Türkiye ekonomisinin döviz kaynakları daralıp döviz fiyatları hızla tırmanınca güvenini kaybedip çıkan yabancıları geri çağırmak için gayretlerini yoğunlaştıran AKP rejimi, yabancı girişini özendirmek amacıyla en yakın müttefiki Katar’a yeniden sarıldı. Katar’dan doğrudan yatırım amaçlı önemli sermaye girişleri başladığı algısını oluşturmak üzere bir anda alım satımlar duyuruldu, anlaşma seremonileri düzenlendi.
Türkiye’nin en büyük AVM’lerinden Doğuş Grubu’na ait İstinye Park’tan hisse satışı bir devlet protokolüne konu olurken, İstanbul Borsası’nın yüzde 10 hissesinin Katar’a satılacağı da duyuruldu. Bu hisse daha önce Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’na (EBRD) satılmış ancak Borsa Başkanlığı’na Hakan Atilla atanınca EBRD hissesini satma kararı almıştı. Atilla ABD’de Zarrab davasından yargılanan isimdi ve yapılan atama EBRD’nin etik hassasiyetine uymuyordu.
Katar küçük bir ülke ve Türkiye ile dış ticareti 1,5 milyar doları ancak buluyor. Ama Katar’daki sermaye fazlasını Türkiye’ye çekmek için Erdoğan iktidarı tüm enerjisini kullanıyor. Son olarak yabancı sermaye girişi algısı için devreye sokulan Katar bir kez daha Türkiye’nin gündemine girerken, muhalefet “her şeyin Katarlılara satıldığı” temasına odaklanarak iktidara yüklendi. İşin gerçeği ne? Katar’ın Türkiye’deki yatırımlarının boyutu ne, ne kadarı gerçek, ne kadarı algı, rivayet? Katar’ın yurt dışı yatırımlarında Türkiye’nin yeri ne? Türkiye, daha doğrusu AKP iktidarı ve lideri Erdoğan, bir ekonomik partnerden öte Katar için nasıl bir önem ve anlam taşıyor?
Katar, 11 bin kilometrekarelik yüzölçümü ve 3 milyonu aşkın nüfusu ile Türkiye yüzölçümünün yüzde 1,5’i, nüfusunun yüzde 3,5’i büyüklükte. İlk Osmanlı başkenti Bursa kadar bir Körfez ülkesi Katar. Kişi başına yıllık milli geliri 9 bin doları ancak bulan Türkiye karşısında kişi başına geliri 80 bin doları geçen zengin bir emirlikten, El Sani ailesinin ülkesinden söz ediyoruz aslında.
Türkiye yılda ortalama 25-30 milyar dolar cari açık verirken, petrol ve doğalgaz zengini Katar, petrol fiyatlarının seyrine bağlı olarak yılda ortalama 20-25 milyar dolar cari fazla veren bir ülke. Katar, birikimlerini dış yatırımlarla değerlendirebilen, bu amaçla kurulan Katar Yatırım Fonu ile ülke sermayesine ve yönetimine yön veren bir Körfez petrolü zengini.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) 2019 verilerine göre Türkiye’de yabancıların 150 milyar dolarlık doğrudan yatırımı var. Bu tutarın 101 milyar doları Avrupa kaynaklı ve Hollanda, yaklaşık 33 milyar dolarlık yatırım stoku ile ilk sırayı alıyor. İkinci sıra ise Katar’ın ve yatırım tutarı 22 milyar dolar dolayında.
Ne var ki Hollanda’nın yatırım geçmişi 1945’lere uzanıyor. Unilever, Shell, Philips, ING Bank, Hollanda’nın onlarca yıldır bilinen markaları. Katar’ın doğrudan yatırımları ise AKP iktidarının son beş yılına karşılık geliyor. İlgi çeken nokta da bu. Hollanda 75 yılda Türkiye’deki yatırım stokunda yüzde 22 pay sahibi olurken, Katar beş yılda Türkiye’deki yabancı yatırımlardan yüzde 15’e yakın bir pay almış durumda. Hem de şimdilik. Çünkü AKP’nin Katar ile işbirliğini genişletme iştahına ve Katar’ın yatırım isteğine bakılırsa gidecek daha çok yol varmış gibi görünüyor. Yine de Türkiye’yi, Katar’ın yatırımda en önemli ülke tercihi gibi görmemek gerekiyor.
Katar Planlama ve İstatistik Ofisi’nin verilerine göre Katar’ın yurt dışındaki doğrudan, portföy ve kredi yatırım stoku 2019’un birinci çeyreğinde yaklaşık yaklaşık 117 milyar dolar tutarında. Bu yatırımların yüzde 38’ini, yani 44 milyar dolarını doğrudan yatırımlar oluşturuyor. TCMB ise Türkiye’deki Katar yatırımlarının 22 milyar dolar olduğunu bildiriyor. Bu da Katar yatırımlarının yarısının Türkiye’de olması anlamına gelir. Oysa Katar resmi otoriteleri yayınladıkları raporda doğrudan yatırımların yüzde 34’ünün AB ülkelerinde, yüzde 24’ünün Körfez ülkelerinde, yüzde 14’ünün öteki Arap ülkelerinde olduğundan söz ediyorlar. Bu çelişki önemli bir soru işareti olarak duruyor.
Bu kafa karıştırıcı durumu pekiştiren bir başka olgu Katar’ın Türkiye’deki doğrudan yatırımlarının seyri. Çok değil, 2015’te Katar’ın Türkiye’deki doğrudan yatırım tutarı 1 milyar doları bulmazken 2016’da yaklaşık 5 milyar, 2017’de yaklaşık 6 milyar, 2018’de 6,2 milyar dolar göründükten sonra 2019’da 22 milyar dolara çıktı. Bir yıl içinde Katar yatırımlarının üçe katlanması ne ile mümkün oldu bilinmez. Buna, Katar’ın satın aldığı QNB Finansbank’ın piyasa değerindeki olağanüstü artışın yol açtığı tahmin ediliyor. QNB Finansbank'ın piyasa değeri 40 milyar doların üzerine çıktı. Aktif büyüklüğüne göre en büyük altı özel bankanın piyasa değeri 30 milyar dolar civarındayken, halka açıklık oranı yüzde 1’in altında olan QNB Finansbank’ın değerinin toplam İstanbul Borsası’nın değerinin yüzde 20’sini bulması, Katar yatırımlarının da birden şişmesine yol açmış gibi ve hiç de sağlıklı bulunmuyor.
Türkiye’deki doğrudan Katar yatırımları olarak bilinenlerin başında QNB Finansbank gelirken bir diğeri de Katar bankası Abank. Türkiye’nin en önemli televizyon platformu Digitürk diğer önemli bir yatırım. ATV-Sabah’tan, tavukçu Banvit’ten hisse alımı, Marmaris'te bazı otellerin satın alınması, perakende sektöründen Boyner’den yine hisse alımı, Katarlıların başlıca yatırımları olarak biliniyor. Sakarya Arifiye’deki Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Tank Palet Ana Bakım Fabrikası, Katar ile yatırım ortaklığında çok tartışma yaratan bir başka proje. 2044 yılına kadar bu tesisin işletmesinin Katarlı sermayedarların ortak olduğu BMC’ye verildiği bildirilirken yerli ortağın Erdoğan’a en yakın isim Ethem Sancak olduğu anımsatılmalı.
Katar’ın Türkiye’den satın aldığı gayrimenkuller de “doğrudan yatırım” sayılıyor. Boğaz’dan satın alınan yalılar, köşkler, Katar Emiri'nin annesi Şeyha Moza'nın Kanal İstanbul güzergâhında 44 dönüm arazi satın alması dikkat çeken gayrimenkul yatırımı operasyonları arasında.
Doğrudan yatırımların dışında borsadaki hisse senetlerine ve devlet kâğıtlarına da Katar’dan yatırım olduğu biliniyor ama miktar ile ilgili veri yok. Daha önemlisi, Merkez Bankası’nın rezervlerinin dibe vurmak üzere olduğu sırada Katar’ın swap anlaşmasıyla imdada yetişmesi. Başlangıçta 5 milyar dolar karşılığı yerel paralar ile yapılmış swap büyüklüğü 2020 ortalarında 15 milyar dolara çıkarıldı. Çok işe yaradı mı? Yaramasa da bir süre için “koltuk değneği” işlevi gördü denebilir.
Peki, Katar bu “joker” rolüne nasıl ikna oluyor? Katar’ın ihtiyacı askeri himaye. Özellikle Suudi Arabistan’ın tehdidi altında olan Katar, Türkiye’ye topraklarında üs vererek himaye sözü de almış durumda. Bu himayenin karşılığı olarak da yatırım, mali destek ricalarının esirgenmediği öne sürülüyor.