SURİYE-TÜRKİYE SINIRI — Tarih 2 Ağustos, sabah 5.30 suları… Güneş ufukta beliriyor ve Havar Killis bölgesinde karanlık yavaş yavaş dağlıyor. Türkiye-Suriye sınırını belirleyen tel örgünün yakınındaki ağaçlık alanda onlarca Suriyeli toplanmış bekliyor. Bekledikleri şey sınırın öteki tarafına geçmek için bir fırsat.
Eşya dolu büyük çantalarla gelen gençler ve çocuklu aileler, Türk tarafına koşmak için kaçakçının vereceği işareti endişeyle bekliyor. Şanslarının iyi gitmesi, Türk sınır muhafızlarına yakalanmamak için dua ediyorlar.
Sınırın öbür tarafında yedi civarında silahlı asker kaçak geçişlere karşı nöbet tutuyor. Belli aralıklarla zırhlı bir askeri araç geliyor ve nöbet noktasını kontrol edip hızla uzaklaşıyor.
Al-Monitor muhabiri ailelerden birine yaklaşıyor. Ebu Rami takma ismiyle anacağımız 35 yaşındaki adam eşiyle birlikte oturmuş bekliyor. İkisinin de kucağında birer çocuk var. Yüzlerinden yorgunluk akıyor.
Ebu Rami anlatmaya başlıyor: “Türk tarafına geçmek için üç gündür ailemle buraya geliyorum. Hendek ve tel örgüyü geçmek için birçok deneme yapıldı ama başarılı olunamadı. (…) Kaçakçı bizi Türkiye’ye geçirme garantisi vermemiş olsaydı Halep’e evimize dönerdik.”
Türkiye’nin Bab El Hava (Cilvegözü) ve Bab El Selam (Öncüpınar) sınır kapılarını kapattığı 9 Mart’tan bu yana Suriyeliler için Türkiye’ye karadan geçmenin tek yolu kaçak geçiş. Birçok Suriyelinin elinde pasaport bulunmadığı için kaçak geçişler daha önce de yaygındı. Pasaport çıkarma işi hâlen Beşar Esad rejiminin tekelinde.
Savaş Suriye’yi dört yıldır kasıp kavururken Türkiye tüm Suriyeliler için ve özellikle de kuzeydeki nüfus için güvenli liman hâline geldi. İnsanlar Türkiye’ye can güvenliğine kavuşma, iş bulma, eğitimlerini tamamlama umutlarıyla gidiyor. Kimileri içinse Türkiye Avrupa yolculuğunun ilk durağı.
Ebu Rami anlatmaya devam ediyor: “Suriye’deki durum günbegün zorlaşıyor. Savaşın yakında biteceği yok. Halep’e her gün varil bombaları düşüyor. Çocuklarımı daha fazla tehlikeye atamazdım. Bir arkadaşım Gaziantep’teki bir fabrikada bana iş buldu. Bu iş ailemi geçindirmeme yeter diye düşünüyorum.”
Ebu Rami tam cümlesini tamamlayıp bir yudum su içiyor ki kalabalık bir grup Türk tarafına doğru koşmaya başlıyor. Sınır muhafızları bölgeden ayrılmış görünüyor. Birkaç genç sınırı geçmeyi başarıyor. Ebu Rami de valizlerini kapıp koşuyor. Derken bir zırhlı araç geliyor ve bölgeye yeni sınır muhafızları konuşlanıyor. Askerler bağırarak tek bir Türkçe kelimeyi tekrar ediyor: “Git!” Kimi insanlar sınırı geçmekte ısrar edince askerler havaya ateş açıyor. Geçemeyenler büyük bir hayal kırıklığıyla tel örgüden uzaklaşıyor.
Suriye uyruklu bir kaçakçı, tel örgünün epey uzağında duruyor ve cep telefonundan birilerini arıyor. Sınıra yakın bir kasabada yaşayan kaçakçı, kimliğinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle diyor: “Türkiye’ye geçmek eskiden çocuk oyuncağıydı ama şimdi adeta imkânsız hâle geldi. Sınır muhafızları son iki ayda güvenlik önlemlerini görülmemiş şekilde artırdı. İki taraf arasındaki hendeği dört metreye kadar genişlettiler.”
Ramazan Bayramı’nın ikinci günü olan 19 Temmuz’da Ala Muhammed Colo ismindeki bir genç Havar Killis bölgesinden sınırı geçmeye çalışırken Türk askerlerince vuruldu. Yerde yatan cansız bedenin fotoğrafı internette hızla yayılırken gencin vurulması Suriyeliler arasında büyük infial yarattı. Ardından üç Suriyeli daha -- Hasan Misto, Mustafa Sabah ve Sabah’ın eşi -- bir hafta içinde Türk askerleri tarafından farklı noktalarda vuruldu. Kimliği tespit edilemeyen bir kişi de Havar Killis bölgesinde öldürüldü.
Kaçakçı can güvenliği konusunda şöyle diyor: “Onlarca insan, riskleri bile bile her gün buraya gelip Türkiye’ye geçmeye çalışıyor. Fakat şanslı olup da birkaç denemeden sonra geçebilenlerin sayısı çok az. Sınıra yaklaşan kimsenin can güvenliğini garanti edemem. Benim tek sorumluluğum karşı tarafta bir aracın beklemesini sağlamak ki tel örgüden geçebilenler askerler tarafından yakalanıp geri gönderilmeden hızla bölgeden uzaklaşabilsin.”
Dünya Gıda Programı’nın haziranda açıkladığı verilere göre Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların sayısı 1 milyon 700 bine ulaştı. Sınır kapılarının kapatılması, güvenlik önlemlerinin sıkılaşması Türkiye’nin daha fazla mültecinin yükünü almak istemediğine işaret ediyor.
Bab El Selam Sınır Kapısı Müdürü Nazım Hafız Al-Monitor’a şu bilgileri aktarıyor: “Sınır kapılarının açılacağına dair Türk tarafından herhangi bir söz almış değiliz. Şu an buradan sadece ticari araç geçişleri yapılıyor, insanların geçişine ise yalnızca acil tıbbi durumlarda izin veriliyor.”
Ancak görünen o ki Suriye’deki iç savaş yüzlerce sivilin canına mâl olmaya devam ederken Türkiye’ye geçerken ölme riski pek çok insan için solda sıfır kalıyor.