Gazze Şeridi’ndeki elektrik krizi artık sadece bölgede yaşayan 1,8 milyon Filistinlinin veya Hamas rejiminin sorunu değil. Kronik elektrik açığının yarattığı çevresel sorunlar İsrail’in de su kaynaklarını, kanalizasyon sistemini ve çevre sağlığını tehdit ediyor.
Gazze’deki kanalizasyon sistemi mayısta çökmüş ve kanalizasyon suyu Hof Aşkelon Bölge Belediyesi’nin su rezervuarına ulaşmıştı. Gazze’nin arıtma tesisleri elektriksizlik yüzünden çalışmıyor ve atık sular arıtılmadan İsrail tarafına akıyor.
Ben-Gurion Üniversitesi Zuckerberg Su Araştırma Enstitüsü Çevresel Hidroloji ve Mikrobiyoloji Bölümü’nün eski müdürü su bilimci Elion Adar konu hakkına şöyle diyor: “Elektrik yoksa su üretilemez ve atık sular arıtılamaz. Yer altı su yatakları sınır tanımaz, sular sınıra gelince durmaz. Mevcut hasar göz ardı edilebilir seviyede ancak Gazze şu an arıtılmamış sularını Beyt Lahya’daki arıtma tesisinin yakınlarına bırakıyor. Yıllar önce İsrail’in mutabakatıyla kurulan bu tesis İsrail sınırına sadece 200 metre mesafede ve oradaki ‘göl’ kıyıdaki su yatağına sızıyor.”
Adar’a göre Gazze’deki atık su tesisi devre dışı kaldıkça İsrail de zarar görecek. Bunun sonuçları şimdiden görülüyor.
Adar şöyle devam ediyor: “Gazze, çalışmayan arıtma tesisinin oraya atık su göndererek su seviyesinin yükselmesine neden oluyor. Yer altında adeta bir su dağı oluşmuş durumda ve bu su Gazze’de içilebilir suyun kaldığı tek noktaya akacak. Bu su kirlenecek ve işte o zaman facia olacak. Kirli su içme suyuna bir kere karışınca durumu düzeltmek neredeyse imkânsız olur.”
Tel Aviv Üniversitesi Porter Çevre Çalışmaları Okulu yıllardır Gazze’deki elektrik, su ve kanalizasyon krizlerini izliyor ve periyodik olarak yaklaşan tehlike ve riskler hakkında uyarıyor. Okul, atık suların arıtılması ve Gazze halkına içme suyu tedarik edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Adar’ın verdiği bilgiye göre İsrail şu an Aşkelon’daki tuz arındırma tesisinden Han Yunus bölgesindeki borulara önemli miktarda içme suyu veriyor ancak bu yeterli değil. Bu uygulama dahi oluşmakta olan faciayı durduramaz. Soruna derhal ve kapsamlı bir çözüm bulunmadığı takdirde facia kaçınılmaz.
Gazze’deki elektik krizi, asker Gilad Şalit’in haziran 2006’da kaçırılması üzerine İsrail ordusunun dönemin Başbakanı Ehud Olmert’in emriyle Gazze’deki elektrik santralinin trafolarını imha etmesiyle başladı. Tesis daha sonra kısmen onarılmış olsa da hiçbir zaman eski performans seviyesine dönemedi.
Kimliğinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Gazze’nin büyük yakıt tüccarlarından biri “Bugün tek bir türbin çalışıyor ve Gazze halkına bir miktar elektrik veriyor.” şeklinde konuşurken onarılan dört küçük türbinden sadece birini kısmen çalıştıracak yakıt bulunduğunu belirtti.
Trafolar vurulmadan önce tesis 125 megavat civarında elektrik üretiyordu. Buna İsrail ve Mısır’ın direkt hatlar üzerinden verdiği elektrik eklenince az çok makul bir miktara ulaşılıyordu. Bugün ise santralin ürettiği miktar 50 megavatı geçmiyor, İsrail ve Mısır’dan gelen direkt hatlarda ise sıklıkla kesintiler yaşanıyor.
Gazzeli iş adamı, geçtiğimiz aylarda tesisin düzenli çalışmasını sağlayacak sanayi yakıtını tedarik etmek üzere Hamas yönetimi tarafından Mısır’a gönderilmiş ama eli boş dönmüş. Mısır’ın ödemeyi nakit istediğini belirten iş adamı “Elimizde ödemeyi yapacak nakit para yok. İsrail şirketlerinden mazot alabilmek için de ödeme teminatı veremiyoruz.” diyor.
İş adamının verdiği bilgiye göre Avrupa Birliği, Ramallah’taki Filistin Yönetimi üzerinden para aktararak trafo istasyonunun çalışmasına yıllarca katkı yapmış ama bu yardımlar da beş sene önce kesilmiş. O günden beri tesis ancak dörtte bir kapasiteyle çalışıyor. AB, mazot alımı için sağladığı desteği Filistin Yönetimi’ne verdiği paranın bir kısmının yok oluğunu tespit edince kesmiş. Ramallah İsrail’den sanayi yakıt alımını son yıllarda da karşılamaya devam etti ancak ekonomik durumu kötüleştikçe ödenekler de Gazze’deki tesise tanınan yakıt kotası da azaldı.
Gazze halkı bugün ağır bir elektrik sıkıntısıyla karşı karşıya. Evlere aralıklı verilen elektrik sön dönemde günde ancak 6-7 saati buluyor.
Gazzeli iş adamı şöyle diyor: “Gazze’ye trafo istasyonu kuruldu diye her gün hayıflanıyoruz. İsrail tarafından bombalanan ve ancak kısmen onarılan bu istasyon olmasaydı İsrail ve uluslararası toplum bize elektrik vermek zorunda olacaktı. Oysa şimdi Orta Çağ’daki gibi yaşıyoruz. Üstelik de ‘Sorun sizin sorununuz.’ gibi bir hava estiriliyor.”
Ancak yukarıda da vurgulandığı gibi sorun sadece Gazze halkıyla Hamas’ın sorunu değil. Adar şöyle diyor: “Orta Doğu’da en önemli su kaynağı olan yer altı su yataklarını komşunuzla iş birliği yapmadan kullanamazsınız. Kendimizi artık şu düşünceye alıştırmalıyız: Gazze’den atık su alıp arıtalım ve Negev’in kuzeyinde sulama için kullanalım, karşılığında da içme suyu verelim. Dağ yatağındaki suyun içilebilir kalması bizim menfaatimize.”
Adar, Avrupa ülkelerinin bölgede su kalitesinin korunmasına önem verdiğini, ortak su işletmelerini desteklediğini ve suyun kirlenmesinden endişe duyduğunu belirtti. Temmuzda ise ABD Kongre temsilcileri İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman ve Enerji Bakanı Yuval Steinitz’e yazdıkları mektupta Gazze’deki su durumu ve atık suyun arıtılmaması konusunda derin kaygılarını dile getirdiler. Ayrıca atık suyun arıtılması için derhal adım atılmadığı takdirde hem Filistin hem İsrail halkını etkileyecek ciddi çevre ve sağlık risklerinin doğacağını vurguladılar.
Mektuba imza atanlar da AB temsilcileri de İsrail ve Gazze halkı da şunun farkında: Feci sonuçları önlemenin tek yolu iş işten geçmeden Gazze’deki elektrik krizini çözmek.