Donald Trump yönetimi, NATO müttefiki Türkiye’nin kabaran öfkesine rağmen Suriye’de Kürtlere ve başka bazı gruplara sağladığı taarruz tüfeği sayısını iki katından fazla artırmayı planlıyor.
15 Şubat’ta açıklanan bütçe rakamlarına göre Pentagon, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) dâhil Suriye’deki ortaklarına 25 binden fazla AK-47 tipi tüfek vermeyi planlıyor. Kalaşnikov olarak da bilinen Sovyet döneminin gazla çalışan bu tüfeği, yedi yıldır devam eden Suriye iç savaşının en çok kullanılan silahlarından biri. Pentagon Fırat Nehri Vadisi’nde İslam Devleti’nden (İD) alınan bölgeleri korumaya çalışırken Kalaşnikov tüfeği düşük maliyeti ve yaygınlığı sayesinde ABD destekli güçler için idamesi kolay bir silah olarak öne çıkıyor.
Mevcut mali yılda Suriyeli güçler için 12 bin taarruz tüfeği istendiği düşünülürse Pentagon’un talebi iki kattan fazla bir artış anlamına geliyor. Öte yandan makineli tüfek, havan topu ve keskin nişancı tüfeklerinde sayının azaltılması planlanıyor. AK-47’ler dâhil ABD’nin Suriye’ye gönderdiği pek çok silahın kaynağı Bulgaristan, Bosna ve Çek Cumhuriyeti gibi doğu Avrupa ülkeleri.
Pentagon Suriye’de İD’le mücadele için istediği 300 milyon dolarlık bütçenin gerekçesinde Suriyeli ortaklarla ilişkilerin “Savunma Bakanlığı’nın planlanan hedefler için silah, mühimmat ve başka teçhizatlar sağlayabilmesine dayandığını” vurguluyor. Metinde ayrıca şu ifade yer alıyor: “Savunma Bakanlığı, incelemeden geçmiş ortak konumundaki güçleri donatarak (İD’den) kurtarılan bölgeleri emniyete alıp koruma amacını güdüyor ve bu da İD’in yeniden toprak kazanma riskini azaltıyor.”
Savunma Bakanlığı’nın planı, mevcut mali yılın bittiği eylül ayı sonuna kadar incelemeden geçmiş 65 bin Suriyeli savaşçıyı eğitip sahaya hazır hale getirmek. Bunların arasında SDG’ye bağlı birliklerin yanı sıra Menbiç Askeri Konseyi ve Rakka İç Güvenlik Gücü gibi Arap ağırlıklı iç güvenlik güçleri var. Pentagon ayrıca aylık ücret verdiği muhalif savaşçı sayısını da geçen yılki 6 bin rakamından 10 bine çıkarmayı planlıyor.
Ancak bütçe isteminde “sınır gücü” diye bir yapıdan bahsedilmiyor. ABD’nin Kürt Halk Savunma Birlikleri’nden (YPG) ve SDG’nin Arap unsurlarından 30 bin tecrübeli savaşçıyı bu amaçla eğittiği iddiaları geçtiğimiz haftalarda kamuoyuna yansımıştı. YPG’yi terörist örgüt sayan Türkiye’nin kuzeydoğu Suriye’de başlattığı askeri harekâtın gerekçelerinden biri de buydu.
Pentagon’un İD karşıtı mücadeleye daha fazla Arap savaşçıyı katmaya çalıştığı bir ortamda bahsi geçen silahlar Rakka İç Güvenlik Gücü ve Deyrizor’daki askeri konsey gibi ABD destekli başka gruplara da gidebilir. ABD, Rusya ve Ürdün’ün güvenli bölgeler kurmak için anlaştığı güney Suriye’de de incelemeden geçmiş Suriyeli savaşçılar yeni silah tedarikinden yararlanabilir.
Yeni Amerikan Güvenlik Merkezi araştırmacılarından Nick Heras Al-Monitor’a şöyle diyor: “Kürt savaşçı havuzu zaten kullanılıyor. Türkiye’nin asıl büyük kaygısı AK-47’ler değil, tanksavar füzelerin, gelişkin silahların Türkiye’deki Kürtlere gitmesi.”
Heras’a göre SDG’yi “kendi kendine çalışan bir makine” haline getirmek için “büyük baskı” altında olan Pentagon, ABD önderliğindeki koalisyonun 2016’dan beri eğittiği incelemeden geçmiş 12 bin 500 Suriyeli savaşçıya daha fazla silah ulaştırmaya çalışıyor.
Ne var ki AK-47’lerde talep edilen artış, Kürt güçlere verilen desteği önemsiz göstermeye çalışan Dışişleri Bakanlığı’nın çabalarıyla çelişiyor. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmelerin ardından Suriye’de Türkiye’yle koordinasyonu artırma sözü vermişti.
Türkiye ABD önderliğindeki İD karşıtı koalisyondan YPG’nin çıkarılmasını bu hafta resmen talep etti. ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlıkları görüşmek için kurulan yeni çalışma grubunun ilk toplantısını mart ortasına kadar yapması bekleniyor. Türkiye, İD’den kurtarılan ve örgütü uzak tutmak için ABD’nin şu an Kürt desteğine bel bağladığı bölgelerde Türk ve ABD’li askerlerin ortak şekilde konuşlanmasını öneriyor.
Tillerson da 16 Şubat’ta şöyle konuştu: “Artık tek başımıza hareket etmeyeceğiz. ABD’nin bir şey yaptığı, Türkiye’nin başka bir şey yaptığı durumlar artık olmayacak. Bundan böyle beraber hareket edeceğiz. El ele vereceğiz. Bize zorluk çıkaran meseleleri etraflıca ele alıp çözeceğiz.”
Taarruz tüfeklerindeki artışa rağmen İD’in dağılmakta olduğu, Orta Fırat Vadisi’nde 2 binden az militanın kaldığı bir ortamda SDG’ye ve diğer ABD destekli gruplara sağlanacak askeri teçhizatın hacmi aslında daralıyor. Al-Monitor’un kasımda görüştüğü Pentagon yetkilileri, Kürtlere verilen büyük araçların ve ağır silahların İD’in bertaraf edilmesinden sonra geri alınacağını söylemişti.
2019 mali yılı bütçesinde Suriyeli savaşçılar için yaklaşık 48 milyon dolar tutarında silah öngörülüyor. Bu rakam, 30 Eylül’de sona erecek mevcut mali yıl için talep edilen rakamın yarısından az. Yeni bütçede isyancı gruplar için istenen Rus yapımı PKM makineli tüfeklerin miktarı 2018 bütçesindeki rakamın çeyreğine tekabül ediyor, tanksavar havan miktarı ise yaklaşık yüzde 90 oranında azaltılıyor.
Ayrıca Suriyeli gruplara sadece 60 adet 120 milimetrelik tüp ateşlemeli havan verilmesi öngörülüyor ki bu son günlerde rejimin saldırılarına hedef olan SDG gibi grupları sıkıntıya sokabilir.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nden Michael Knights, bütçe belgelerini inceledikten sonra Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede “Esad’dan gelecek büyük çaplı bir saldırıda bunların hepsi biter.” diyor.
Pentagon, Suriye’deki 2 bin ABD askeri için yapılacak ikmal seferlerini de azaltmayı öngörüyor. Bu askerlerin pek çoğu, Fırat Vadisi’ndeki Deyrizor ve Rakka ile kuzeydeki Menbiç gibi İD’den kurtarılmış kent ve kasabalarda bulunuyor.
Bütçede Türkiye, Ürdün ve Kuveyt’e ikmal amaçlı 40 C-17 uçuşu öngörülüyor. Bu rakam bu yılki bütçede 50 idi. Malzemeler bahsi geçen ülkelerden Suriye’ye karayoluyla veya havadan ulaştırılıyor.
Öngörülen tüm bu kısıntılar, Suriye’deki operasyonların Kongre’de giderek mercek altına alındığı ve Trump yönetiminin Suriye’de kalma gerekçeleri konusunda giderek baskı gördüğü bir dönemde gündeme geliyor. Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin Demokrat üyesi Chris Coons, ocakta Al-Monitor’a verdiği mülakatta 2 bin Amerikalı askeri süresiz olarak Suriye’de tutma planını “net bir stratejiden ziyade ucu açık, yapılandırılmamış bir taahhüt” olarak nitelemişti.