ABD Rakka planlarını gözden geçirecek mi?
Mayıs 2016’da bu sütunda ABD’nin Kürt Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) verdiği destek nedeniyle Suriye’de anlaşmazlık yaşayan ABD ve Türkiye’nin ittifak ve ortaklık görüntüsünü daha ne kadar kurtarabileceğini sormuştuk. Türkiye’nin 25 Nisan’da kuzey Suriye’de YPG’yi ve Irak’ın Sincar bölgesinde PKK’yi vurmasıyla gerçekler artık görüntünün önüne geçiyor olabilir.
Birleşik Hava Operasyonları Merkezi’ne saldırılara bir saatten az kala bilgi verildiğini belirten Pentagon sözcüsü “Bu, IŞİD’le mücadelede bir ortak ve müttefikten beklenen türden bir koordinasyon değildi.” dedi. Türkiye’nin saldırılarında Suriye’de 20 YPG savaşçısı, Irak Kürdistan Bölgesi’nde de yanlışlıkla beş veya altı Peşmerge mensubu öldürüldü. Iraklı Peşmergeler, Ankara’yla yakın ilişkiler içinde olan Irak Bölgesel Yönetimi’ne bağlı.
Metin Gürcan bu konuda şöyle yazıyor: “Görünen o ki Ankara fiili durumlar yaratarak ABD’nin kuzey Suriye ve Irak’ta PKK bağlantılı Kürt silahlı gruplarla iş birliği konusundaki niyet ve ciddiyetini anlamaya çalışıyor. Kısaca Ankara 16 Mayıs’taki kritik Trump-Erdoğan görüşmesinden önce ABD’yi test ederek nasıl tepki vereceğini anlamak istedi. Ankara’nın bu görüşmede vermek ve almak istedikleri ABD’nin tepkisine göre şekillenecek.”
Amberin Zaman ise Erdoğan’ın Trump’la 17 Nisan’da yaptığı telefon görüşmesinden cesaret almış olabileceğini yazıyor: “Görüşme sırasında Trump’ın yanında bulunan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson dâhil birçok yönetim yetkilisinin referandumda birçok usulsüzlük yaşandığını bildiren uluslararası gözlemcileri dikkate alarak Türk liderine açık çek verilmesine karşı çıktığı söyleniyor. Yönetim yetkililerinin ortak görüşü, Erdoğan’ın bu tartışmalı sonucu meşrulaştırmak için ABD’nin onayını almaya can attığı ve buna karşılık Erdoğan’dan bilhassa Suriye’de iş birliğini artırmaya dönük söz alınabileceği yönündeydi. Ancak bu fırsat heba edildi ve Erdoğan şimdi 16 Mayıs’ta Washington’da Trump’ın konuğu olacak. Bugünkü (25 Nisan) saldırıların ardından hava daha da kasvetliydi. Beyaz Saray Türkiye’nin eylemlerini açıkça kınamak için hem yönetimin hem de Suriyeli Kürt yetkililerin ağır baskısı altında.”
Suriyeli Kürtler uçuşa yasak bölge oluşturulmasını istiyor ki böyle bir adım ABD’nin Suriye’deki operasyonlarını da genel anlamda ABD-Türkiye ilişkilerini de iyice zorlaştırır. Zaman şöyle devam ediyor: “Kuzey Suriye’deki ABD’li askerler bir dayanışma ifadesi olarak Karaçok’taki hasarı incelemeye gitti. Ancak bu, Kürtlerin kaygılarını yatıştırmaya yetmez. (…) ABD epeydir riskli bir denge oyununu sürdürmeye çalışıyor: Bir yandan kritik bir NATO müttefiki olan ve ABD’nin bölgedeki operasyonları için yaşamsal önemdeki İncirlik Hava Üssü’ne ev sahipliği yapan Türkiye’yi hoş tutmak, bir yandan da Suriyeli Kürtlerle askeri ortaklığını korumak istiyor. Washington bu tutumunu savunurken PKK’nin ABD terör listesinde yer aldığını ama YPG’nin almadığını söylüyor. ABD böylece YPG savaşçılarını silahlandırıp eğitmeye devam ederken Türkiye’ye de PKK’ye ilişkin gerçek zamanlı istihbarat sağlıyor. Türkiye ise ikiyüzlülük olarak gördüğü bu tutumdan bıktığını söylüyor ve bu işi artık tek başına çözeceği tehdidinde bulunuyor.”
ABD şimdi oldukça zor bir durumda. Zira İslam Devleti’ni (İD) Rakka’dan temizlemek için uzun zamandır beklenen bir askeri operasyon var ve ABD bu operasyonda omurgasını YPG savaşçılarının oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bel bağlarken NATO müttefiki Türkiye ABD’ye adeta meydan okuyor.
Pentagon’un YPG ile iş birliği yapması, Türkiye’nin PKK’yle sonu gelmeyen mücadelesinde taraf tutması anlamına gelmiyor. Barbara Slavin’in aktardığı gibi İD’e karşı kurulan küresel koalisyonda ABD özel temsilci yardımcısı olarak görev yapan Korgeneral Terry Wolff “Rakka’yı kurtarmak ve bu kentin Avrupa ve ABD’ye yönelik terörist saldırıların planladığı bir merkez olma özelliğini ortadan kaldırmak isteyen ABD’nin bu isteği paralelinde başka herhangi bir gücün ortaya çıkmadığını” ifade ediyor.
Buna karşın Türkiye’nin “vekili” olan güçler, Fehim Taştekin’in hatırda kalan ifadesiyle “belli belirsiz noktalara gelişigüzel ateş açan, disiplinden yoksun, eğitimsiz ve deneyimsiz” gruplardan oluşuyor ve bunların içinde daha önce Nusra Cephesi olarak bilinen El Kaide’nin Suriye kolu Şam Fetih Cephesi’yle de ara ara ittifak eden Ahrar El Şam gibi radikal bir Selefi örgüt öne çıkıyor.
Bu koşullarda ehvenişer bir yol bulmak günün sonunda Moskova’nın Şam nezdindeki aracılığına kalabilir. Amberin Zaman’ın da martta altını çizdiği gibi “ABD asla rejim ile doğrudan iş birliği yapmayı istemez ama Rakka konusunda alabileceği yardımlara da hayır demez. Menbiç’teki son gelişmelerden de görüldüğü gibi ipler Rusya’nın elinde olunca SDG ve rejim gerektiğinde iş birliği yapabiliyor. Bu nihayetinde Türkiye için de olumsuz bir tablo olmayabilir. Zira bunun alternatifi ABD’nin Kürtlerle ittifakını derinleştirmesi ki bu, Ankara tarafından en büyük tehlike olarak görülüyor.”
Rusya’nın yayılan askeri varlığı
Anton Mardasov Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığının ülkenin farklı noktalarına yayılarak arttığını aktarıyor.
Madrasov şöyle yazıyor: “Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı Hmeymim hava üssü ile Tartus deniz üssünün ötesine geçiyor. (…) Suriye ordusu tarafından kasım 2015’te geri alınan ve mart 2017’de tam kullanıma alınan Halep’teki Kuveyris hava üssünde Rusya’nın yürüttüğü faaliyetler gözden kaçıyor. Ocak 2016’da Rusya’nın buradaki askeri varlığını artırdığı ve alana hava savunma gücü konuşlandırdığı söylentisi dolaşmaya başlamıştı. Bu iddialar temmuz 2016’da somutlaştı. Farklı yıllara ait uydu görüntülerini kıyaslayan analistler, havaalanının kuzeybatı kısmında arazinin S-200 fırlatma rampaları için hazırlandığını ve akabinde rampaların yerleştirildiğini tespit ettiler.”
Marsadov devamında şu bilgileri aktarıyor: “Rus topçu birliklerinin, özel harekâtçıların, askeri polislerin ve özel Wagner grubuna mensup savaşçıların başka vilayetlerde bulunması onların buralarda sürekli olarak konuşlu olduğu anlamına gelmiyor. Rus askeri uzmanlar bazen taktiksel amaçlı çatışmalara giriyor ancak çoğunlukla Suriye’nin Beşinci Ordusu’na yeni katılanları eğitiyor veya mevcut askerlere yeni eğitimler veriyorlar. Bunun yanı sıra insani yardım dağıtıyor ve muhaliflerle müzakere ediyorlar. Al-Monitor’un edindiği bilgiye göre hükümet yanlısı güçlerle Kürtler arasında çatışmaların patlak verdiği ağustos 2016’dan bu yana Rus ordusu ‘barış gücü’ olarak da hareket ediyor. O günden beri Kamışlı’da bir keşif birliği bulunduruluyor. Medya Rus Hava ve Uzay Savunma Kuvvetleri’ne fazlasıyla ilgi gösteriyor ama Kuveyris, Şayrat ve Tiyas hava üslerindeki helikopter hareketliliği gözden kaçıyor. Helikopter birlikleri, Hmeymim üssünü koruma, İslam Devleti (İD) ile çatışan Rus askerleriyle hükümet yanlısı Suriyeli güçleri destekleme gibi görevler icra ediyor.”