Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın içinden yetiştiği Milli Görüş çizgisi bu seçimlerde karşısına rakip olarak çıkıyor. Milli Görüş geleneğinin cumhurbaşkanı adayı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu oldu.
Temel Karamollaoğlu Türkiye'nin yıllardır tanıdığı bir isim. 33 aydının diri diri yakılarak hayatını kaybettiği Madımak katliamında Sivas Belediye Başkanı’ydı. Sivas Katliamı sırasında otelde bulunan Alevi yazar Murtaza Demir, Karamollaoğlu’nun o olaydaki rolünü Al-Monitor'a şöyle anlatıyor: “Temel Karamollaoğlu'nu bir otobüsün üzerinde hatırlıyorum. Saldırgan gruba 'Amaç hasıl oldu artık dağılın' diyordu. Halk Ozanları heykeli yıkıldığı için 'amaç hasıl oldu' lafını söylüyordu. Belli ki bu anıtı o da istemiyordu. Kendi muradı da buydu. Vicdanlı ve ahlaklı olmak lazım. 'Buraya bu anıt için, inançlarını yaşamak için, semahlarını dönmek, türkülerini çalmak için gelen insanları yakalım' anlamı çıkaramayız. Ama tabii Temel Karamollaoğlu'nun iç dünyasını tahlil edemem. Karamollaoğlu'nun göstericilerle birlikteliği anıtın kaldırılması aşamasına kadardı."
Karamollaoğlu katliamla ilgili üzüntüsünü ifade etmiş olsa da içinde 33 insanın hayatını kaybettiği alevler içindeki bir otelin önünde çekilen görüntüleri toplumsal hafızadaki yerine koruyor.
Bu olaydan tam çeyrek asır sonra yeniden siyaset sahnesine çıkan Karamollaoğlu, şimdi sağ yumruğunu havaya kaldırıp Erdoğan'a "Saraylar saltanatlar yıkılır" dizeleriyle sesleniyor. CHP ve İyi Parti'yi bir araya getirerek ortak muhalefet arayışlarının da kilit ismi olan Saadet lideri, ortak cumhurbaşkanı adayı fikrini ilk gündeme getiren kişi oldu. Bu proje çökünce Karamollaoğlu da kendi adaylığını açıkladı.
Karamollaoğlu’nun 1 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığı salonun en dikkat çekici görüntüsü kadınlar ve erkeklerin ayrı oturmalarıydı. Saadet Partisi teşkilatlarının otobüslerle geldiği basın toplantısı salonunun girişinde bir erkek "Kadınlar sağ tarafa" diye anons yapıyordu. Hemen hepsi tesettürlü kadınlar Kadın Kolları Başkanı Ebru Asiltürk'ü alkışlarla karşıladı.
Asiltürk Al-Monitor’un oturma düzenine ilişkin sorularını şöyle yanıtladı: "Siyaset yapma üslubumuz, inancımızın, medeniyetimizin değerlerinin gereğidir. Bunda eleştiriye mahal verecek bir durum görmüyoruz. Bu şekilde inanç ve değerlerimize uygun metotla siyaset yapıyor olmamız birçok kadının çalışmak için katılımını artırıyor. Bu kadınların tercihidir. Bu bizi siyaset yapmaktan alıkoyan bir şey değil, tam tersi daha rahat çalışmamızı sağlayan verimli bir ortam.”
Gelelim erkekler bölümüne. Temel Karamollaoğlu'nu desteklemek için toplantıya gelenler arasında 12 Eylül döneminde hapis yatan Milli Görüş çizgisinin kurucularından Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk gibi isimler de vardı.
Aslında Recep Tayyip Erdoğan da genç bir belediye başkanı olarak yıllar önce bu karenin içindeydi. 2002 seçimlerine "Milli Görüş gömleğini çıkardık" diyerek giren ama İslamcı politikaları nedeniyle bu sözleri hiçbir zaman samimi bulunmayan Erdoğan, zamanında aynı kareyi paylaştığı bu insanlarla 16 yıl sonra rakip olarak karşı karşıya.
Peki iki siyasetin de çıkış noktası siyasal İslam ise Karamollaoğlu, Erdoğan'ın vaat ettiğinden farklı ne vaat ediyor?
Birinci fark, Karamollaoğlu’nun ilk seçim konuşmasında Kürtlere kucak açması oldu. “Gazze’den Cizre’ye hepsi bizim gençlerimiz” sözleri de Kürt sorununa bakışının temelini ortaya koydu. İlk vaadi olağanüstü hal yönetimini kaldırmak olan Saadet lideri, sık sık “barış” vurgusu yaptı. Mağduriyetlerden bahsederken KHK ile işlerinden atılanlara değindi, adalete vurgu yaptı, ekonomik krizi çözeceğini söyledi. En çok alkışı ise "Çalmayacağız, çaldırmayacağız" sözleri aldı.
Karamollaoğlu AKP iktidarını “5Y” diye tanımlıyor; yani yolsuzluk, yoksulluk, yağma, yalakalık ve yandaşlık ile. Buna karşı da “5A” politikasını ortaya koyuyor: “Akıl, ahlak, adalet, asalet ve adanmışlık.”
Karamollaoğlu’nun “akıl” vurgusunun hedefinde diplomasi var. AKP’nin mevcut Suriye politikasına karşılık “ortak akıl, istişare”yi öne çıkarıyor. Karamollaoğlu'nun Kürtleri kucaklayan tavrı sadece siyasi iktidar ile arasındaki farkı değil, muhalefetle arasındaki farkı da ortaya koyuyor.
Karamollaoğlu “sıfır baraj ittifakı" için de kilit rol oynayan isim oldu. Bu ittifakta buluşan Saadet Partisi, İyi Parti, Demokrat Parti ve CHP seçime birlikte girecek. Ancak aralarından bir tek Saadet lideri HDP’nin de ittifakta yer alması gerektiğini savundu ve diğer partiler tarafından dışlanmasını eleştirdi.
Karamollaoğlu'nun AKP’deki küskün dindarlar ile geçmişte AKP’ye oy veren küskün Kürtlerin oyunu alabilme potansiyeli muhalefet ittifakı için önemli. Dindar politikaları açısından aynı tabana seslendiği Erdoğan'dan onu ayıran bir diğer özelliği ise parlamenter sisteme dönüş vaadi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden KHK ile ihraç edilen Yardımcı Doçent Ahmet Murat Aytaç bu durumu şöyle değerlendiriyor: "Erdoğan'ın tercih edilmesi 16 Nisan referandumu ile oluşan yeni düzenin konsolide edilmesi anlamına gelecek. Hâlbuki diğerlerinin parlamenter sistemi yeniden kurma niyeti var. (...) Dünya görüşleri ve yaşam tarzları aynı olan seçmenler, kendileri için ideal siyasal formun başkanlık sistemi mi yoksa parlamenter sistem mi olduğu tercihini yapacak."