Suriye’de bir yandan Rusya’nın desteğiyle Suriye ordusunun manevra alanını genişletmesi diğer yandan ABD’nin İslam Devleti’ne (İD) karşı YPG öncülüğündeki Kürt-Arap-Süryani koalisyonunu (Suriye Demokratik Güçleri) büyütmesi karşısında Türkiye’nin seçenekleri daralıyor. Uluslararası baskılar yüzünden selefi cihatçılara artık desteği sürdürmekle zorlanan Türkiye yazdan beri hesaplarını önemli ölçüde Türkmenler üzerinde kuruyor.
YPG’nin Kobani’nin batısına geçip İD’i Cerablus’tan atma planına karşı Fırat Nehri’ni kırmızı çizgi ilan eden Türkiye İD’den arındırılacak bölge (Cerablus, Menbic, El Bab) ile halihazırda muhaliflerin elindeki Azez-Halep hattında öngörülen tampon bölgeyi Türkmenler aracılığıyla kontrol altında tutma hesapları yapıyor. Bu yüzden “Türkmen kartı” bir kez daha değer kazandı. Öte yandan, Rusya’nın Batı-Körfez destekli grupları bombalamasını önleyemeyen Türkiye ‘hamisiyim’ dediği Türkmenleri öne çıkarttı. Bu şekilde Fırat Nehri Kürtlerin önünde, Lazkiye’ye bağlı Bayır-Bucak da Rusya’nın önüne kırmızı çizgi olarak konuldu.