Filistinlilerin İsrail-Gazze sınırında düzenledikleri protestolarda yaşananlar üzerine harekete geçen Rus Dışişleri Bakanlığı iki tarafa da ihtiyat çağrısı yaparken İsrail’in sivilleri hedef almasını kınadı. Rusya protestoların daha da artmasının beklendiği bir ortamda iki tarafa da gerginliği tırmandıracak aceleci adımlardan kaçınmalarını telkin etti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu yılın başında da Moskova’nın İsrail-Filistin görüşmelerini yeniden başlatmak istediğini ve çözüme ancak diyalogla ulaşılabileceğini açıklamıştı. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas Rusya’nın siyasi zirve çağrısını kabul ederken İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu teklife yanaşmamıştı.
Rusya bu nedenle şimdi Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşı sürecine odaklanmış durumda. Filistin Yönetimi, bölgenin iki başat hareketi arasındaki ihtilaf nedeniyle 2007’de ikiye bölünmüştü.
El Fetih lideri Mahmud Abbas liderliğindeki bir heyet, ABD Başkanı Donald Trump’ın aralık ayında Kudüs’ü İsrail’in başkent olarak tanıması ve ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıyacağını açıklamasının ardından şubat ayında Rusya’yı ziyaret etti. Heyet Putin’i Filistin meselesindeki son gelişmeler hakkında bilgilendirdi.
Mart ayında ise Hamas Siyasi Büro üyelerinden Musa Ebu Marzuk liderliğindeki bir heyet Moskova’ya gitti. Görüşmede Filistinliler arasındaki uzlaşı süreci, ABD’nin Orta Doğu politikasına nasıl direnilebileceği ve Rusya’nın bölgede üstlendiği rol görüşüldü.
Nablus’taki Ulusal En Neceh Üniversitesi’nde siyaset bilimi dersleri veren Çağdaş Siyasi Çalışmalar Merkezi Başkanı Raid İneyrat gelişmeleri Al-Monitor’a şöyle değerlendirdi: “Filistinlilere göre Rusya, Filistin davası konusunda elindeki siyasi imkânları kullanarak ABD ile rekabet etmeye son derece hevesli. Bu imkânların başında da Rusya’nın Washington ile anlaşamayan İran ve Türkiye ile yaptığı ittifaklar geliyor.”
Rusya’nın Suriye’de kazandığı siyasi ve askeri başarıların Moskova’yı Orta Doğu’daki rolünü genişletmeye sevk ettiğini belirten İneyrat şöyle devam etti: “Rusya, Filistinliler arasındaki sorunları da Hamas ve El Fetih’i yakınlaştırarak çözmeye çalışıyor ama elinde sihirli bir değnek yok.”
Filistinliler, Rusya’yı uluslararası karar verme süreçlerinde etkili bir aktör ve BM Güvenlik Konseyi’nin nüfuzlu bir üyesi olarak önemli bir süper güç addediyor. Filistinlilere göre Rusya, ABD’nin İsrail yanlısı tutumunu dengeleyebilir. Barış sürecine ABD’nin yanlı tutumuna güvenerek destek veren İsrail ise sürece Washington dışında hiçbir aktörün katılımını kabul etmiyor.
Gazze Şeridi’nde bulunan Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı ve Hamas’ın eski sağlık bakanı Besim Naim gelişmeleri Al-Monitor’a şöyle yorumluyor: “Rusya’nın Hamas konusunda farklı bir bakış açısı var. Hamas’ı siyasi ve ulusal bir özgürlük hareketi olarak görüyor. Hamas’ı terör örgütü addetmiyor ve hareketle ilişkileri geliştirmenin bölgesel ve uluslararası arenada bazı siyasi getirileri olacağına inanıyor. Rusya Hamas’ı dikkatle dinliyor.” Öte yandan, Naim, Filistinliler arasındaki sürecin “halen tümüyle Mısır’ın kontrolünde” olduğuna işaret ederek Moskova’nın bu süreçte yalnızca sınırlı bir rol üstlenebileceğini de ekliyor.
Hamas muhtemelen Rusya’nın, uzlaşı sürecine daha ciddi ve samimi olarak yaklaşması için El Fetih’e baskı yapmasını umuyor. Hareket, Moskova’nın Orta Doğu’daki rolünün giderek artacağını ve Filistin’in akıbetinde söz sahibi olacağını düşünüyor. Rusya ile kurduğu siyasi ilişkileri ön plana çıkaran Hamas böylelikle kendisine uluslararası bir tanınırlık kazandırarak ABD-İsrail ikilisine karşı uluslararası siyasi desteği de artırmayı planlıyor.
El Fetih de Rusya’nın Orta Doğu’da daha büyük bir rol üstlenmesini destekliyor. Ancak Filistin Yasama Meclisi Siyasi İlişkiler Komisyonu üyesi Abdullah Abdullah da Naim gibi “Mısır’ın himayesine” işaret ederek Moskova’nın Filistinliler arasındaki uzlaşı sürecindeki çabalarının çok etkili olmayabileceğini söylüyor. Abdullah “Mısır’ın bu dosyayı Moskova’ya bırakacağını sanmıyorum.” diyor.
Abbas’a yakın bir kaynak ise isminin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şu bilgileri veriyor: “Abbas barış sürecinde Rusya’nın başı çekmesi gerektiği konusunda ısrarlı, bilhassa da Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma, ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararının ve İsrail ordusunun Filistin topraklarındaki kontrolünü daha da sıkılaştırmasının ardından. Bu gelişmeler Filistinlileri ABD’nin alternatifi olarak emperyal bir diğer arabulucu addettikleri Rusya’ya dönmeye sevk etti. Zira ABD’nin İsrail lehine tutumunun Amerikan itibarını zayıflattığı düşünülüyor.”
Ne var ki, Filistin’deki tüm taraflar Rusya’nın çözüm çabalarını memnuniyetle karşılasa da Moskova’nın oynayacağı rol siyasi heyetleri ağırlamak ve diplomatik açıklamalardan öteye geçebilecek gibi görünmüyor.