İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani 26 Temmuz’da Hamadan kentinde ABD’yi eleştiren sert bir konuşma yaptı. Süleymani’nin iki yanında görev başında hayatını kaybetmiş komutanların resimleri vardı. Konuşmayı sessizce dinleyen bir kadın ise genç bir adamın çerçeveli fotoğrafını tutuyordu.
Süleymani 87 dakika süren konuşmasında ABD’ye şöyle seslendi: “Demek ki bizi tehdit ediyorsunuz? (…) Karşı devrimcilere bel bağlıyorsunuz. Büyük bir hata yapıyorsunuz. (…) Asimetrik savaştaki gücümüzü bilirsiniz.” Süleymani “karşı devrimciler” derken İran’daki Kürt militanları kastediyordu.
Kadının elindeki resimde ise Süleymani’nin asimetrik savaşlarında hayatını kaybeden Muhammed Gafari vardı. Diş hekimliği eğitimi alan Gafari Devrim Muhafızları’nın özel kuvvetler birimi Saberin’de görev yapmıştı. Bu birim, özel olarak kontrgerilla harekâtlarında kullanılmak üzere 2000 yılında kuruldu.
Saberin’in ilk büyük çatışması, İran-Irak sınırında üslenmiş silahlı bir örgüt olan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ile oldu. Devrim Muhafızları’nın Saberin dâhil çeşitli birimleri 2011 yazında Kandil Dağı tepelerinde örgüte karşı taarruza geçti. İran’ın Urmiye Üniversitesi’nde işletme eğitimi alan Baran Beritan, o günlerde PJAK saflarında savaşan militanlardan biriydi. Gafari gibi askerler, gerilla savaşında uzmanlaşan ve araziyi tanıyan Beritan gibi PJAK savaşçıları için oldukça kolay bir hedefti. Nitekim 1990’larda PJAK henüz kurulmamışken çok sayıda İranlı Kürt PKK saflarında Türk ordusuyla ve onun kontrgerilla birimleriyle savaşıyordu. PJAK, Kürtçesi “Rojhelat” diye anılan İran Kürdistanı için 2004’te kuruldu.
Gafari 4 Eylül 2011 sabahı PJAK militanlarıyla çıkan çatışmada öldürülen 13 askerden biriydi. Yaz boyunca süren çatışmalarda Saberin birimi dâhil Devrim Muhafızları’ndan pek çok askerin öldürüldüğünü İran yönetimi daha sonra kabul etti ancak net bir sayı açıklanmadı. PJAK ise 23 örgüt mensubunun öldürüldüğünü, İran güvenlik güçlerinin ise yüzlerce kayıp verdiğini iddia etti.
Çatışmalar Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) yetkililerinin araya girmesiyle sona erdi. O günlerde yaşananları Al-Monitor’a anlatan Beritan KYB’yi anmadan taraflar arasında ateşkes sağlandığını belirtti. İran ise PJAK ile ateşkes imzalandığı iddiasını reddediyor.
36 yaşındaki Beritan bugün 12 kişilik PJAK Yürütme Konseyi’nde yer alıyor. ABD’nin İran üzerindeki baskıyı artırdığı şu dönemde PJAK yöneticileri zor bir seçimle karşı karşıya. İran Kürdistan Demokratik Partisi (KDPİ) gibi bazı silahlı gruplar İran’ı sıkıştırmaya çalışan Donald Trump yönetimine destek vermeye hevesli görünüyor. Ancak dişli bir gerilla gücüne sahip olan PJAK’ın yöneticileri İran’a askeri saldırı fikrinin isabetli bir fikir olduğundan emin değil.
PJAK hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ideolojisinden etkilenmiş tüm grupları bir araya getiren Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) isimli çatı örgütünün parçalarından biri. Bunların arasında Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve Irak’taki Özgürlük Hareketi (Tevgara Azadi) de yer alıyor.
28 Temmuz’da Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye kentinde Kürtlerin Orta Doğu’daki geleceğinin tartışıldığı bir konferans düzenlendi. Konferans için Süleymaniye’de bulunan KCK’nın dış ilişkiler sözcüsü Serhad Varto Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Pek çok insan İran rejiminin devrilmesi gerektiğini söylüyor ama Suriye’de olanlara bir bakın. Yedi yıllık savaşın ardından herkes (Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile) müzakereye yöneliyor. Ancak toplumsal ve dış baskılar düşünüldüğünde İran bu şekilde devam edemez. İran’ın demokratikleşmesi lazım ki Kürtler de bunu istiyor.”
İran Kürtleri arasında KDPİ gibi silahlı gruplar PJAK’ı PKK’nın uzantısı olarak görüyor. Beritan ise PKK’dan bağımsız olduklarını ama PKK’yı “stratejik ortak” olarak gördüklerini söylüyor. ABD Hazinesi 2009 yılında örgütün PKK ile “terörist bağlarına” işaret ederek PJAK’ı terörist örgütler listesine eklemişti.
Irak Kürdistanı’nda kampları bulunan İranlı Kürt gruplar, İran’ın temmuz 1996’da Süleymaniye yakınlarındaki KDPİ üslerine yüzlerce Devrim Muhafızı ve ağır silahlarla operasyon düzenlemesinden sonra bazı istisnalar hariç İran güvenlik güçleriyle ciddi çatışmalara girmekten kaçındı. Ancak son üç yılda gerilim arttı ve yeniden çatışmalar yaşanmaya başladı.
PJAK özelinde durum bilhassa karmaşık. PJAK ve Devrim Muhafızları 2011 yazındaki şiddetli çatışmalardan sonra ara sıra karşı karşıya gelse de yakın zamana kadar ciddi çatışmalardan uzak durdular. Devrim Muhafızları 11 Temmuz ve 14 Temmuz’da sınırdaki Merivan ve Pave kasabaları yakınlarında iki PJAK grubunu pusuya düşürdü ve dört örgüt mensubunu öldürdü. Bu olaylarla birlikte şiddetin son haftalarda yükseldiği görülüyor.
PJAK pusulardan Devrim Muhafızları’na muhbirlik yapan Kürt işbirlikçileri sorumlu tuttu. İkinci pusudan bir gün sonra, 15 Temmuz’da işbirlikçi olduğu iddia edilen bir kişi Merivan yakınlarındaki köyünde kimliği belirsiz kişilerce evinde öldürüldü. İran medyasına göre infaz PJAK’ın işiydi. Örgüt ise olayı üstlenmedi.
İki gün sonra, 17 Temmuz’da Merivan’ın karşısında sınırın öteki tarafında bulunan Pencvin kentinde PJAK’a yakın Kürt bir aktivist yine kimliği belirsiz kişilerce vuruldu. PJAK, İran’ı suçlarken örgütün bir yöneticisi hem aktivistin hem de daha önce öldürülen dört örgüt mensubunun intikamının alınacağını söyledi. Nitekim 21 Temmuz’da büyük bir PJAK grubu Merivan çevresindeki dağlarda Devrim Muhafızları’na ait bir karakola kadar sızdı. Saldırıda en az 11 güvenlik personeli öldürdü sekizi de yaralandı. Militanlar ayrıca büyük bir cephaneliği havaya uçurdu. Sosyal medyadaki bazı iddialara göre öldürülen güvenlik güçlerinin tamamı Sünni Kürtler idi ki bu da meselenin ne kadar çetrefilli olduğunu gösteriyor.
Tahran yönetimi saldırıların karşılıksız kalmayacağını, Irak Kürdistanı’nda üslenen silahlı grupların peşini bırakmayacağını söylüyor. Ancak tüm bu restleşmelere rağmen iki tarafın da gerilimi daha fazla artırmak istemediği anlaşılıyor. KCK’nın Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da faal olduğu düşünülürse örgüt liderleri strateji belirlerken büyük resme bakmak zorunda. KCK bağlantılı militanlar hâlihazırda Türkiye’de, Suriye’de ve Irak Kürdistanı’nın dağlarında savaşıyor. PYD’nin İran’la müttefik olan Esad rejimiyle masaya oturduğu bir ortamda PJAK’ın İran’da yeni bir cephe açma lüksü yok.
Dikkate alınması gereken bir başka boyut da şu: PJAK ile Devrim Muhafızları arasındaki çatışmalar ABD’nin nükleer anlaşmadan çekildiği ve İran’a yönelik söylemini giderek sertleştirdiği bir dönemde yaşandı. Beritan Al-Monitor’un bu konudaki sorusuna şöyle yanıt verdi: “Bizim Amerikalılarla herhangi bir temasımız olmadı. Ama diplomatik kanallarımız açık. Askeri müdahalenin doğru bir yol olduğunu düşünmüyoruz ama şunu da görüyoruz ki İran’da esaslı bir değişim olmazsa Orta Doğu’daki sorunlar çözülemez.”
PJAK’a 2008’de üniversiteyi bitirdikten sonra katılan Beritan şöyle devam etti: “İran içinde (kuzeybatıdaki) Maku’dan Kirmanşah eyaletine kadar birimlerimiz var ama Devrim Muhafızları’yla çatışmaktan uzak duruyoruz. Fakat öz savunma hakkımızı saklı tutuyoruz, yani saldırı halinde karşılık veririz.”
Beritan’a göre İran’daki muhalif gruplar İslami rejim devrilirse ertesi güne ilişkin herhangi bir hareket planına sahip değil. PJAK’ın silahlı çatışmadan yana olmamasının bir sebebi de bu. Silahlı çatışmanın Irak ve Suriye’de olduğu gibi etnik ve mezhepsel gerilimlere yol açabileceğine dikkat çeken Beritan “Savaşı çıkarmak kolay ama bitirmek zor” diyor.