Bu makale yayıma girdiği sırada Mısır’da güvenlik güçleri ve Müslüman Kardeşler arasındaki kanlı çatışmalar, gelen haberlere göre yaklaşık 700 kişinin hayatına mâl olmuş, 4 binden fazla kişinin de yaralanmasına yol açmıştı.
Wael Nawara, Al-Monitor için geçtiğimiz hafta yazdığı makalede Mısır’da dökülen kandan Mısır yönetimini değil, Müslüman Kardeşler’in “araziyi yakma” taktiğini sorumlu tuttu. İki taraf arasında çatışmanın süreceğini öngören Nawara şöyle yazdı: “Müslüman Kardeşler’in birçok önderi, destekçilerine o şairane dille anlattıkları şehadetten uzak, güvenli noktalarda gizleniyor. Hâl böyleyken, çatışmanın kısa sürede sonlanmasını beklememek lazım. Müslüman Kardeşler unsurları, ülkenin her köşesinde belki de son kartlarını oynuyor. Yani kargaşayı yaygınlaştırma ve ülkeyi iç savaşa sürükleme kartını. Bunu başarmak için tüm numaralarını ortaya döküyorlar. Dini kartın oynanması, Yukarı Mısır’daki kiliselerin, Hristiyan misyoner okullarının ateşe verilmesi ve Hristiyan evlerine, dükkânlarına saldırılar düzenlenmesiyle başladı. Amaç, geniş çaplı dinsel çatışmaları başlatmaktı. Diğer önemli bir kart, güvenliğin çökmesiydi. Bunu sağlamak için Müslüman Kardeşler mensupları ve diğer İslamcılar, birkaç polis merkezine baskın düzenlemeyi başardılar ve oradaki tutukluları serbest bırakıp silahları çaldılar. Yönetimin buna karşı aldığı tedbir, bir ay süreyle olağanüstü hâl ilan edip gece sokağa çıkma yasağı uygulamak oldu.”