Halid Meşal, Hamas Siyasi Bürosu’nun başında son günlerini yaşıyor. Şam’ı terk ederek Katar’a geçen ancak umduğunu bulamayan Meşal, yanlış ata oynadığından beri Hamas içinde nüfuz kaybediyor. Görünen o ki bu süreç resmi bir çöküşle nihayete erecek. Hamas hareketinin Meşal dönemi de hayal kırıklığıyla sona eriyor.
Londra merkezli El Vatan gazetesinin 13 Haziran tarihli haberine göre Suriye’den ayrılıp İran’la arası açıldığından beri Katar’da yaşayan Meşal, buradaki çevresine Siyasi Büro ile Hamas’ın karar verici kurulu olan Şura Konseyi için yıl sonunda yapılacak seçimlere girmeyeceğini söyledi.
Hamas’taki örgüt içi son seçimler nisan 2013’te yapılmıştı. Meşal bu seçimlere yaklaşık bir yıl kala görevi bırakmayı düşünmüş, hatta seçimlere girmeyeceğini açıklamıştı. Çünkü Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları’nın seçim kampanyasını baltalayacağından korkuyordu. Ancak İsrail kasım 2012’de El Kassam lideri Ahmed Cabari’ye suikast düzenledi, ardından da Savunma Sütunu Harekatı’na girişti. Tüm bunların ardından Meşal Gazze’ye geldi ve konumunu yeniden güçlendirmeye başladı. Gazze Şehri’ndeki Meçhul Asker Meydanı’nda “zafer konuşması” yapan Meşal, örgütün çağrısına uyarak Siyasi Büro’nun başında kalacağını açıkladı.
Ancak bu defa Katar’daki durumu ve Hamas’taki olumsuz iklim nedeniyle Meşal sona geldiğini görüyor. Bir mucize olur da derin ayrılıkların yaşandığı Hamas’ta karşıt odakları ve aleyhindeki havayı aşmayı başarsa bile Meşal’in örgütü içine saplandığı bataklıktan çıkarması imkânsız.
Hamas Siyasi Bürosu 1990’ların başında o dönem ABD’de yaşayan Musa Ebu Marzuk tarafından meşakkatli bir sürecin sonunda kuruldu. FBI 1995’te Ebu Marzuk’u tutuklayıp İsrail’e iade işlemleri başlatınca Siyasi Büro’nun yönetimi o günlerde Amman’da yaşayan Meşal’e emanet edildi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu daha sonra Ebu Marzuk’un iadesini istemekten vazgeçti ancak Meşal, genellikle Hamas’a para toplamaktan ibaret olan görevini sürdürdü.
1997’de Amman’da MOSSAD’ın suikast girişiminden kıl payı kurtulan Meşal, bu olayın ardından Hamas’ın tartışmasız lideri olarak konumunu sağlamlaştırdı. Topraklarında böyle bir suikast teşebbüsü yaşandığı için küplere binen Ürdün’ü yatıştırmak için Netanyahu Hamas’ın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin’i serbest bırakmak zorunda kaldı. Yasin’in İsrail’deki hapishaneden çıkması büyük bir başarı olarak görüldü ve bu başarı Meşal’in hanesine yazıldı.
Yasin mart 2004’te suikasta uğradı, bir ay sonra da halefi Abdül Aziz El Rantisi aynı kaderi paylaştı. Hareketin en kıdemli ismi hâline gelen Meşal, attığı sarsıcı adımlarla Hamas’ı iktidara göz diken siyasi bir hareket hâline getirdi. Hamas’ın 2006 seçimlerini kazanması hareketi Şam’dan yöneten Meşal’in başarı hanesine yazıldı. Ancak o günden sonra Meşal sadece hatalar yaptı.
Gazze’deki liderler, İsrail’in menzili dışında olan Meşal’in açıkça militan bir çizgi benimsemesinden şikâyetçiydi zira bu, Gazze’ye felaket getiriyordu. İddiaya göre Hamas’ın önemli isimlerinden Gazi Hammad ve Ahmed Yusuf, İsrail’in aralık 2008’de Gazze’yi yerle bir ettiği Dökme Kurşun Harekâtı’ndan Meşal ve diğer Siyasi Büro üyelerinin sorumlu olduğunu yüzlerine söylemek için özel olarak Şam’a gitti.
Ancak eleştirilerin en önemli unsuru her zaman şu oldu: Hamas’ın seçimi kazanması ve Gazze Şeridi’nde hükümet kurmasının ardından sürgünde yaşayan bir lider kadrosunun anlamı kalmamıştı. Katar’ı rahat ve güvenli bir liman olarak gören Meşal ilerleyen yıllarda Gazze’deki tabanını ve nüfuzunu kaybetti. Geçmişte Meşal’in dışarıda para toplaması Hamas için önemliydi. Bugün Meşal’in para toplama kapasitesi zayıfladı ama bunun da ötesinde bizzat kendisi yük hâline geldi. İran’la arası bozulan Meşal, Tahran rejimi tarafından aforoz edildi. Meşal Siyasi Büro’nun başında kaldığı müddetçe eskiden Hamas’ın başlıca ekonomik ve askeri dayanağı olan İran’la ilişkiler düzelemez.
Meşal de durumunu gayet iyi görüyor. Tüm işaretler yakında İsmail Haniye devrinin başlayacağı yönünde. Hamas içindeki siyasi oyunlara, güç mücadelelerine vakıf olanlar eski Başbakan Haniye’nin Meşal’in doğal halefi olduğunu biliyor. Haniye Yasin’in sağ kolu olduğu günlerden bugüne uzun bir yol kat etti. Siyasi muhalifleri, El Fetih yetkilileri ve İsrail istihbarat görevlileri Haniye’yi küçümser ve ona “Ahmed Yasin’in lazımlık yıkayıcısı” derdi.
Haniye’ye gerçekten pek sağlam bir omurga bahşedilmiş değil ama kendisi iki önemli özelliğe sahip: karizma ve pragmatizm. Ateşli konuşmaları ve görece ılımlı siyasi yaklaşımıyla Hamas dışından da destekçi toplayan Haniye, bu özellikleri sayesinde 2006 seçimlerinde Hamas listesinin başında yer aldı. Ancak yıllar içinde bu ılımlı ve pragmatik duruşuyla sön sözü silahlı kanadın söylediği bir harekette fazla ilerleyemeyeceğini gördü. Dolayısıyla giderek agresif ve militan bir çizgiye kaydı ve sonunda Hamas lider kadrosunun en radikal unsurlarıyla aynı hizaya geldi.
Haniye’nin kaypaklığını anlatan güzel bir hikâye vardır: 2004’te İsrail helikopterleri Hamas liderlerini hedeflemeye başlayınca Haniye, Gazze Şeridi’nde El Fetih yöneticisi olan arkadaşı Samir Maşaravi’nin evine sığınır. Eve kadın kılığında giden Haniye, Maşaravi tarafından saklanır. Haziran 2007’deki darbe sırasında ise bu eve de ateş açılır. Haniye, İzzeddin El Kassam Tugayları tarafından yok edilmek istenen arkadaşı için hiçbir şey yapmaz, hiçbir şey söylemez. O günlerde El Fetih’in Gazze’deki lideri olan Mohammed Dahlan’ın sağ kolu olarak görülen Maşaravi bu saldırıdan sağ çıkar. O günden bu yana da tanıdığı herkese Haniye’nin mevki, güç ve nüfuz için ilkelerini ve ahlakını kolayca satabileceğini anlatır.
2013’teki Siyasi Büro seçimlerinde Haniye, Ebu Marzuk’u mağlup ederek başkan yardımcısı oldu. Önümüzdeki seçimlerde ise büyük ihtimalle başkan olacak. Ancak bu mevkide de Hamas’ın güçlü adamı değil, yine silahlı kanadın dümen suyundan giden biri olması bekleniyor.