Ankara’nın Şam’la normalleşme arayışı konuşulurken Rusya, silahlı grupların hâkim olduğu Suriye’nin kuzeybatı vilayeti İdlib’de saldırılarını artırıyor.
Bölgedeki askeri gerilimi günlerdir yükselten Rusya, 22 Ağustos’ta İdlib şehrinin batı çeperlerine bir dizi hava saldırısı düzenledi. İdlib’deki kaynakların Al-Monitor’a verdiği bilgiye göre Rus Su-34 uçakları bölgeye 13 kez termobarik bombalar attı. Eşanlı olarak bölgede Rus keşif uçakları uçtu ve Suriye hükümet güçleri muhaliflerin kontrol ettiği bazı alanları top ateşine tuttu.
İstanbul merkezli Jusoor Araştırma Merkezi’nde siyasi araştırmacı olan ve şu an İdlib’de bulunan Macid Kilani Al-Monitor’a yaptığı açıklamada “Suriye’nin kuzeybatısında İdlib ve Halep’te muhalefet kontrolündeki bazı bölgeler adeta her gün Rus uçaklarınca bombalanıyor ve rejim güçlerince top ateşine tutuluyor” dedi.
İdlib vilayetinin büyük bölümü radikal cihatçı örgüt Heyet Tahrir El Şam’ın (HTŞ) kontrolünde.
Bu saldırıların Moskova ve Ankara arasında Mart 2020’de sağlanan ateşkes anlaşmasını ve Rusya, İran ve Türkiye’nin önderliğinde süren Astana sürecini nasıl etkileyeceği sorusuna Kilani şu yanıtı verdi: “Neredeyse her gün gerçekleşen ve sivilleri hedef alan bu saldırılar bölgede istikrarı tehdit ediyor. Kuzeybatı Suriye’deki gerilimi azaltma bölgesi [Mart 2020’de sağlanan ateşkesten bu yana] Suriye rejimi ile muhalefet arasında en uzun sükunet dönemini yaşıyordu. Ne var ki bu sükunet dönemi kapsamlı ve sürdürülebilir bir ateşkese dönüşmedi. Taraflar arasında sık sık çatışmalar oluyor ve Rusya ile Türkiye bölgenin kaderi hakkında hâlâ nihai bir anlaşmaya varmış değil.”
Araştırmacıya göre “İdlib’deki ateşkesin her an çökebileceğinden endişe duyanlar var. Çünkü garantör taraflar olan Rusya, İran ve Türkiye arasında çözüme bağlanmamış birçok konuda hâlâ nihai anlaşma yok. Bu konular arasında, Astana sürecinde belirlenmemiş olan Türk askeri varlığının büyüklüğü, uluslararası karayollarını çalıştırma mekanizması ve HTŞ’nin ne olacağı konusu yer alıyor.”
Kilani sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine de garantör ülkelerin eğilimlerine bakılırsa ateşkesin çökmesi zayıf bir ihtimal. Türk yetkililerinden gelen çoğu açıklamada Türkiye’nin siyasi sürece yönelik kararlı duruşu ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde muhalefete desteği ifade ediliyor. Suriye rejimi ile Rusya’nın siyasi sürece ilişkin ne denli uzlaşmaz olduğunu Türk yetkilileri gayet iyi biliyor ve Suriye konusunda herhangi bir taviz vermezler. Moskova’da 2020’de imzalanan ateşkesten sonra taraflar sükûnetten yana oldular. Türkiye ile uzlaşarak siyasi çözüme varmanın Suriye konusunda en iyi çözüm olduğuna inanılıyor. Bu, öngörülebilir gelecekte değişmez.”
Yine de Türkiye destekli muhalifler ve diğer cihatçı gruplar kaygılı. Ankara’nın Şam’la yakınlaştığı ve giderek 2023 seçimlerine odaklandığı bir ortamda kuzeybatı Suriye’de kendilerine yönelik saldırıların artacağından korkuyorlar.
HTŞ’nin saha komutanlarından Abbas Ebu Halid Al-Monitor’a şöyle konuştu: “HTŞ ve İdlib’deki diğer tüm gruplar her türlü askeri senaryoya hazır. Gerilla savaşı için büyük bir kapasiteye, askeri tekniklere sahibiz. Taburlar, tugaylar yeni eğitimlerden geçti. Ayrıca insansız hava araçlarımız var ve olası yeni bir çatışmada düşmanı gafil avlayabilecek durumdayız. Şu an herhangi bir askeri eylemde bulunmak istemiyoruz ancak Rusya Türkiye’nin seçimlerle meşgul olmasından faydalanabilir, Suriye rejimi de Türkiye’nin uzlaşma isteğini kullanabilir. Bu nedenle her türlü ihtimale karşı tetikte olacağız.”
Siyasi muhalefetin Türkiye’de yaşayan bir lideri ise kimliğinin saklı kalması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Türkiye’nin Suriye rejimiyle yeni bir sayfa açma niyeti bizi olukça kaygılandırıyor. Bu, Türkiye’nin rejimin meşruiyetini tanıdığı ve artık onu devirmekle ilgilenmediği anlamına geliyor. Bu, çok tehlikeli bir tutum değişikliği zira Rusya ve rejim muhalefet bölgelerini ele geçirmeye çalışacak ve rejimin gaddarlığıyla, Rusya ve İran’ın küstahlığıyla mücadele sona erecek.”
Muhalif kaynak şöyle devam etti: “Suriye devrimi ve gerek İdlib gerekse Türkiye’ye bağlı olan Halep kırsallarındaki muhalefet bölgeleri önümüzdeki aylarda tehdit altına girecek. Rusya ve rejimin olası saldırılarını püskürtebilmek için ABD’nin silahlı muhalefete nitelikli silahlar sağlamasını umuyoruz. Türkiye bizi terk ederse ABD’yle eşgüdüm sağlamamız ve ilişkilerimizi güçlendirmemiz gerekecek. Bütünüyle Türkiye’ye bağımlı olmak bizi Batı’dan, özellikle ABD’den uzaklaştırdı.”
Jusoor Araştırmalar Merkezi’nden Firas Faham 22 Ağustos’ta Twitter’dan şu değerlendirmeyi paylaştı: “Rusya’nın önümüzdeki aylarda (cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar) Türkiye’ye azami baskı uygulayarak onu Suriye rejimiyle ilişkilerini düzeltmeye zorlaması çok yüksek bir olasılık. Rusya Türkiye’den gelen açıklamaların ne amaçla yapıldığının gayet farkında, bunların içeriye dönük olduğunu düşünüyor. Rusya’nın baskıyı artırmak istediğinin göstergesi, Mart 2020 mutabakatından bu yana sakin bir dönem yaşayan yoğun nüfuslu İdlib şehrini hedef almasıdır.”
Eski bir cihatçı lider olan Salih El Hamvi yine Twitter üzerinden şu yorumda bulundu: “Rusya’nın gerilimi tırmandırması, Türkiye’nin Tahran zirvesinin ardından HTŞ meselesini çözememesinden kaynaklanıyor. [HTŞ lideri] Ebu Muhammed El Colani İdlib'deki kontrolünü sergilemekte ısrar ediyor ve bu da Rusya üzerinde rejim ile İran’ın baskısını artırıyor. Ancak Türkiye HTŞ’yle ilgili sözlerini yerine getirene kadar Rusya harekete geçmez. Ben Türkiye’nin rejimle uzlaşma girişiminin başarısız olacağından eminim ve Türkiye’nin kayıpları büyük olacak.”
Bazılarına göre Rusya İdlib’deki HTŞ varlığını bölgeye saldırmak için bahane olarak kullanıyor. Ancak Rusya ılımlı muhalefet ile cihatçı gruplar arasında ayrım yapmıyor. Moskova ve Şam, liberal isimler dâhil muhalif tüm grupları “terörist” olarak görüyor.
Türkiye Beşar Esad yönetimiyle yeni bir sayfa açmaktan bahsederken, başlıca müttefikini kaybettiğini düşünen Suriye muhalefeti gergin bir dönemden geçiyor. Muhalifler şimdi Batı’yla yakınlaşmak için Katar’a bel bağlıyorlar. Ancak görünen o ki Katar şimdilik kenarda duruyor. Türkiye’nin Suriye hükümetiyle uzlaşma çabasına Katar’dan henüz bir yorum gelmiş değil.
Bu siyasi gelişmeler ışığında silahlı muhalefet hükümetin kuzeybatıda girişeceği topyekûn bir askeri harekâtı püskürtebilecek güçte değil.