Nusra Cephesi 2014’ün başında genel olarak kuzey Suriye’de, özel olarak da İdlib kentinde etkinliğini artırınca örgütün gazeteciler ile aktivistlere yönelik saldırılarını belgelemek üzere gizli gruplar faaliyete geçti. Ocak 2015’te ise Nusra kontrolündeki bölgelerde tutuklanmış olan veya buralardan kaçan İdlibli gençlerin öncülüğünde “Nusra Cephesi’nin İhlalleri” isimli girişim doğdu. Al-Monitor, girişimin kurucularından Asım Zeydan’la Türkiye’nin Gaziantep kentinde buluştu.
Zeydan, girişimin çabalarını Nusra Cephesi’ne karşı sivil ve meşru yöntemlerle yürütülen entelektüel, insani bir direniş olarak tanımlıyor. Nasıl yola çıktıklarını ise şöyle anlatıyor: “Nusra Cephesi sivillere, gazetecilere ve Özgür Suriye Ordusu’nda (ÖSO) yer alan gruplara saldırılarını artırınca bu eylemleri mümkün olan tüm meşru yollarla belgeleme, ilgili isimleri ve tarihleri kayda geçirme ihtiyacı doğdu. Bu amaçla Suriye dışında yaşayan, kolay hareket edebilen veya Nusra kontrolündeki bölgelerde bulunmayan genç insanlardan bir grup kuruldu.”
Grup şu an Suriye’de ve Suriye dışında bulunan yaklaşık 25 kişiden oluşuyor. Gizli faaliyetler kapsamında İdlib’in şehir merkezi ve kırsalında posterler dağıtılıyor, duvarlara yazılar yazılıyor. Ayrıca Nusra Cephesi’nin halka yönelik günlük faaliyetleri izleniyor. Örneğin gizli kameralar kullanılarak bir kadının infazı veya bir gazetecinin tutuklanması kayda alınıyor. Bu tür görüntüleri kimse açıkça kaydetmeye cesaret edemez. Zira işin ucunda Nusra karşıtlığıyla suçlanmak var ki bunun cezası genelde ölüm oluyor.
Zeydan anlatmaya devam ediyor: “Bu girişimin amacı insanları El Kaide ideolojisinin tehlikeleri konusunda aydınlatmak ve onları bu ideolojiden mümkün olduğunca uzak tutmak. Bilindiği gibi Nusra Cephesi 10 Nisan 2013’te El Kaide’ye biat ettiğini açıklamıştı. (…) Yürüttüğümüz faaliyetlerin risklerini biliyoruz. Tutuklanan aktivistlere genelde hiçbir suçlama isnat edilmiyor, bu insanlar sırf Nusra’nın faaliyetlerini benimsemedikleri için öç almak amacıyla tutuklanıyor. Birçok insan Facebook’taki eleştirel paylaşımları veya Nusra Cephesi’nin anlayışına uymayan basın açıklamaları nedeniyle tutuklanıyor. Biz de bu nedenle grubumuzun esas çekirdeğinin Suriye dışında olmasını kararlaştırdık. İçeriden katkı verenlere ise güvenlik sebebiyle takma isimler verdik. Onlarla kriptolu iletişim yöntemleriyle haberleşiyoruz.”
Alınan güvenlik önlemlerine rağmen grup üyeleri hâlâ tutuklanabiliyor. İdlib’te alıkonan bazı kişiler nüfuzlu insanların arabulucu olmasıyla veya fidye ödenerek serbest bırakıldı. Bazıları ise hâlen tutuklu. Adil yargılama gibi bir şey söz konusu olmadığına göre başlarına ne geleceği belirsiz.
Özellikle Facebook ve Twitter gibi sosyal medya sitelerinde faal olan grup üyeleri, buralarda Nusra Cephesi mensuplarının ağır saldırılarıyla muhatap oluyorlar. Bu saldırılar neticesinde radikal örgütün bu sitelerdeki bazı sayfaları kapatıldı, örgüt bilgi akışı ve takipçi sayısı açısından kayba uğradı.
“Nusra Cephesi’nin İhlalleri” girişimi 2015’in başında, koordineli çalışan üç kişinin Nusra kontrolündeki bölgelerde yaşanan günlük olayları sosyal medyadan aktarmasıyla başladı. Bu bölgelerde medyaya yasak getirilmişti. Faaliyetini sürdürebilen Orient TV gibi medya kuruluşları ise Nusra Cephesi’nin kontrolündeydi ve sadece örgütün rejime karşı sağladığı kazanımları yansıtabiliyordu. Örgütün hak ihlallerine değinmeyen, örgütü olumsuz ışıkta göstermeyen günlük haberlere de izin veriliyordu.
Bir ay içinde girişimin internet sitesine Nusra Cephesi’nin tutuklamalarını ve halka karşı ihlallerini anlatan, gizli hesaplardan atılmış mesajlar gelmeye başladı. Zeydan o günleri şöyle anlatıyor: “İlk başlarda ihtiyatlı davrandık çünkü bu hesapları ve hesapları yöneten kişileri tanımıyorduk. Ancak haberlerin doğruluğunu içerideki bazı dostlarımızın aracılığıyla kontrol etmeye başladık. Fotoğraflar olay yerlerinde gizli kamerayla çekiliyordu. Böylece güven oluştu ve tek bir grup hâlinde örgütlendik. Bugün neredeyse gerçek bir medya kuruluşu ve belgeleme örgütü konumuna geldik.”
Zeydan aldıkları güvenlik tedbirlerini de şöyle anlatıyor: “Yeni üyeler, mevcut üyelerin referansıyla kurucular tarafından seçiliyor. Böylece onların güvenilir kişiler olduklarını, Nusra Cephesi’nin casusları değil gerçekten örgütün karşıtları olduklarını teyit etmeye çalışıyoruz. Ayrıca üyelerin kimlikleri ifşa olmasın diye medyayla ve insanlarla dış irtibatımızı sağlayan üyelerin sayısını asgaride tutmaya çalışıyoruz.”
Suriye’deki çeşitli gruplar çalışmalarına kaynak bulmak için ya doğrudan destekleyici taraflara ya da sivil toplum örgütlerine yardım eden Suriye İrtibat Ofisi gibi aracılara başvuruyor. Sağlanan destekler genelde çalışanların maaşlarını ve faaliyet giderlerini karşılıyor. “Nusra Cephesi’nin İhlalleri” girişimi henüz kimseden maddi destek alabilmiş değil.
Zeydan bu konuda şöyle diyor: “Destekleyici örgütlerden ne zaman kaynak istesek talebimiz çeşitli nedenlerle reddediliyor. Bazen bu tip projelere destek sağlanmadığı söyleniyor, bazen daha muğlak sebepler gösteriliyor. Ancak biz gerçek sebebi biliyoruz: Nusra Cephesi’ni kızdıracak ve Suriye’de başka örgütleri tehlikeye atabilecek faaliyetleri desteklemekten çekiniyorlar.”
“Nusra Cephesi’nin İhlalleri” girişimi, Suriye halkına karşı ihlallerde bulunan Nusra mensuplarından hesap sorulmasını amaçlıyor. Grup üyeleri bu konuda ellerindeki yasal imkânları kullanıyor. Örneğin bir Nusra mensubu savaşı bırakıp Avrupa’ya sığınmak isterse ve bu kişi hakkında bilgi mevcutsa bu bilgiler söz konusu devlete iletiliyor. Ayrıca hâlen Suriye’de savaşan örgüt mensuplarının bir gün bağımsız mahkemelerde yargılanacağı umuduyla bu kişiler hakkında dosyalar tutuluyor.
Al-Monitor, girişimin liderlerinden dış medya sorumlusu Cevdet Malas’la da Gaziantep’te Skype aracılığıyla görüştü. Malas şu bilgileri verdi: “Birçok kez Nusra Cephesi emirlerinin, bu kişilerin akrabalarının yaptıklarını ifşa ettik. Örgüt de güya onlara ceza verdi. Ancak bunlar tiyatrodan ibaretti. Failler ne hapse atıldı ne kovuldu. Genelde sadece konumları değiştirildi.”
Grup üyeleri kaynak sıkıntısı ve hayati risklere rağmen Nusra Cephesi’ne yönelik faaliyetlerini sürdürmeye kararlı. Bir yandan bu çalışmaları yürütüyorlar, bir yandan da ÖSO’daki ılımlı güçlere ve Suriye’yi tüm Suriyeliler için demokratik bir ülke yapma hedefini paylaşan sivil toplum örgütlerine medya ve hukuk desteği sağlıyorlar.