BAĞDAT — Irak halkı İslam Devleti’nin (İD) eline geçen bölgelerin kurtarılmasını istiyor ancak askeri mücadelede yer alan grupların arasında baş gösteren anlaşmazlıklar süreci engelliyor. İçlerinde Ezidilerin de bulunduğu azınlıklara bağlı güçler ile Kürdistan Bölgesi’ndeki Kürt güçleri arasında yeni bir kavga yaşanıyor. Bu kavga Ninova Ovaları’ndaki azınlık bölgelerinin kurtarılmasını daha da geciktirebilir.
İD’in ağustos 2014’te Sincar’ı ele geçirmesinin ardından Ezidiler Sincar Savunma Birimleri (HPS) adıyla gönüllülerden oluşan bağımsız bir silahlı birlik kurdu. Birliğin başına kurtuluş mücadelesi için Almanya’dan gelen Haydar Şeşo geçti. Ezidilerin bu direniş gücü kendi bayrağını bile dalgalandırdı.
Ne var ki farklı siyasi partilerin Sincar üzerindeki nüfuz mücadelesi kentin İD’den kurtarılmasını daha da zorlu bir görev hâline getirdi. Kürdistan Yurtsevereler Birliği (KYB) kentteki örgütsel yapısında değişikliğe gitti ve buradaki birimlerini idari seviyeden yönetim seviyesine yükseltti. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ise Peşmerge bünyesinde yer alan bir başka Ezidi birliğinin bağlı olduğu tugayın başına Haydar Şeşo ile akrabalık ilişkisi olmayan Peşmerge subayı Kasım Şeşo’yu atadı. Sincar’daki üçüncü ve en örgütlü grup ise Kürdistan İşçi Partisi (PKK).
Neticede sadece İD’le değil, kendi aralarında da mücadele eden üç Ezidi milis grubu ortaya çıktı:
Sincar Direniş Birimleri (YBS)
PKK’nin parçası olan YBS, Türkiyeli ve Suriyeli Ezidilerden oluşuyor. Grubun Kadın Savunma Güçleri adında sadece kadınlardan oluşan bir kolu da var.
Al-Monitor’un Almanya’daki Ezidi aktivistlerden aldığı bilgiye göre Avrupalı Ezidiler de YBS’ye katıldı. Bunların çoğu, Irak dışındaki en büyük Ezidi toplumuna ev sahipliği yapan Almanya’dan geldi. Bin 200 savaşçıdan oluşan bu grup Suriye’de Halk Savunma Birlikleri (YPG) tarafından eğitildi. Kimliklerinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a bilgi veren Ezidi savaşçılara göre birçok Ezidi gönüllü, Suriye’nin Haseke vilayetinde eğitim alıyor.
PKK 2014’ün sonunda “Sincar Özyönetim Birimi” ve Sincar Ezidi Konseyi isimli yapıları oluşturdu. Konseyin 27 üyesi, Haseke’nin Derik kasabasında bulunan Nevroz Mülteci Kampı’nda ve Türkiye ile Sincar Dağı’ndaki kamplarda yaşayan yerinden edilmiş Ezidileri temsil ediyor. Konseyin görevlerinden biri, Haseke’de özyönetimin temellerini oluşturmak.
Irak Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’nin ocak 2015’te yaptığı açıklamaya göre söz konusu adımlar PKK’nin Sincar’da kanton oluşturma niyetine işaret ediyor.
Sincar Savunma Birimleri (HPS)
İkinci büyük Ezidi gücü olan HPS, 400’ü kadın olmak üzere 5 bin savaşçıdan oluşuyor. Bu grubun lider kadrosu KYB ile ilişki hâlinde. HPS lideri Haydar Şaşo da zaten KYB üyesi.
Mülteci kamplarında kalan Ezidi aktivistlerin Al-Monitor’a verdiği bilgiye göre Sincar’ın kontrolü konusunda yaşanan siyasi çekişme, nisan ayı başında Haydar Şeşo’nun Kürdistan Bölgesi’nin emniyet güçlerince tutuklanmasına yol açtı. Olaya sert tepki gösteren Ezidiler bir dizi kınama açıklaması yaptı. Ayrıca 7 Nisan’da Zaho gibi Ezidi kentlerinde ve Kürdistan Bölgesi’ndeki mülteci kamplarında gösteriler düzenlendi.
Kürdistan’daki Peşmerge Bakanlığı bağımsız silahlı birimlerin kurulmasını yasaklıyor. Bakanlığın izlediği politikaya göre dini veya etnik temelli tüm silahlı güçler onun çatısı ve komutası altında faaliyet göstermeli. Dolayısıyla Şeşo’nun ayrı bir güç kurması ve Kürdistan Bölgesi yönetiminin bilgisi dışında KYB’den para alması Peşmerge Bakanlığı’nı öfkelendirdi. Şeşo, Sincar için kendi bayrağı olan bağımsız bir yönetim oluşturarak Kürdistan Bölgesi’nin otoritesine iyice meydan okumuş oldu.
Bu kriz, Kürtlerin kendi bölgelerinin ayrılmaz parçası olarak gördüğü ama esasen Irak federal hükümetinin idaresinde olan bölgelerde Kürt-Şii nüfuz mücadelesini açığa çıkardı. Kriz ayrıca iki büyük Kürt partisi KDP ve KYB’nin Sincar üzerindeki kavgasını gözler önüne serdi.
KYB’nin baskısıyla Şeşo 13 Nisan’da serbest bırakıldı. HPS ise hâlâ Peşmerge Bakanlığı’na katılıp katılmamayı tartışıyor. İnsan hakları ve sivil toplum alanında çalışan Ezidi araştırmacı Saib Har’ın Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmeye göre bu konudaki başlıca itiraz HPS’nin adını değiştirmek istememesinden kaynaklanıyor. Örgüt, onlarca mensubunun bu isim altında savaşırken öldüğünü ve onların şerefine örgüt isminin yaşatılması gerektiğinde ısrar ediyor.
Kasım Şeşo’nun Peşmergeleri
Kasım Şeşo komutanlığındaki üçüncü silahlı birlik ise Peşmerge güçlerine bağlı. Bu birlik, Ezidilerin en kutsal mekânlarından biri olan ve İD’in Sincar’a girince yakmaya çalıştığı Şerafettin Mabedi’nin çevresindeki bölgelerde faaliyet gösteriyor. Kasım Şeşo bu mabedi korumak için yüzlerce Ezidi ile birlikte olağanüstü çaba sarf etti ve İD’in Sincar’ı ele geçirdiği ağustos 2014’ten sonra bile bölgeden ayrılmamakta ısrar etti.
Bu nüfuz mücadelesinin son perdesinde Sincar’ın işgalinin birinci yıl dönümü vesilesiyle 3 Ağustos’ta açıklama yapan Barzani, Sincar’ın Kürdistan Bölgesi’ne bağlı bir vilayet olacağını ve başka hiçbir otoriteye bırakılmayacağını kaydetti.
Almanya’nın Bamberg Üniversitesi’nde Ezidiler üzerine çalışan araştırmacı Macit Hasan, Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede Kürdistan Bölgesi’nde yarım milyona yakın Ezidi olduğuna dikkat çekiyor. Hasan’a göre Barzani’nin açıklaması Kürdistan Bölgesi’ndeki iktidar mücadelesinde Sincar’ın ileride ne kadar önemli olacağını gösteriyor.
Bu, Peşmerge Bakanlığı açısından da çekim etkisi yaratan bir etken. Zira son dönemde KYB ve Goran hareketi gibi muhalif partilerin rekabeti ve İslamcı hareketlerin Kürdistan’da etkisini artırması halk tabanında kayıplara yol açmıştı.
Al-Monitor’a konuşan Ezidi aktivist Hüsam Salim, Sincar’ın daha uzun süre siyasi çekişmelerin merkezinde kalacağından endişeli: “Ezidilerin kimseye güveni kalmadı. İD Ninova vilayetine girince federal hükümet bizi koruyamadı. Ninova yerel yönetimi de zaten yıllardır etkin ve adaletli bir idare sağlayamamıştı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise Peşmerge güçlerinin çekilmesinden, Sincar’ı kendi kaderine terk etmesinden sorumlu. İD bu sayede ilerleyebildi, kenti işgal edip tarifsiz gaddarlıklara imza attı.”
Sincar tüm bu grupların ortak düşmanı olan İD’den geri alınıncaya kadar kentin geleceğinin ne olacağını söylemek zor. Ancak mevcut nüfuz mücadelesi sürerken Sincar’ın kurtuluşunun da uzak bir hedef olduğu görülüyor.