Türkiye’de Arap sermayesi efsanesi
Türkiye için petrol üreticisi Körfez ülkelerinin fiili ve potansiyel dış yatırımcı ülke grubu olma imkânı ise abartılarak bir efsaneye malzeme yapılıyor. Gerçekte ise bu grubun kaynak tedarikinde payı yüzde 5’leri pek geçmiyor.
![SAUDI-TURKEY/ Saudi King Salman (R) meets Turkish Foreign Minister Mevlut Cavusoglu and Turkish Economy Minister Nihat Zeybekci (L) in Riyadh, Saudi Arabia October 13, 2016. Saudi Press Agency/Handout via REUTERS ATTENTION EDITORS - THIS PICTURE WAS PROVIDED BY A THIRD PARTY. FOR EDITORIAL USE ONLY. NO RESALES. NO ARCHIVE. - RTSS3FP](/sites/default/files/styles/article_hero_medium/public/almpics/2017/01/RTSS3FP.jpg/RTSS3FP.jpg?h=f7822858&itok=6y7g3Qnu)
Türkiye’de 1980’lerden, eski başbakan ve cumhurbaşkanlarından Turgut Özal döneminde başlayan ve bugünlere kadar süren bir “Arap sermayesi efsanesi” hiç gündemden düşmedi, düşmüyor. Yine Özal ile başlayan ve Recep Tayyip Erdoğan ile devam eden muhafazakârlaşma-İslamlaşma gayretlerinin adeta tamamlayıcısıdır Arap sermayesi.
Arap sermayesi derken kastedilen Körfez ülkeleri, özellikle de Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Bu ülke grubu kaynaklı yatırımlar, bu ülke yurttaşlarının gayrimenkul alımları vb. bire bin katılarak aktarıldığı gibi bu ülke grubu, Batı kapitalizmine alternatif bir tür “koz yatırımcı” gibi gösterilir.