“Bu söylediklerimi dışarıya da aktarabilirsiniz. Umurumda değil.” Başbakan Benjamin Netanyahu’nun 6 Ağustos’ta kurul başkanı Orit Farkash-HaCohen’i görevden almak için toplanan Elektrik Kurulu’na söylediği bu veciz söz, Başbakan’ın yüz milyarca dolarlık doğal gaz meselesine nasıl yaklaştığını özetler gibi.
Netanyahu’nun öfkesi o an Başsavcı Vekili Avi Licht’e yönelmişti. Licht, Farkash-HaCohen’i görevden almanın ve ilana gitmeden yeni başkan atamanın yasal sonuçlar doğuracağı konusunda uyarmıştı. Elektrik Kurulu Başkanı’nın günahı ise şuydu: Netanyahu’nun savunduğu gaz projesinin vatandaşın faturasına zam olarak yansıyacağını söylemiş ve Tamar gaz sahası için kurulan kartelle anlaşmaları onaylamayı reddetmişti.
Sonradan anlaşıldı ki Netanyahu’nun hedefinde Licht’in patronu Başsavcı Yehuda Weinstein da vardı. Weinstein, devlet denetim birimine yazdığı mektupta Başbakan’ın has adamlarından Enerji Bakanı Yuval Steinitz’ın Elektrik Kurumu’nda planlanan değişikliklerden mevcut yetkililerin etkilenmeyeceğine dair söz verdiğini aktarmıştı.
Farkash-HaCohen, kamu yararını göz ardı etmeyi reddettiği için işinden olan ilk yetkili değil. Ondan önce tekelleşmeyi engelleme görevini yürüten David Gilo mayısta istifa etmiş, istifa mektubunda da doğal gaz projesinin savunma, dış ilişikler ve enerji bağımsızlığı açısından İsrail için vahim sonuçlar doğuracağını söylemişti. Netanyahu tarafından dışlanan Gilo, bakanlıkların projeye ilişkin tutumlarını değiştirmesini dilemişti.
Ancak 16 Ağustos’ta toplanan Bakanlar Kurulu’nda 17 bakan proje lehinde oy kullandı. Maliye Bakanı Moşe Kahlon, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yoav Galant ve Sosyal İşler Bakanı Chaim Katz menfaat çatışması gerekçesiyle çekimser kaldı. Çevre Bakanı Avi Gabai ise hayır oyu kullanmak için yurt dışı seyahatini keserek 24 saatliğine İsrail’e döndü. Gabai, projeye yöneltilen eleştirilere katıldı. Bu eleştirilere göre başka kaynaklar geliştirilmeden gaz ihracatına başlanması iç enerji kaynaklarında sıkıntı yaratabilir ve hayat pahalılığına yol açabilir.
Doğal gaz karteliyle ilgili mesele sözlü saygısızlıklardan ibaret değil. Kuşkucu düşünce kapsamlı araştırmayı gerektirir. İsrail’in finans gazetesi The Marker’da yazan Avi Bar-Eli, Netanyahu’nun 2005’te maliye bakanıyken hükümetin elektrik kartelini Nazi savaş gemisine benzettiğini, bundan iki yıl önce de piyasadaki karteller için ülkenin geleceğini tehdit eden Bermuda Şeytan Üçgeni benzetmesi yaptığını hatırlatıyor. Bar-Eli şu soruyu soruyor: “Ne oldu da Başbakan şimdi 1 trilyon şekel (250 milyar dolar) büyüklüğünde bir kamu kaynağını kontrol edecek bir gaz karteli için bastırıyor? Yoksa Netanyahu’nun bu tavrı yine gazino kralı Sheldon Adelson’la mı bağlantılı?”
Bedava dağıtılan Yisrael Hayom gazetesinin de sahibi olan Adelson’un gaz karteliyle ilişkisi, ABD’li şirketlerin İsrail’e erişimini artırmak için çalıştığını belirten ABD-İsrail İş Girişimi isimli lobi örgütünün web sayfasında bulunabilir. Las Vegas Sands Corporation isimli şirketin başkanı olan Adelson, bu örgütün yönetim kurulu üyelerinin başında görünüyor. Kurulun bir diğer üyesi olarak da Noble Energy şirketinin Doğu Akdeniz’den sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Keith Elliott görünüyor. Noble Energy, Delek Corporation ile birlikte Tamar doğal gaz yatağında çoğunluk hissesine sahip.
Haaretz gazetesinde yazan araştırmacı gazeteci Uri Blau haziranda Adelson’un Netanyahu’ya ABD-İsrail İş Girişimi başkanı sıfatıyla yazdığı bir mektubu yayımladı. Adelson, geçen yaz gönderdiği bu mektupta doğal gaz kaynaklarıyla ilgili yasal düzenlemelerin hızlandırılmasını ve İsrail-ABD serbest ticaret anlaşmasının yenilenmesini salık veriyordu.
Bundan bir ay sonra başbakanlığa bağlı bir kurum olan Alternatif Yakıtlar İdaresi, “ABD ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi” konulu bir toplantı düzenledi ve çeşitli bakanlık temsilcilerine gönderdiği davetiyelere Sheldon’un mektubunu iliştirdi. Haaretz’e konuşan bir katılımcı toplantıyı şöyle özetliyor: “Şirketlerin resmi karar verme süreçlerinde yer almasını sağlayacak bir zemin oluşturmaya çalıştılar.” Başbakan ve Adelson adına yapılan açıklamalarda ise iki taraf arasındaki ilişkinin kesinlikle ticaretle alakalı olmadığı belirtildi.
Bu fokurdayan kazanı karıştıran tek Amerikalı Adelson değil. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de geçtiğimiz aralık ayında Netanyahu’yla temasa geçerek Gilo’nun Noble Eneregy’ye çıkardığı engellerin hâlledilmesini rica etmiş. Kerry’nin makamından gelen açıklamada şirket adına yapılan bu müdahale şu gerekçelerle izah edildi: Kerry, Noble Energy, Mısır ve Ürdün arasında yapılan doğal gaz anlaşması için kaygı duymuş, ayrıca bölgedeki tüm ülkelerde “tutarlı ve öngörülebilir yasal düzenlemeler dâhil güçlü yatırım ortamlarının” olmasına önem veriyormuş.
Komşu Arap ülkeleriyle Filistinlilere gaz tedarik edilmesi, ABD tarafından bir olayda daha gerekçe olarak öne sürüldü. Bu defa İsrail’deki ABD Büyükelçiliği İsrail parlamentosundaki Ortak Liste’de yer alan Arap vekillere gaz projesine itirazlarını geri çekmesi için alışılmamış bir çağrı yapmıştı. Büyük bir siyasi tartışmanın ortasında yer alan bir konuya bu şekilde müdahale edilmesi normal zamanlarda sert tepkilere yol açardı. Ancak İsrailli siyasetçilerin ABD’nin iç siyasetine fazlasıyla karıştığı bir dönemde kimsenin ağzını açıp itiraz edecek cesareti yok. Netanyahu, “kötü anlaşma” dediği İran nükleer anlaşmasını onayladıkları için ABD Başkanı’yla BM Güvenlik Konseyi’ne çıkışıyor. Böyle olunca “kötü bir kartel” oluşturacağı için doğal gaz dağıtım ve imtiyaz projesine direnen yetkililere de çıkışması İsrail kamuoyundan icazet alabiliyor.
Netanyahu, Licht ve Weinsten’a çıkıştığı 6 Ağustos’taki toplantıda şu sözleri sarf etti: “Bakanlar karar vermek durumunda, hükümet yönetmek durumunda.” Devlet denetim birimi, 20 Temmuz’da yayımladığı raporda doğal gaza ilişkin karar verme ve yönetim süreçlerine ağır eleştiriler getirdi. Gaz dosyası devlet denetçilerinin tozlu raflarında bırakılamayacak kadar önemli ve pahalı. Öyle ki Netanyahu’nun hakaretlerinin hedefinde olan tüm yetkililer, Maliye Bakanlığı’nın eski baş hesap uzmanı Yaron Zelekha’nın çağrısını dikkate almak durumunda. Zelekha, tabiatın İsrail halkına bahşettiği en büyük zenginlik olan doğal gazın “gizli kapaklı peşkeş çekildiğini” ve bu konuda cezai soruşturma başlatılması gerektiğini söylemişti.