Trump yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı, ABD’nin BM Genel Kurulu’nda 128 ülkeden fırça yemesine neden olurken Orta Doğu’daki Hristiyanların Noel kutlamalarına da bir ölçüde gölge düşürdü.
Kararın feci diplomatik yansımalarını geçen hafta bu sütunda ele almıştık. Buna ilaveten Papa Francis, İngiliz Kilisesi’nin başpiskoposu, Kudüs ve bölge genelindeki kiliseler ve Hristiyan topluluklar Trump’ın Kudüs kararına karşı çıktı. Amr Mustafa’nın Kahire’den aktardığı gibi Mısır’daki Müslüman, Kıpti ve laik gruplar da karara karşı tepkilerinde birleşti. Evanjelik bir Hristiyan olan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Kongre’de ele alınan vergi reformu nedeniyle ertelediği bölge ziyaretini bu ortamda gerçekleştirmiş olsaydı Hristiyan toplulukların temsilcileri tarafından pek sıcak ağırlanmaz, hatta belki de hiç ağırlanmazdı.
Kudüs’teki gelişmelere rağmen Beytüllahim’de kutlama havası vardı. İbrahim Abdelhadi’nin bildirdiği gibi “Daha çok Doğuş Kilisesi olarak bilinen El Mehd Kilisesi, çatısı ve asırlık mozaiklerinin ciddi bir onarımdan geçmesinin ardından Noel’i bu sene yenilenmiş bir çehreyle karşılıyor.”
Kilisenin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığını ve dünyanın hâlâ kullanımda olan en eski kilisesi olarak bilindiğini hatırlatan Abelhadi şöyle devam ediyor: “El Mehd’in orijinal bazilikası, 4. yüzyılda Meryem Ana’nın İsa’yı dünyaya getirdiği söylenen mağaranın üzerine Roma İmparatoru Konstantin tarafından inşa edilmişti. Ortaçağ’ın erken döneminde orijinal mekâna başka dinsel yapılar eklendi. Sonuçta Doğuş Kilisesi bugün Rum Ortodoks Kilisesi, Katoliklerin Kutsal Toprakları Koruma misyonu ve Ermeni Kilisesi’nin üyeleri tarafından idare ediliyor. Doğuş Kilisesi, Kutsal Kabir Kilisesi’nden sonra dünyanın en önemli kiliselerinden biri sayılıyor.”
Öte yandan Türkiye’deki en önemli kiliselerden biri zor günlerden geçiyor. Diyarbakır’dan bildiren Mahmut Bozarslan, uzun yıllar amaç dışı kullanılan ve kaderine terk edilen Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin 2012’deki restorasyonun ardından 2015’te Türk güvenlik güçleri ile PKK arasındaki çatışmalarda zarar gördüğünü, son dönemde de talancıların hedefi olduğunu aktarıyor. Kilise vakfında yönetim kurulu üyesi olan Gaffur Türkay, kendileri bile ancak izinle bölgeye girerken eli balyozlu saldırganların kiliseye nasıl girebildiklerine anlam veremediğini söylüyor.
İslam Devleti’nin (İD) Irak ve Suriye’de mağlubiyete uğraması, savaş nedeniyle yurtlarından kaçan insanlara evlerine dönme, kent ve köylerini onarma imkânı veriyor. Ömer Sattar’ın ekimde bildirdiği gibi Irak’ta farklı siyasi duruşlara sahip 450 bin civarında Hristiyan var. Sattar şöyle yazıyor: “Iraklı Hristiyanların güvenlik içinde yaşama ve haklarını koruma arayışı siyasi ve idari bağımsızlık arayışlarının önüne geçiyor. Bunun nedeni, Hristiyanların silahlı gruplarla milislerin zulmüne uğramış olması, ayrıca azınlık kartını toprak hâkimiyeti sağlamakta, uluslararası destek ve sempati toplamakta önemli gören çeşitli siyasi partiler tarafından kullanılmış olmasıdır.”
Bu yazıyı Halep ile bitirmek herhalde yerinde olur. Farklı inançlara mensup Halepliler Noel bayramını savaşı geride bırakıp normale dönme umutlarını ifade etmek için bir vesile olarak görürken kentte Noel kutlamaları düzenleniyor, Noel ağaçlarında artış gözlemleniyor. Tarihi Halep çarşısının bir bölümü kasımda yeniden açılmıştı. Ancak bu olumlu seyir halen yavaş ve kırılgan. Kent geçtiğimiz hafta silahlı grupların saldırısına sahne oldu. Yine de Halep’teki süreç bize yaklaşık iki yıl önce, savaşın en şiddetli günlerinde yazdığımız şu satırları hatırlatıyor: “Hükümetin Halep’te kazanacağı zafer 2011 öncesi kente yabancı olan mezhepçi zihniyet için de sonun başlangıcı olabilir. Suriye’de yaraları sarmaya başlamak için Halep’ten daha uygun bir kent olamaz. Hükümet Halep’te zafere ulaşırsa ülkenin başka kesimlerinde bu imkânsız savaşı sürdürmek isteyen cihatçı gruplara Batı’dan gelen desteği gerekçelendirmek de zorlaşacak. İD ve El Kaide zaman içinde Libya’ya ya da ABD önderliğindeki koalisyonun darbelerinden, Rus ve İran destekli Suriye ordusundan kaçış sağlayan başka ülkelere kayabilir. Bu süreç hâlihazırda başlamış bile olabilir. Durum gerçekten böyleyse Viyana Bildirisi’nde belirtildiği gibi -- ve de Halep’in geleneğinde olduğu gibi -- birleşik, laik, mezhepçilikten uzak bir Suriye isteyenler sevinç çığlıkları atabilir.”
Papa Francis, bu haftaki Noel mesajıyla Orta Doğu’ya karşılıklı saygı ve merhamet temelinde bir umut ışığı sundu. Papa şöyle konuştu: “Kültürel veya dinen farklı olanlar düşman olarak görülmemeli, bu şekilde muamele edilmemeli, aksine her birimizin iyiliği hepimizin iyiliğine bağlı olduğu anlayışına samimiyetle inanarak yol arkadaşı olarak görülmelidir. İyi niyet (önemlidir) çünkü insanlığımızın hakiki bir ifadesi olan diyalog belli amaçlara ulaşma stratejisi değil, gerçeğe giden yoldur. Rekabeti iş birliğine dönüştürmek için bu yol sabırla yürünmeyi hak etmektedir."