ANKARA -- 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de darbe teşebbüsü yaşanırken sürekli ayakta ve tetikte olan iki başkent vardı: Moskova ve Tahran. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ilk arayan ve seçilmiş hükümete desteğini bildiren liderler de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani olmuştu.
Nükleer anlaşmayla birlikte İran’a uygulanan ambargonun kalkmasına yönelik adımlar Türkiye-İran ekonomik ilişkilerinde umutları güçlendirmişti. İran’ın bloke edilen petrol paralarının serbest bırakılmasıyla milyarlarca dolarlık yatırım projeleri ve yeni kalkınma hamlesinin gündeme gelmesi Türkiye’de iş dünyasını heyecanlandırdı.
Heyecanlanan bir başka sektör turizmcilerdi. Ambargonun sürdüğü 2010 yılında bile Türkiye’ye gelen İranlı turist 1 milyon 885 bindi. Şimdi İran’ın refah düzeyinin yükselmesi, halkın tüketim ve harcamalarının artmasıyla Türkiye’ye gelecek İranlı turist sayısında artış beklentisi yükseldi.
Suriye’de oluşan Türkiye-İran-Rusya ortaklığı da bu açıdan ilişkilerin geliştirilmesine güzel bir zemin oluşturdu.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz Şubat ayında Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn’i kapsayan Körfez turunda İran’ı Şii eksenli mezhepçi politikalar izlemek, Pers milliyetçiliği yapmakla suçlaması, ilişkilerdeki pozitif ilerleme sürecini olumsuz etkiledi. İran suçlamalara sert tepki gösterdi. Tepkinin ilk yansıması 25 Şubat’taki Tahran Türk-İran İş Forumu’nun iptali oldu.
Toplantıda en az 15 milyar dolarlık yatırım ve ihracat anlaşmaları ele alınacaktı. Yeni dış ticaret stratejisinin omurgasını oluşturan Türk Ticaret Merkezleri’nin ilki Tahran’da açılacaktı.
Bunun öncesinde 6-9 Şubat 2017 tarihlerindeki Tahran Uluslararası Turizm Fuarı’na katılan Türk turizmciler fuardan büyük umutlarla dönmüştü. Rusya ile savaş uçağı krizi ve 15 Temmuz darbe girişimiyle 2016’da ağır darbe alan turizmin 2017’de toparlanmaya başlaması için çabalar yoğunlaştırıldı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) ve Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) hazırladığı İran raporları 2017’de İranlı turist sayısının artırılması hedefini içeriyor. İran’dan en az 2 milyon turistin gelmesi 2016’da 1 milyon 665 bin olan İranlı turist sayısının bu yıl 400 binden fazla artırılması öngörülüyor.
Verilere göre, 2015 yılında 1 milyon 700 bin olan İranlı turist sayısı geçen yıl 15 Temmuz darbe girişiminden sonra geriledi. İran güvenlik gerekçesiyle Türkiye’ye charter seferlerini iptal ederken tur operatörlerinin Türkiye satışlarını durdurdu. 2016’da İranlı turist sayısı 2015’e göre yüzde 2,07 düşüş gösterdi.
İranlı turistler alışveriş için ağırlıkla İstanbul’u, tatil içinse Antalya’yı tercih ediyor. Türk Hava Yolları (THY) İstanbul ve Antalya’nın yanı sıra İranlı turistlerin tatil tercihlerindeki çeşitlilik üzerine Alanya, Bodrum ve Marmaris’e direk seferler başlattı. Tahran dışında Tebriz, Şiraz, Meşhed, Kirmanşah gibi şehirlerden Türkiye’ye direkt uçuş yapılıyor. Yılda 7-8 milyon İranlı yurt dışına seyahat ederken bu sayının hızla artması bekleniyor. İranlı turistlerin ilk üç tercihi ise Dubai, Malezya ve Türkiye olarak sıralanıyor.
Turizmciler İran’ın 15 Temmuz sonrası başlattığı charter yasağının kalkmasını umarken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İran’a yönelik açıklamalarıyla başlayan gerilim, umutlara darbe oldu.
İlk olarak İran’ın İstanbul Başkonsolosu Bahtiyar Esedzade 12 Mart’ta Türkiye’nin güvenli olmadığı, İranlıların Türkiye’ye gitmemesi gerektiği görüşünü dile getirdi. Ardından İran Dışişleri Bakanlığı güvenlik gerekçesiyle İran vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat etmeme uyarısında bulundu.
İranlılara Türkiye’ye gitmemeleri için bir çağrı da 13 Mart’ta İran Meclis Başkanı Ali Laricani’den geldi. Laricani Türkiye’nin İran yurttaşları için güvenli olmadığını, kötü muameleye maruz kaldıklarını dile getirdi. Laricani yarı resmi Anadolu Ajansı’nın yönelttiği “Irak’ta da her gün terör olayları yaşanıyor. İranlı yetkililer hiçbir zaman vatandaşlarını Irak’a gidilmemesi konusunda halkı uyarmadı. Irak Türkiye’den daha mı güvenli?” sorusuna İranlıların gittiği Kerbela ve Necef’in güvenli olduğu, buralarda terör sorunu olmadığı yanıtını verdi. Laricani ayrıca Türkiye’nin bazı konuları ele alışı ve açıklamalarının komşuluk ilişkilerine yakışmadığını öne sürdü.
Bu çağrıların özellikle İran’daki uzun Nevruz tatili öncesi yapılması dikkat çekici. Nevruz tatilinde, özellikle sınır illerinde İranlı turistler için hazırlıklar yapıldı. Sınır şehri Van’a kara yoluyla gelen İranlı turist grupları davul zurna ve çiçeklerle karşılandı. Gümrük işlemleri kolaylaştırıldı, sıcak çorba ikram edildi. Van’daki mağazalar ve alışveriş merkezleri İranlı turistlere yüzde 50’ye varan indirim kampanyası başlattı.
16 Nisan’daki anayasa değişikliği referandumu nedeniyle AKP’li bakanların başta Hollanda ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde yürüttüğü siyasi kampanyalar bu ülkelerle ilişkilerde gerginliğe yol açmıştı.
Türkiye-Avrupa arasında sert polemiklerin ve karşılıklı suçlamaların yükselişe geçtiği bir dönemde, eş zamanlı olarak İran’ın da “Türkiye’ye gitmeyin” çağrısında bulunması turizmde ve ekonomideki kayıpları büyütebilecek bir gelişme.
Almanya ile “Nazi” tartışmalarının rezervasyonlara yansıması Berlin Turizm Fuarı’nda Türk turizmcileri moral bozukluğuna uğrattı. Türkiye’ye ilginin çok azaldığını belirten turizmciler Avrupalı turistlerin tercihinin İspanya ve Yunanistan’a yöneldiğini ifade ediyor.
2016’da milyonlarca Rus turisti kaybeden Türk turizminin kayıpları 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında daha da büyüdü. Geçen yıl turizm gelirleri 10 milyar dolar geriledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’dan özür dilemesi ve ilişkilerde normalleşme Rus turistleri yeniden turizmin umudu yaptı. 2 milyon İranlı turistle de kayıpların telafisi planlanıyordu. Almanya ve Hollanda krizlerinden sonra İranlı turistin önemi daha da arttı. Ancak İran’la yaşanan gerginlikler ve “Türkiye’ye gitmeyin” çağrıları bu hedefin gerçekleşmesinin zor olacağını gösteriyor.
Türkiye’nin ev sahipliği ve desteğiyle 14 Mart’ta Şanlıurfa’da toplanan Suriyeli 50 aşiret liderinin Rusya, İran, Hizbullah, PYD ve IŞİD’e karşı savaşmak üzere “El Cezire ve Fırat Aşiretleri Ordusu” kuracaklarını açıklamaları, Türkiye-İran ilişkilerini iyice zora sokacak. İran, Rusya ve PYD’ye karşı kurulacak aşiret ordusuna Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitip donattığı Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) komuta edeceğinin duyurulması sıkıntıyı daha da büyütecek.
Bir yandan Rusya ve İran ile Suriye’de ortak çözüm ittifakı içinde bulunan Türkiye’nin, diğer yanda Rusya ve İran’la savaşmak üzere kurulacak bir silahlı oluşuma ev sahipliği yapması, Rusya ve İran’la iş birliğini zora sokabilir. Böyle bir durumda yaşanacak gerginlik ve kayıpların sadece turizm, ihracat, ticaretle sınırlı kalmaması, siyasi, askeri ve diplomatik alanlara da yansıması kaçınılmaz olacak.