BAĞDAT — Irak hükümeti, Bağdat’ı 2003’ten beri dinmeyen terör saldırılarından korumak, kuzey ve batıdaki terör yuvalarına karşı set çekmek amacıyla kentin etrafına bir duvar inşa etmeye başladı. Sünniler ise bu projeye karşı çıkıyor ve duvarın iç ayrışmaları derinleştirmesinden kaygı duyuyor.
Duvarın yüksekliği ve nerelerden geçeceği konusunda çelişkili haberler var. Bağdat Harekât Komutanlığı’ndan 3 Şubat’ta yapılan açıklamada başkentin etrafına beton bariyerlerin dikileceği, bunların yarısının şu an Bağdat içinde kullanılan bariyerlerden sağlanacağı belirtildi.
El Sümeriye’ye göre duvarın yüksekliği üç ila yedi metre arasında olacak ve dışında iki metre derinliğinde hendekler bulunacak. Ayrıca belli aralıklarla kontrol kuleleri kurulacak. 1 Şubat’ta başlayan inşaat çalışmalarına askeri mühendislerden oluşan beş ekip katılacak. Duvar tamamlandığında başkentin çevresini de içine alacak ve 300 kilometrelik bir hat oluşturacak.
Bağdat Harekât Komutanlığı’ndan Korgeneral Abdül Amir El Şammari ise 10 Şubat’ta yaptığı basın açıklamasında duvarın güvenlik gerekçesiyle inşa edildiğini vurgularken bariyer ve hendeklerin özel mülkiyeti ya da Bağdat dışındaki bölgeleri hiçbir şekilde etkilemeyeceğini kaydetti. Duvar tamamlanınca başkentin tamamı bugün hükümet binalarıyla yabancı elçiliklerin yer aldığı yüksek güvenlikli Yeşil Bölge’ye benzeyecek.
Yetkililerden gelen bu açıklamalara karşın Sünni Milliyetçi Güçler Birliği duvarın Bağdat’ın idari sınırlarını aşacağını ve bunun güvenlik gerekçesiyle açıklanamayacağını öne sürüyor. Milliyetçi Güçler Birliği üyesi Hamid El Mutlak Al-Monitor’a şöyle konuşuyor: “Beton duvar başkentin idari sınırlarını mutlaka aşacak ve Anbar’ın bazı bölümlerini içine alacak. Güvenlik makamları buraları Bağdat ve Babil’e katmayı düşünüyor. Dahası duvar özel tarım alanlarından geçecek.”
Parlamentoda Anbar vilayetini temsil eden Mutlak şöyle devam ediyor: “Duvarın arkasındaki asıl amaç Bağdat’ı Sünni bölgelerden tecrit etmek. Bu da federal bir sistemin ya da bölünmenin olması hâlinde Bağdat’ı Şii bölgesine dâhil etmenin hazırlığıdır. Duvar ayrıca belli bir mezhebin kısıtlanmasını amaçlıyor. Dolayısıyla bölünmeyi Sünni vilayetlerin insanları değil diğer taraf başlatmıştır. (…) Şii siyasilerin Kürdistan Bölgesi’ndeki hendekleri kınamasını, Kürtleri ülkenin bölünmesine zemin hazırlamakla ve kendi bölgeleri dışındaki Arap topraklarını ilhak etmekle suçlamasını hayretle izliyorum. Bir taraftan bunları söylüyorlar bir taraftan da Bağdat’taki duvar ve hendeklere ilişkin Sünnilerin itiraz ve iddialarına kulak tıkıyorlar. Bağdat’taki bariyerin Kürdistan’daki hendeklerden hiçbir farkı yok. Bariyerler güvenlik durumuna çözüm getirmiyor. Bunların arkasında siyasi amaçlar var.”
Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Peşmerge güçlerini İslam Devleti’nin (İD) saldırılarına karşı korumak gerekçesiyle ocakta hendekler kazmaya başlamıştı. Sünniler ve Şiiler bu adımı ülkenin bölünmeye başladığının işareti olarak algıladı.
Milliyetçi Güçler Birliği’nin bir diğer üyesi Savunma Bakanı Halid El Ubeydi ise 9 Şubat tarihli açıklamasında duvarın amacını “Bağdat etrafındaki dağınık birimleri emniyete almak ve başkentte güvenliği tesis etmek” şeklinde açıkladı ve ekledi: “Duvar vatandaşın hareket serbestisini etkilemeyecek, kimi bölgeleri tecrit etmeyecek ya da meyve bahçelerinin yıkılmasına neden olmayacak.” Bakana göre Irak’taki siyasi önderler duvar hakkında doğru bilgiye sahip değildi.
Ancak Ubeydi’nin bu sözleri de Sünni blokun düşüncelerini etkilemedi. Mutlak’a göre “Bağdat çevresindeki çoğu bölgede halkın çoğunluğu Sünni Müslümanlardan oluşuyor. Bu çoğunluğun yaşadığı bölgeler Bağdat ve Anbar’dan Babil’in kuzeyine kadar uzanıyor ve buralar tecrit edilecek.”
Meclis Güvenlik ve Savunma Komisyonu üyesi İskender Vatut ise Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Beton bariyerler Bağdat içindeki mahallelerin korunmasında etkili oldu, dolayısıyla Bağdat’ın etrafına duvar yapılması normal. Duvar güvenlik birimlerinin işiyle ilgilidir ve siyasi görüş ayrılıklarının sebebi olamaz. Güvenlik kameralarının da takılmasıyla duvarın birinci amacı bomba yüklü araçların takibi olacak. Bu araçlar gayri resmi toprak yollardan geçtiği için kameralar en yakın yerleşimin 10 kilometre dışında olacak.”
Meclis Güvenlik ve Savunma Komisyonu’nun bir diğer üyesi, eski Savunma Bakan Yardımcısı Adnan El Asadi de 8 Şubat tarihli açıklamasında şöyle dedi: “Bağdat duvarı başkenti diğer vilayetlerden tecrit etmeyi değil, kentin giriş ve çıkışlarında kontrolü tek elde toplamayı hedefliyor. Duvarın arkasındaki başlıca sebep teröristlerin ve çetelerin Bağdat’a girmek için kullandığı, kontrolü zor toprak yolların varlığıdır. Duvar projesi 2007-2008 yıllarına dayanıyor ancak maddi sıkıntılar nedeniyle bugüne kadar ertelendi. Proje askıya alınmadan önce bir Fransız danışmanlık firması bazı bölgelerde duvara ilişkin fizibilite çalışması yapmakla görevlendirilmişti.”
Güvenlik analisti Fadıl Ebu Ragıf ise duvarın özelliklerini Al-Monitor’a şöyle değerlendirdi: “Ormanlar ve su kaynakları gibi doğal engeller, çakıl ve çimento fabrikalarının bulunduğu El Kasarat ve Diraat Degla gibi sanayi bölgeleri nedeniyle başkentin her tarafı duvarla sarılamaz. Bu nedenle Bağdat Harekât Komutanlığı kentin çevresinde bir duvar değil bir kuşak oluşturmaya çalışıyor. Duvar yapımına elverişsiz alanlar sensör ve gece görüş kameraları gibi bilumum cihazlarla izlenecek. Kontrol kuleleri kurulacak, eğitimli polis köpekleri kullanılacak. Bu bağlamda ormanlar ve su kaynakları da bariyerin doğal bir unsuru olacak. Beton bariyerler ve hendekler ise teröristlerin muhtemel sızma noktalarında, özellikle başkentin kuzey ve batı taraflarında olacak.”
Bağdat duvarı belki terör saldırılarını azaltmakta etkili olacak ancak İD sonrası dönemde farklı bölgelerin kurulması, bazı bölgelerin Irak’tan ayrılması, mezhep temelinde düzenlemelerin yapılması daha yüksek sesle konuşulmaya başlandığı bir ortamda duvar Sünni-Şii kutuplaşmasını daha da derinleştirebilir.
Sünniler bu uygulamanın güvenlik zorunluluğundan kaynaklandığına ikna olsa bile Bağdat’ın müstakbel bir Şii bölgesine bağlanması ya da Anbar ve Selahattin vilayetlerinden kimi bölgelerin Bağdat’a dâhil edilmesi ve duvarın bu amaçla kullanılması ihtimali ortada dururken Sünnilerin kaygıları ortadan kalkmayacak.