ERBİL, Irak — Kuzey Suriye’deki yerel Kürt yönetiminin Arap ve Süryani ortaklarıyla birlikte ilan ettiği federal yapı Suriyeli Kürtlerle Türkiye’nin arasını daha da açacak gibi görünüyor. Kendi Kürtleriyle yeni bir çatışma dönemi yaşayan Türkiye için bu hamle ciddi bir meydan okuma teşkil ediyor.
Suriye’deki başat Kürt oluşumu Demokratik Birlik Partisi (PYD), Kuzey Suriye-Rojava Demokratik Federal Sistemi’nin kuruluşunu bölgedeki başka bazı gruplarla birlikte 17 Mart’ta ilan etti. Açıklama Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejimiyle silahlı muhalifler arasında Cenevre’de başlayan yeni tur barış görüşmeleri esnasında geldi. PYD Türkiye ve muhaliflerin baskısıyla bu görüşmelerden dışlanmıştı. Türkiye ve muhalif gruplar PYD’nin PKK’yle bağlantılı olduğunu ve Esad’la iş birliği yaptığını iddia ediyor, PYD ise bu suçlamaları reddediyor.
Kürt önderliğindeki federal sistem, savaşın pençesindeki Suriye’yi parçalanmaya götüreceği gerekçesiyle hem Esad rejimi hem muhalifler tarafından reddedildi. PYD’nin rakibi olan Suriyeli Kürt gruplar da PYD’nin tek taraflı hareket ettiğini söyleyerek bu hamleye itiraz ettiler.
Federal bölge, Rojava’nın üç kantonu Cezire, Kobani ve Afrin’in yanı sıra Kürt güçlerinin son bir yılda ele geçirdiği Tel Abyad ve Halep vilayetinin kuzeyindeki bazı bölgeleri kapsıyor.
İlgili taraflar arasında bu gelişmeye en çok öfkelenen taraf muhtemelen Türkiye oldu. Kendi içinde büyük ve huzursuz bir Kürt nüfusu olan Türkiye bu hamlenin iç istikrarına uzun vadeli stratejik yansımalarından korkuyor.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 19 Mart’ta İranlı mevkidaşıyla düzenlediği ortak basın toplantısında PYD’ye sert tepki göstererek şöyle dedi: “Suriye'yi bölmek istiyorlar. (...) İran ile birlikte Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz.”
Pek çok kişi PYD’yi PKK’nin uzantısı olarak görse de iki taraf aralarında organik bağ olmadığını söylüyor.
PYD Eş Başkanı Salih Müslim, muhtemelen tepkilerin sadece Türkiye’yle sınırlı kalmayacağını bildiğinden federalizm ilanını fazla büyütmemeye çalışıyor. Irak Kürdistanı’nın Süleymaniye kentinde Al-Monitor’a konuşan Müslim şöyle diyor: “Federalizm yanlış anlaşılıyor. Bu klasik anlamda bir federalizm değil. (...) Bu, (kuzey Suriye’deki) ilişkilerin düzenlenmesidir. Bölgedeki gruplar arasında al-ver sürecini belirleyen bir anlaşmadır. Burası önceleri küçük bir bölgeydi, şimdi genişledi.”
Suriyeli Kürtler kendi deyimleriyle “etnik olmayan” bu federal bölgeyi ilan ederken yaklaşık yarım milyon insanın hayatına mâl olan ve 10 milyonu aşkın insanı yurdundan eden beş yıllık Suriye krizine çözüm bulabilmek için uluslararası görüşmeler hâlen devam ediyor. Suriye için federasyon fikri, katliamları sonlandırma ve ülke birliğini korumaya yönelik bir yöntem olarak Rusya tarafından da gündeme getirilmişti.
Suriye’de ortaya çıkan Kürt ağırlıklı federal yapı, zamanlama olarak komşu ülke Türkiye’de süren şiddetli çatışmalarla çakışıyor. Türk güvenlik güçleri ile PKK arasında yıllardır süren çatışmaların en kanlı dönemlerinden biri yaşanıyor.
London School of Economics’te Orta Doğu araştırmacısı olan Ranj Alaaldin Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede “Aralarındaki güçlü bağlar nedeniyle Suriyeli Kürtlerin özerkliği Türkiye’deki PKK’yi daha da cesaretlendirecektir.” diyor
Türkiye 1990’ların başında Iraklı Kürtlerin özerkliğine de karşı çıkmış ama zamanla durumu kabullenmişti. Ankara şu an Irak Kürdistanı’yla güçlü siyasi ve ticari ilişkilere sahip. Ancak Türkiye’nin Suriyeli Kürtlerin yönetimindeki bu güçlenmiş ve genişletilmiş yapıya nasıl tepki vereceği henüz belirsiz.
Rus güçlerinin Suriye’deki varlığı ve Türkiye’nin kasım 2015’te Rus savaş uçağını düşürmesiyle iki ülke arasında başlayan husumet Ankara’nın elini zayıflattı. Dolayısıyla Türkiye Suriye’de kendisine tehdit olarak algıladığı gelişmelere güçlü bir tepki verme konumunda değil.
Kürt meselesiyle bölgesel konuları yakından takip eden Alaaldin de buna dikkat çekiyor: “Türkiye’nin seçenekleri çok sınırlı. Türkiye’nin etkili bir askeri harekât yapma kapasitesi yok. Bir kumar oynamaya kalkışsa bile Rusya, İran ve Esad rejimiyle çatışma riski var. Türkiye hem bölgesel hem uluslararası alanda yalnızlaşmış durumda. Bu da Erdoğan ve hükümeti için işleri daha da zorlaştırıyor.”
Türkiye’nin PYD’yle ilişkileri ılımlı bir havadan aleni düşmanlığa varan bir seyir izledi. Müslim ve diğer PYD yöneticileri Türkiye’ye defalarca gitti ve Türk yetkililerle görüştü. 2014’ün sonunda olaylar dramatik bir noktaya ulaşırken Erdoğan, Kürt kontrolündeki Kobani’nin İslam Devleti’nin (İD) eline geçeceğini öngörse de Iraklı Peşmerge güçlerinin Suriyeli Kürtlere yardım için Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesine izin verdi. PYD ve silahlı kanadı Halk Savunma Birlikleri (YPG) ise İD tehdidi altındaki Süleyman Şah Türbesi’nin Türk askerlerince Halep vilayetinden taşınmasına yardım etti. İlerleyen dönemlerde ise Türkiye PYD ve YPG’yi başka bölgelere geçmeme konusunda sürekli uyardı ve zaman zaman Suriye içinde YPG’nin kontrol ettiği bazı bölgeleri topçu ateşine tuttu.
Türkler açısından tablo şu an oldukça zor görünse de Ankara’nın kuzey Suriye’deki federal yapıya karşı çaresiz olmadığını düşünenler de var.
İngilizce yayım yapan Daily Sabah gazetesinden Ragıp Soylu Al-Monitor’a şöyle diyor: “Ankara kısa süre önce onlarca silahlı Suriyeli muhalif örgütü PYD ve Esad rejimine karşı birleştirmek üzere (Türkiye’de) toplamaya çalıştı. Türkiye PYD kontrolündeki Suriye sınırlarına filli ambargo uygulayarak hâlihazırda PYD’ye zarar veriyor. (...) Türkiye’nin elinde PYD’ye karşı pek çok imkân var ama federalizm ilanı stratejik açıdan Türkiye’yi bir gerginliğin içine sürükleyecek ölçekte bir gelişme değil.”