NECEF, Irak — Irak’ın asi Şii din adamı Mukteda El Sadr’ın Suriye Cumhurbaşkanı’nı istifaya çağırması pek çok kişiyi şaşırttı. Zira Suriye’de yaşananlar yaygın bir şekilde Şii-Sünni savaşı olarak görülüyor, Şiilerin tamamının Suriye rejimine arka çıktığına, rejimin iktidarını desteklediğine inanılıyor.
Sadr 8 Nisan’daki açıklamasında Esad’a şöyle seslendi: “Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın istifa etmesi, Suriye’ye olan sevgisi adına, Suriye’yi savaş ve terörün acılarından esirgemek adına görevi bırakması isabetli olur. Böylece yönetim en kısa zamanda teröre karşı durabilecek ve Suriye’nin egemenliğini koruyabilecek, halk desteğine sahip taraflara devredilir. Bu çok geç olmadan yapılırsa tarihi, kahramanca bir karar olur.”
Aslında Sadr’ın Suriye rejimine yönelik tavrı yeni bir şey değil. Başka din adamları da kendi halkına zulmettiği için Suriye rejimini eleştirdi, Esad’ın muhalefetle mücadelesine destek verdikleri için Şii milisleri tenkit etti.
Esad karşıtı halk ayaklanması mart 2011’de patlak verdikten sonra Sadr, kasımda yaptığı açıklamada ayaklanmaya destek beyan etmişti. Iraklı Şiiler arasında son derece etkili olan Sadr Hareketi’nin Suriye’deki çatışmaya katıldığı iddiaları ortaya atılsa da Sadr, hareket mensuplarının dahlini yalanladı. Ayrıca başka Şii milislerin Esad lehine savaşmak için Suriye’ye gitmesini de onaylamadığını dile getirdi.
Sadr kendisine bağlı silahlı gruplardan Suriye’ye savaşmaya giden bazı isimleri attı. Son olarak 2016’da Ceyş El Mehdi liderlerinden Saad Suar örgütten ayrıldığını, Suriye ve Irak’ta savaşmak üzere Ceyş El Mumal’ı kurduğunu duyurdu. İran, Sadr Hareketi’ni zayıflatmak için bu gibi ayrılma kararlarını kullanarak başkalarını da ayrılmaya teşvik etti, özellikle de Sadr’ın İran’ın bölgesel politikalarına karşı çıktığını dile getirmesinin ardından. Asaib Ehl El Hak ve eski Hizbullah El Nüceba gibi birçok grup bugün Sadr Hareketi’nden kopmuş durumda.
Necef’teki tanınmış din adamlarının pek çoğu da Suriye rejimini asla desteklemedi, hatta bazıları takipçilerinin Suriye’de savaşmasını yasakladı. Necef’teki din adamlarından dört önemli isim (Ayetullah Ali El Sistani, Şeyh İshak El Feyyad, Seyid Muhammed Said El Hakim ve Şeyh Beşir El Necefi) 2013’te ortak bir tutum benimsemişti. Aşark Elavsat’ın aktardığı ortak açıklamada “Cihat için Suriye’ye gidenler dini mercilerin emirlerine karşı gelmektedir.” ifadesi yer almıştı. Kum’daki önemli din adamları da Şii savaşçıların Suriye’ye gönderilmesinden yana hiçbir fetva vermedi.
Irak’ın İslam Devleti (İD) ile mücadelesi sona yaklaşırken Halk Seferberlik Birlikleri’nde (HSB) yer alan Şii milislerin rejim saflarında savaşmak için Suriye’ye gideceği kaygısı giderek artıyor. Bu milisler İD’le mücadelede güçlenmekle kalmadı, kasım 2016’da kabul edilen HSB kanunuyla yasal statüye kavuştu. HSB’deki Şii gruplar mücadeleyi vakit kaybetmeden Suriye’ye taşıma niyetlerini epeydir dile getiriyor. Suriye’ye gitme çağrısı, hem Irak hem Suriye’de silahlı varlığı olan Kataib Hizbullah, Asaib Ehl El Hak ve Saraya El Horasani gibi İran’la doğrudan bağlantılı gruplardan geliyor. Bu gruplar, İD sonrası dönemde Suriye’deki varlıklarını artırma niyetlerini tekrar tekrar ifade ediyor. Örneğin El Nüceba Hareketi 8 Mart’ta Suriye için özel bir silahlı güç oluşturacağını duyurdu.
Sistani, meydan okuyan bu grupları dizginlemek için 9 Nisan’da bir fetva yayımladı. Sistani’ye yakın Non Haber Ajansı’nın geçtiği fetvada şu ifadeler yer aldı: “Daha önce yayımladığımız fetvada Irak halkını, bu halkın topraklarını ve kutsal mekânlarını savunmak için askerlik görevini başlıca öncelik telakki etmiştik. Yiğit savaşçılarımız teröristleri temizleme konusunda ilerleme sağlamış olmakla birlikte zaruret devam ettikçe bu fetva bağlayıcılığını koruyacaktır.”
Fetva HSB’yi Irak hükümetinin denetimi ve Irak toprakları dışında faaliyet göstermekten men ediyor. Bu kısıtlamalar, Irak hükümetinden bağımsız olarak Suriye’deki varlıklarını artırma hevesinde olan İran bağlantılı grupları zor duruma düşürüyor. Sistani, HSB’nin kurulduğu koşulları, yani İD’in Musul’u ele geçirmesini hatırlatarak bu grupların bastığı meşruiyet zeminini ortadan kaldırıyor.
Belirtmek gerekir ki HSB’ye bağlı pek çok grup Sistani’nin talimatları doğrultusunda Irak sınırları dışında asla faaliyet göstermedi. Bunların arasında Ensar El Merciye Tugayı, Ali El Ekber Tugayı, İmam Ali Tümeni, El El Kadimayn Gücü, Saraya El Atebe El Abbasiye, Saraya El Atebe El Aleviye ve Saraya El Atebe El Hüseyiniye gibi gruplar sayılabilir.
Öte yandan Sistani eylül 2016’da bir Husi heyetiyle görüştüğünü de yalanlamıştı. Bu onun İran’ın bölgesel hedeflerini desteklemediği anlamına geliyordu. Başbakan Haydar El Ebadi ise Husi yanlısı Şii grupların desteğiyle 2 Nisan’da düzenlenmesi planlanan bir konferansı iptal etti.
Özetle Sistani ve Sadr’ın tutumları, İran bağlantılı grupları dizginleme, İD sonrası Irak’ta istikrarı sağlama, ülkeyi bölgesel gerilimlerden ve ABD-İran çatışmasından uzak tutma konusunda Ebadi’ye arka çıkmayı amaçlıyor.