HALEP, Suriye — Ebu Rami (35), geceleri kendisi ve ailesi uykudayken köyünün top ateşinin hedefi olacağı korkusuyla evinde kalamıyor.
Al-Monitor’a konuşurken mahlas kullanan Ebu Rami Halep’in merkezinin 30 kilometre kuzeyinde yer alan ve Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolünde bulunan Kaljibrin köyünde yaşıyor.
Ebu Rami, her gece battaniye ve sünger yataklarla doldurduğu valizini ve beş kişilik ailesini yanına alarak köyün iki kilometre uzağındaki zeytinliklere kurduğu çadırına gidiyor. Yakınlardaki Ayn Dakna köyünü kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Kaljibrin’i her gün top atışlarıyla vuruyor.
Al-Monitor’un 29 Ağustos’ta görüştüğü Ebu Rami köyünü gezdirirken top ateşinin isabet ettiği komşu evi gösteriyor: “Neyse ki komşular evde değillerdi. İlk top atışından sonra hemen yakındaki bostanlara kaçmışlar. (...) Üçüncü atışta da evleri vurulmuş.”
Halep’in kuzey kırsalında, ÖSO ile SDG güçleri arasındaki temas hattında çatışmalar aralıksız yaşanıyor. SDG, Türkiye’ye ait askeri üslerden yapılan atışlara ÖSO arazilerini vurarak karşılık veriyor. Sonuçta iki taraf da ağır sivil kayıplar veriyor.
Türk ordusu 24 Ağustos 2016’da Suriye’ye girdikten sonra Halep’in kuzeyinde, Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde bir dizi üs kurdu. Tam sayısı bilinmeyen üslerde tank ve topların yanı sıra iletişim merkezleri de bulunuyor.
Kaljibrin köyünün yaklaşık bir kilometre uzağında da bir askeri üs var. Üsteki gözlem kulesi uzak mesafelerden bile seçilebiliyor. Bu üsten yakınlardaki SDG kontrolündeki araziler hedef alınıyor. SDG de üsten yapılan her atışı köyü bombalamak için meşru gerekçe addediyor.
Halep’in kuzey kırsalındaki halk çatışmalar yüzünden sürekli korku içinde. Bölge sakinleri Türkiye SDG mevzilerini vurduğu için köylerinin hedef alındığına inanıyor. Ebu Rami şöyle diyor: “Bombardıman başladığında evleri terk edip yakınlardaki bostanlara sığınıyoruz ya da bodrumdaki sığınaklara kaçıyoruz. Türk üslerinden SDG’ye yönelik ateşin başladığını duyar duymaz günün zor geçeceğini anlıyoruz. SDG bu atışlara hep bizi bombalayarak karşılık veriyor.”
SDG yalnızca hedef alındığı bölgeleri vurduğunu söylese de genellikle sivil nüfusun yaşadığı yerler bombalanıyor. 16 Ağustos’ta SDG’nin açtığı ateş sonucu Kaljibrin köyünden iki kişi öldü, beş kişi de yaralandı.
Çatışmalar nedeniyle ÖSO ile SDG arasındaki temas hattında bulunan köylerden binlerce insan kaçıyor. Ebu Rami ise gidecek başka yeri olmadığı için evini terk etmeyi reddediyor. Rami “aşırı kalabalık ve vahim koşullar nedeniyle” kamplarda yaşayamayacağını söylüyor.
Kaljibrin yerel meclisinin verilerine göre son aylarda 5 bin kişi temas hattından kaçarak kamplara veya başka köylere sığınmış ve köyün nüfusu şu an 8 bine düşmüş. Kaljibrin’deki yerel meclis üyesi Vail Şeyko da Al-Monitor’a nüfusun çoğunluğunu başka köylerdeki çatışmalardan kaçarak köye sığınanların oluşturduğunu söylüyor.
Öte yandan köydeki yaşam çatışmalara rağmen devam ediyor. Türkiye sınırındaki Bab El Selam sınır kapısıyla Mare’yi ve çevre köyleri birbirine bağlayan yolun üzerindeki dükkânlar açık durumda.
Al-Monitor, Kaljibrin’in ardından Halep’in merkezinin 27 kilometre kuzeyinde bulunan ve sosyal medyaya SDG tarafından bombalandığı haberleri yansıyan Mare’yi ziyaret ediyor. Türklere ait askeri üsler ile SDG kontrolündeki araziler arasındaki çatışma sesleri henüz yoldayken bile duyuluyor.
29 Ağustos’ta vardığımız Mare kırsalından ilçenin üzerinde yoğun bombardımandan kaynaklanan yoğun bir duman olduğu gözleniyor. Sahra hastanesinde çatışmalarda yaralanan aynı aileden altı kişi tedavi görüyor. İçlerinden ağır yaralı bir kadın yerel hastanede ameliyat imkânı olmadığı için hızla Türkiye’deki bir hastaneye naklediliyor.
Mare’deki sahra hastanesinin başındaki Tatik Naccar Al-Monitor’a şu bilgileri veriyor: “SDG’nin Halep’in kuzeyindeki köylere yönelik saldırıları yüzünden neredeyse her gün yeni yaralılar geliyor. Ağustos ayı içinde hastaneye 61 yaralı geldi ve bunlardan dördü hayatını kaybetti.”
Mare yerel meclisinin verilerine göre ilçede şu an yaklaşık 42 bin kişi yaşıyor. Yerel meclisin basın sorumlusu Abdüllatif Derviş’in Al-Monitor’a verdiği bilgilere göre Türkiye’nin İslam Devleti’ni bölgeden temizlemek için başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı’nın 29 Mart’ta son ermesinin ardından yerel halk güvenliğin sağlandığını düşünerek bölgeye geri dönmeye başlamış. Ancak Derviş şöyle diyor: “Çatışmalar insanlarda kaygı ve istikrarsızlık hissi yaratıyor. Bu yüzden bu insanlar yeniden yurtlarını terk etmeyi düşünüyorlar, bölgeye dönmeyi düşünen akrabalarına da dönmemelerini söylüyorlar.”
Türkiye’nin Afrin’deki SDG güçlerine yönelik yeni bir askeri harekât başlatabileceğine dair haberlerin temmuz ortasında basına yansımasının ardından Halep’in kuzey kırsalında Türk ordusu ile SDG arasında yaşanan çatışmalar da artmış durumda. Türkiye, SDG güçlerinin ana unsuru olan Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) terör örgütü addediyor.