer olarak katlanmanın en iyi seçenek olduğuna hâlen inanıyor mu? Hamas, onun yerini alacak meçhul oluşumlara tercih edilmeli mi?
İsrail “meçhulden” bahsederken Hamas’ın devrilmesi veya dağılması hâlinde Gazze Şeridi’nde kontrolü ele geçirecek oluşumu ve bu oluşumun beraberinde getireceği yeni tehditleri kastediyor. Burada genelde İslam Devleti (İD) ima ediliyor. Irak’ta bir dizi kenti ele geçirmeyi başaran bu İslamcı örgüt, anlaşıldığı kadarıyla Gazze Şeridi ve Sina Yarımadası’na doğru yayılıyor. Örgüt, amacının Irak’tan Suriye’ye İslami bir devlet kurmak olduğunu söylüyor.
Irak’ta faaliyet gösteren bu fanatik örgüt ile Hamas arasında ne fark var? Her ikisi de Allah’ın adını yüceltmek için şehadete inanıyor ve bu dinsel inançtan güç alıyor. Her ikisi de iyi eğitim alan ve mükemmel askeri beceriler sergileyen ordular kurmuş durumda. Buradan hareketle İsrail, Hamas’a Gazze Şeridi’nin fiili, varsayılan yöneticisi olarak artık bakamaz. İslami Cihat ve Halk Direniş Komiteleri ile birlikte Gazze’deki diğer Selefi örgütler, İsrail için nasıl Hamas’tan daha büyük bir tehdit oluşturabilir?
Hamas, genellikle askeri kanadında yer alan kişilerin sözüne göre hareket eder. Gazze’nin tüm kaynakları, aşırı silahlanma ve akıl almaz bir yer altı savunmasına seferber edildi. İD hücreleri, Selefi örgütler ve İslami Cihat’ın böyle devasa kaynaklara erişimi yok. İsrail uzun zamandır Hamas’a Gazze’nin varsayılan yöneticisi olarak bakmış olabilir. Ama bundan sonra bunun geçerli olması gerekmez. İsrail, Hamas’ın askeri yeteneklerini ve görüldüğü üzere niyetlerini doğru değerlendiremedi. Mevcut harekâtın öncesinde İsrail’de pek çok çevre Hamas’ın krizde olduğunu ve İsrail ile şu an çatışmaya girmek istemediğini düşünüyordu.
İsrail ile Hamas arasında varılacak herhangi bir ateşkes, Hamas tarafından zafer sayılacak. Hamas, ateşkesi bir sonraki çatışma için örgütlenme, yeniden yapılanma ve ordusunu büyütme molası olarak görecek. Tünellerin yıkılması dahi -- her ne kadar etkili bir tedbir olsa da -- Hamas’ı veya askeri kanadını yıkamayacak. Nitekim Hamas’ın komuta kademesi, silahlı kanat liderleri ve Hamas tugay komutanları siyasi kanat liderleri ile birlikte Gazze’deki yer altı sığınaklarında hâlen güvende bulunuyor.
Hamas’ın Gazze’yi roketlerden arındırmayı kabul edeceğini düşünenler veya böyle bir ihtimale gerçekten inananlar, kendilerini kandırıyor. Roketleri Hamas’tan sökmek için önce Hamas’ı sökmek gerekir.
Ancak İsrail, Gazze Şeridi’nde Hamas ordusunun varlığını kabullenecek olsa dahi, bir noktanın akıldan çıkmaması gerekir: Hiçbir örgüt, İsrail devletinin güvenliği bakımından Hamas kadar tehlikeli ve yıkıcı olamaz.