2013’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşen dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİT) ile ilgili birçok kişiyi şaşırtan bir açıklama yapmıştı. Erdoğan Putin’e hitaben şöyle demişti: “Şangay İşbirliği Teşkilatı'na gelin Türkiye'yi alın. Bizi de bu sıkıntıdan (Avrupa Birliği üyelik müzakereleri) kurtarın. Biz bunun yanında Avrasya'daki ülkelerle ilgili de serbest ticaret anlaşmasına varız. Dediğim gibi Şangay İşbirliği Teşkilatı olayını daha öncede Sayın Başkan’a izah etmiştim. Bunu önemsiyoruz.”
O günlerde bu sözler Erdoğan’ın kendisinin de dediği gibi şaka olarak algılandı ya da Brüksel’e yönelik “Size ihtiyacımız yok, başka seçeneklerimiz var.” anlamında bir mesaj şeklinde yorumlandı. Türkiye ve Rusya’da pek az kişi bu sözleri ciddiye aldı.
Kasım 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği konusunu yine gündeme taşıdı. Erdoğan, ŞİÖ üyesi Özbekistan’dan dönerken uçaktaki gazetecilere şöyle konuştu: “Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli, ‘Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği.’ dememeli. (…) Mesela ‘Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum.”
Erdoğan’ın sözleri bu kez pek de şaka gibi algılanmadı. Zira arada geçen zamanda birçok şey değişmişti. İlk olarak temmuzdaki başarısız darbe girişimi ve akabindeki toplu tutuklamaların ardından Türkiye’nin Batı’yla ilişkileri ciddi şekilde zedelendi. İkincisi İngiltere’nin AB’den çıkma kararı, mülteci krizi, İslam ve göç karşıtlığının yükselişi, aşırı sağ hareketlerin güçlenmesi gibi biz dizi sorunla uğraşan AB Türkiye için artık eskisi kadar cazip değildi. Üçüncüsü Ukrayna krizi ve akabindeki ekonomik yaptırımlar nedeniyle Rusya’nın da Batı’yla ilişkileri bozulmuş ve birçok gözlemci yeni bir Soğuk Savaş’tan bahsetmeye başlamıştı.
Doğal olarak tüm bunlar Moskova ve Ankara’yı Batılı olmayan ortaklarla ve kendi aralarındaki ilişkileri güçlendirmeye itti, Türkiye’nin olası ŞİÖ üyeliğinin tartışılmasına yol açtı. Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın 1996’da kurduğu “Şangay Beşlisi” 2001’de Özbekistan’ın katılımıyla Şangay İşbirliği Örgütü adını aldı. Daha sonra Moğolistan, İran, Belarus ve Afganistan’a gözlemci statüsü verildi. Haziran 2016’da katılım anlaşmaları imzalayan Hindistan ve Pakistan bu yıl üye olacak. Türkiye ise 2012’de örgüte “diyalog ortağı” olarak katıldı.
“Russia in Global Affairs” dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Fyodor Lukyanov, ŞİÖ’nün dünyadaki öneminin hızla arttığını, örgütün ana birleştirici özelliğinin üyelerin birbirilerinin iç siyasetlerine karışmaması olduğunu düşünüyor. Türkiye’deki birçok gözlemciye göre örgütü Türk yönetimi için en çok cazip kılan da işte bu özellik, yani eleştirinin olmayışı. Öte yandan Türkiye açısından ekonomik faydaları vurgulayanlar da var.
Rusya Türkiye’nin örgüte tam üye olmasına olumlu bakıyor. Bunun birkaç nedeni var. İlk olarak Moskova Ankara’yla ilişkileri derinleştirmek istiyor, bunun da ötesinde Türkiye’nin örgüte girmesiyle onun politikaları üzerinde etki gücünü artıracağını düşünüyor. Temmuzdaki darbe girişiminden sonra Ankara’nın dış politikada Batı’dan Doğu’ya kayması Rus uzmanlar arasında daha sık konuşulur oldu. Türk dış politikası Rus devlet televizyonlarında en çok tartışılan konular arasına girdi. Gördüğü eğitim itibarıyla Türkolog olan ve şu an Duma’daki ikinci büyük grup konumundaki Liberal Demokratlar’ın liderliğini yapan meşhur Rus siyasetçi Vladimir Zhirinovsky, Türkiye’nin kaçınılmaz olarak Avrasya ve Orta Doğu’ya doğru kaymaya devam edeceğini, hatta sonunda NATO’dan çıkabileceğini öngörüyor.
İkinci neden ise ekonomik. Türkiye, Avrasya’yla Avrupa’yı bağlayan önemli bir enerji kavşağı. ŞİÖ ülkeleri Türkiye’yle ekonomik ilişkileri derinleştirebilir ve enerjideki iş birliğinin aratmasına katkıda bulunabilir. Türkiye’nin ŞİÖ nezdindeki temsilci yardımcısı Eşref Soysal Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Türkiye bu sene Şangay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü’nün başkanlığına seçildi, başkanlık ilk kez ŞİÖ üyesi olmayan bir ülkeye verildi. Bu, Moskova’nın bize verdiği en önemli mesaj. Ruslar Ankara’nın ŞİÖ üyeliğine böyle bakıyor.”
Üçüncüsü Türkiye’yle güvenlik alanında iş birliğini artırmak Rusya’nın menfaatine. Moskova ve Ankara için bölgede terör, radikal İslamcılık gibi benzer tehditler söz konusu.
Ancak Rus askeri uzmanlar Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğine tereddütle bakıyor. Emekli bir albay ve askeri konularda gazeteci olan bir uzman Türkiye’nin NATO’dan çıkmadan ŞİÖ’ye katılamayacağını düşünüyor. Uzman, kimliğinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: “ŞİÖ her şeyden önce aşırıcılık ve terör gibi tehditlere, güvenliğe ve yakın askeri iş birliğine odaklanan bölgesel bir örgüt olarak kuruldu. Bir NATO üyesinin ŞİÖ üyesi olması mümkün değil.”
Türkiye’de ise ŞİÖ üyeliğine NATO veya AB’nin alternatifi olarak bakıldığı pek söylenemez.
Başbakan Binali Yıldırım aralıktaki Rusya ziyareti sırasında basına şu açıklamayı yaptı: “Türkiye coğrafi olarak da kültürel olarak da hem Asya’da hem Avrupa’da, bu Rusya için de öyledir. Onun için Şanghay Beşlisi AB’nin bir alternatifi değil. Biz onu AB’yi korkutmak için kullanıyor değiliz. (Ancak) Türkiye bölgede karşı karşıya bulunduğu tehditleri, fırsatları ıskalayamaz. Bizim ‘Tek seçenek AB’dir, AB’nin ne zaman gönlü olursa’ diyecek hâlimiz yok.”
Soysal da Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede “Türkiye niçin NATO’dan çıksın anlamıyorum. ŞİÖ NATO’nun alternatifi olarak kurulmamıştır.” dedi.
Rusya’nın gözünde ŞİÖ her zaman ekonomik bir örgütten ziyade siyasi bir güvenlik örgütü oldu. Hâl böyle olunca Ankara’nın katılım çabası Moskova’da olumlu karşılansa da NATO’da yer alan bir devletin ŞİÖ üyesi olma şansı ciddi biçimde azalıyor.
Öte yandan kasımda Türkiye’ye giden Zhirinovsky, Türkiye’nin ŞİÖ üyelik çabalarına destek olması için Erdoğan’ın bizzat ricada bulunduğunu ve Türkiye’nin NATO’dan çıkma ihtimalinden bahsettiğini söylüyor. Erdoğan’ın bu defa şaka yapıp yapmadığını görmek ilginç olacak.