Ana içeriğe atla

AKP inşaat çukuruna nasıl düştü?

AKP iktidarının büyümede öncelik verdiği inşaat-emlak sektörünün milli gelirdeki payı imalat sanayisini yakalamak üzere. İç pazara dönük, döviz üretmeyen inşaat, AKP’ye siyasi olarak önemli bir kaldıraç olurken ekonomiyi önemli bir döviz darboğazına sokan hesapsız bir tercih oldu.
The sun rises behind the Bosphorus Bridge (L) and the construction site of the new Camlica Mosque in Istanbul, Turkey, February 3, 2016. REUTERS/Murad Sezer - RTX257J9

Tarih: 20 Şubat 2017. Yer: Merkez Bankası. Hummalı bir çalıştay yapılıyor. Konu: Reel sektörün döviz borcu ve kur riski. Toplantı banka içi, özel bir çalışma. O nedenle hazırlanan dokümanlara dışarıdan, örneğin TCMB’nin web sitesinden ulaşmak mümkün değil. Çalıştay için hazırlanan hizmet içi dokümanın ilk sayfasında “Reel sektör firmalarının kur riskinin önemli boyutta olduğu ve bu riske karşı doğal ve finansal korunmanın sınırlı kaldığı görülmektedir” deniliyor. Dokümanın ilk saptaması, reel sektörün borç yükünün 347 milyar doları bulduğu şeklinde. Bu, Türkiye milli gelirinin yüzde 50’si dolayında bir yük.

Türkiye’de firmaların öz kaynaklarının sınırlı olduğu ve işlerini ağırlıkla iç ve dış kredi ile döndürdükleri yapısal bir gerçek. Merkez Bankası, reel sektör firmalarının borç yükünün yüzde 60’ının, yani 208 milyar dolarının döviz kredisi olduğuna parmak basarak hayati bir sorunun altını çizmiş oluyor. Çünkü bu döviz yükü, hızla artan dolar fiyatı karşısında firmalara ağır kur zararları yüklüyor.

Daha da çarpıcı olan, bu 208 milyar dolarlık net döviz borcu yükünün 2009 sonrası ağırlaşması. 2009’da ancak 70 milyar dolar olan döviz açığının yedi-sekiz yılda 208 milyar dolara ulaşarak yüzde 197 artması oldukça çarpıcı. Uyarılar neden firmalar böyle bir risk üstlenirken yapılmamış bilinmez.

Merkez Bankası, döviz kredisi kullanan firmaların sektörel dağılımına da dikkat çekiyor ve borçların ancak yüzde 26’sının ihracat, dolayısıyla döviz kazanma kapasitesi olan imalat sanayisine ait olduğunu belirtiyor. Buna karşılık, imalat sanayisinin hızla yerini almaya başlayan inşaat ve onu tamamlayan emlak alım-satımı sektörü firmalarının döviz borcu yükündeki payları yüzde 20’yi bulmuş durumda. İnşaat-emlak, herkesin bildiği gibi, döviz kazanma kapasiteleri oldukça sınırlı sektörler; artan ölçüde ithal girdi, iş aracı, malzeme kullanarak döviz harcamalarına karşılık, dışarıya gayrimenkul satışları yılda 2-3 milyar dolarda kalan, dolayısıyla cari açığa enerji ile birlikte en çok yük bindiren sektörler.

AKP’nin inşaat odaklı bir büyümeyi özellikle benimsediği sır değil. En sıradan ziyaretçiler bile İstanbul odaklı bir inşaat furyasının ekonomiye lokomotif yapıldığını görür. İstanbul estetiğini, tarihi ve kültürel dokusunu darbeden betonlaşma, her tür yatay-dikey konut inşaatından ofis gökdelenlerine ve yol, tünel, köprü, alt geçit, üst geçit vb. biçimindeki kentsel altyapıya kadar uzadıkça uzadı.

Şantiyeleşen sadece İstanbul değil. Devamında Ankara, İzmir ve öteki büyük kentlerin tümünde inşaat furyası alıp yürüdü. Kısa adı TOKİ olan kamu kuruluşu Toplu Konut İdaresi’nin kamu arsalarını bu furyaya aktif olarak sürmesiyle hız alan inşaat odaklı büyüme, dışarıdan yapılan borçlanmaların ve iç kredilerin önemli bir kısmının müteahhitlere verilmesi ve tüketiciye de “konut kredisi” olarak kullandırılmasıyla hızlandı.

Öyle ki, Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre 2016 sonunda toplam banka kredilerinin yüzde 10’unun konut kredisi için ayrıldığı anlaşılıyor. İnşaat firmaları, banka kredilerinin yüzde 12’sine yakınını kullanmış görünüyor. Böylece tüketici ve üreticinin inşaata dair kullandığı kredinin yüzde 22’ye yaklaştığı ve aynı yıl imalat sanayinin kullandığı yüzde 19’luk krediyi iki puan geçtiği görülebiliyor. Ne var ki sanayi, Türkiye’nin ihracat dövizlerinin tamamına yakınını kazandırırken yükselen inşaat, döviz harcayıcı ve ülkenin zaman zaman milli gelirinin yüzde 5-6’sını bulan döviz açığının, yani cari açığının en önemli nedenlerinden biri haline geldi. Böyle olduğu bilindiği halde inşaat AKP rejiminin lokomotif sektörü olarak korundu ve imalat sanayisini ülke milli gelire katkıda yakaladı.

Yeni seri milli gelir verileri, inşaat-emlak sektörünün, ekonominin omurgası sayılan imalat sanayisini milli gelire katkıda yakalamak üzere olduğunu gösteriyor. 2003’te imalat sanayisinin milli gelirdeki payı yüzde 17,1 iken 2015 sonunda yüzde 16,7 olarak ölçülmüş. Yani imalat sanayisi milli gelirde payını artıramadığı gibi koruyamamış, yarım puan geri düşmüş neredeyse. Buna karşılık, ülke milli gelirinde 2003’te yüzde 12,5 payı olan inşaat-emlak sektörünün 2015 sonunda payının yüzde 15,8’e yaklaştığını ve AKP döneminde payını 3,3 puan artırdığını, imalat sanayisine neredeyse yetiştiğini görüyoruz.

Milli gelirdeki payını artırmasına karşın iç pazara dönük bir sektör olan inşaat, döviz kazandırma ölçütünden bakıldığında, bugün Türkiye ekonomisini darboğaza sokan bir sektör kimliğinde. Özellikle İstanbul rantının parlatılmasıyla kaynakları sanayiden kendisine çeken, hem de İstanbul odaklı olarak bölgesel eşitsizlikleri büyüten inşaat, yeni yönelimleri ile daha büyük döviz sorunları yaratmış ve AKP rejimini de çukura çekmiş görünüyor.

Konut üretiminin yanında, adına “mega projeler” denilen ve yerli-yabancı firma konsorsiyumlarıyla “yap-işlet-devlet” modeliyle Kamu-Özel iş birliği projeleri şeklinde dizayn edilen yatırımlar da inşaat faaliyetlerini hızlandırdı. Hazine’den belli ciro garantileri, dış finansman güvenceleri alarak inşa edilen havaalanı, köprü, otoyol, alt geçit, şehir hastane kampüslerinin hepsi, AKP’nin inşaat odaklı büyüme hevesine ivme kazandırırken döviz üreten değil, harcayan yapılarıyla ekonomiyi çukura çeken ihtiraslı yatırımlar olarak görülüyorlar. Merkez Bankası, en büyük döviz açığı olanların özellikle bu projelerin tarafı olan firmalar olduğuna sık sık parmak basıyor.

AKP’nin inşaat tercihinde, dış ve iç ekonomik iklimin yıllarca olumlu gidişi, dış sermaye girişi ve doların düşük seyri etkili oldu elbette. AKP bu seçimle, etkili şantiyeler ve vasıflı-vasıfsız iş gücüne iş yaratmakla ve tüketicinin konut kredisine erişimini kolaylaştırmakla seçmenden puan topladı; partinin oylarını katlamasında bu tercih etkili oldu. Dahası, kendi burjuvazisini yaratma derdi olan AKP bu seçimle, inşaat kökenli bir organik burjuvaziyi de bir ölçüde yaratmayı başardı. İnşaat sektörünün tercihinin bir nedeni de hem yerel hem merkezi kararların üretim sürecinde belirleyici olması. AKP’nin imar izinleri, yapı ruhsatları, arsa tahsisleri, ihalede firma seçimi gibi kararlar üzerindeki kontrolüyle, hedeflerine ulaşmada inşaatı bilinçli bir kaldıraç olarak kullandığı söyleyebilir.

2000’li yılların Türkiye’sinde Batı kapitalizmiyle hızlı bütünleşme ile artan kentleşme, beraberinde göç ve büyük bir konut açığı, kent altyapı açığı yaratmış, inşaat sektörüne önemli bir alan açmıştı. Kentlerdeki yapı stokunun eski, çürük ve yenilenme ihtiyacı içinde olduğu bir gerçekti. Ancak döviz bağımlılığı olan bir ülkede, döviz kazandırmayan inşaat sektörüne eldeki sınırlı kaynakları hızla odaklarken döviz kazandırabilecek ihracat yetenekli sanayiyi ihmal etmek, AKP’nin en büyük yanlışı oldu. Bu adım, politik hedefleri ön planda tutarak, bilerek atıldı. Bu seçim, bir süre için hedeflerine ulaştı da. Ama sonunda Türkiye’yi önemli bir döviz darboğazına, borç yükü altına sokan bir bedel de ortaya çıktı. AKP, şimdi bu tercihin düşürdüğü çukurda patinaj yapar halde. Ortaya çıkan faturalar, çıkacakların sadece bir kısmı.

Join hundreds of Middle East professionals with Al-Monitor PRO.

Business and policy professionals use PRO to monitor the regional economy and improve their reports, memos and presentations. Try it for free and cancel anytime.

Already a Member? Sign in

Free

The Middle East's Best Newsletters

Join over 50,000 readers who access our journalists dedicated newsletters, covering the top political, security, business and tech issues across the region each week.
Delivered straight to your inbox.

Free

What's included:
Our Expertise

Free newsletters available:

  • The Takeaway & Week in Review
  • Middle East Minute (AM)
  • Daily Briefing (PM)
  • Business & Tech Briefing
  • Security Briefing
  • Gulf Briefing
  • Israel Briefing
  • Palestine Briefing
  • Turkey Briefing
  • Iraq Briefing
Expert

Premium Membership

Join the Middle East's most notable experts for premium memos, trend reports, live video Q&A, and intimate in-person events, each detailing exclusive insights on business and geopolitical trends shaping the region.

$25.00 / month
billed annually

Become Member Start with 1-week free trial
What's included:
Our Expertise AI-driven

Memos - premium analytical writing: actionable insights on markets and geopolitics.

Live Video Q&A - Hear from our top journalists and regional experts.

Special Events - Intimate in-person events with business & political VIPs.

Trend Reports - Deep dive analysis on market updates.

All premium Industry Newsletters - Monitor the Middle East's most important industries. Prioritize your target industries for weekly review:

  • Capital Markets & Private Equity
  • Venture Capital & Startups
  • Green Energy
  • Supply Chain
  • Sustainable Development
  • Leading Edge Technology
  • Oil & Gas
  • Real Estate & Construction
  • Banking

We also offer team plans. Please send an email to pro.support@al-monitor.com and we'll onboard your team.

Already a Member? Sign in

Start your PRO membership today.

Join the Middle East's top business and policy professionals to access exclusive PRO insights today.

Join Al-Monitor PRO Start with 1-week free trial