RAMALLAH, Batı Şeria — Batı Şeria’daki güvenlik güçlerinin Hamas üyelerine karşı 2 Temmuz’da başlattığı tutuklama dalgası Hamas ve Filistin Yönetimi (FY) arasında yeni bir gerginliği tetikledi. Yeni ama bir o kadar da eski olan bu mesele Hamas ile FY arasında karşılıklı tehditlere kadar vardı ve Filistin’in bir türlü sağlanamayan iç uzlaşısına yeni bir darbe vurdu.
Hamas’ın konuya ilişkin 21 Temmuz’da yaptığı basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “Filistin güvenlik birimleri bugüne kadar Batı Şeria’da siyasi gerekçelerle (Hamas’a üye) 86 kişiyi tutukladı. Bu üyelerin çoğu bu ayın başında düzenlenen geniş çaplı operasyonlar sırasında tutuklandı.”
Hamas Yasama Meclisi’nin Batı Şerialı üyelerinden Semire El Hulayka Al-Monitor’a şu bilgileri verdi: “Son operasyonlarda tutuklananların çoğu serbest bırakıldı. Bu da operasyonların sadece şov amaçlı olduğunu kanıtlıyor. Tutuklananların hepsi ya eski tutuklu yakınları ya da siyasi görüşü bilinen kişiler. Bu da tutuklamaların siyasi olduğu ve FY ile İsrail arasındaki güvenlik eş güdümün bir sonucu olduğu anlamına geliyor. Hamas liderleri ile FY arasındaki tehditler de medya gösterisinden ibaret.”
Tutuklamalar Hamas ile FY arasında gerilimi tırmandırırken Hamas liderlerinden İsmail El Aşkar 4 Temmuz’daki basın açıklamasında şöyle dedi: “Güvenlik birimleri bu tutuklamalar yüzünden direniş hareketinin hedefi hâline gelebilir.”
Aşkar’ın sözlerini tehdit addeden FY adına güvenlik teşkilatının sözcüsü Adnan El Damiri yanıt verdi. Damiri 5 Temmuz’daki açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Güvenlik birimlerine yönelik saldırı olursa Hamas hayal bile edemeyeceği bir tepkiyle karşılaşır.”
Demiri 6 Temmuz’da yaptığı bir diğer açıklamada da “güvenlik birimlerine saldırı hazırlığında olduklarını itiraf eden Batı Şeria’daki bir Hamas hücresine mensup 40 kişinin yakalandığını” bildirdi ve “Hamas Batı Şeria’yı istikrarsızlaştırmaya çalışıyor.” dedi.
Hamas ve FY Gazze Şeridi ya da Batı Şeria’daki her tutuklama dalgasını “güvenlik gerekçeleri” ile açıklıyor. Örneğin 13 Mart’ta da Gazze İçişleri Bakanlığı, FY güvenlik gücü mensuplarını “Gazze’de istikrarsızlık yaratmak, kargaşa çıkarmak ve askeri kanatları gözetlemekle” suçlamıştı.
Batı Şeria’daki Hamas liderlerinden Hasan Yusuf ise Hamas üyelerine yönelik tutuklamaların “güvenlik gerekçeleri” ile yapıldığını reddetti. Yusuf Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Operasyonun ilk günlerinde FY’ye bağlı cezaevlerine 220’den fazla Hamas üyesi gönderildi. Bunların hepsi siyasi nedenlerle alındı.”
Yusuf tutuklu Hamas üyelerine yöneltilen suçlamalara ilişkin ise şöyle konuştu: “Güvenlik birimlerinin suçlamaları asılsız. Bunlar Hamas üyelerini tutuklamak için üretilen bahaneler. (…) FY’nin Batı Şeria’da Hamas’a verdiği zarara rağmen Hamas tepki göstermedi. Silahlı hücrelerin Batı Şeria’yı istikrarsızlaştırmaya çalıştığı iddiaları da eski bir oyun. Hamas’ın FY’ye karşı faaliyet yürüten silahlı hücreleri yok, Hamas Batı Şeria’yı kontrol altına alma ve buradaki durumu değiştirme gayretinde değil. Zira Batı Şeria’da değişim amaçlı herhangi bir girişim İsrail’in varlığı nedeniyle başarıya ulaşamaz. İsrail tankları şehir merkezlerine yalnızca birkaç dakika uzaklıkta. (…) Gözaltılar FY’nin İsrail’e boyun eğdiğini gösteriyor ve iki taraf arasında Batı Şeria’da herhangi bir direniş faaliyetini bastırmak için sürdürülen güvenlik eş güdümünden kaynaklanıyor.”
El Fetih Sözcüsü Ahmet Asaf ise Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Hamas ortaklık ve birliğe inanmıyor, kendisini ulusal projenin bir parçası olarak değil Müslüman Kardeşler’in parçası olarak görüyor. (…) Hamas’ın Gazze’de başlattığı bir bölücülük ve ihtilal planı var. Bu planı, yapabilirse, Batı Şeria’da tamamlamak istediğinden hiç şüphemiz yok.”
Filistin Politika Araştırmaları ve Stratejik Çalışmalar Merkezi Masarat’ın Başkanı Hani El Masri’nin konuya ilişkin Al-Monitor’a yaptığı değerlendirme ise şöyle: “Güvenlik birimlerinin Hamas’a yönelik suçlamalarını kanıtlayan hiçbir delil yok. İki taraf da yıllardır siyasi tacize ve tutuklamalara bahane olarak bu suçlamaları kullanır.”
Masri Hamas’ın Batı Şeria’da kontrolü ele geçirme ihtimaline ilişkin ise şöyle dedi: “Hamas bugünlerde zor durumda. Gazze’de 2007’den bu yana abluka altında, Batı Şeria’da ise FY ve İsrail’in takibinde. Batı Şeria’da darbe yapmak isteyen biri, İsrail’e darbe yapmak durumunda. Zira bölgenin kontrolü FY’de değil İsrail’de. Hamas’ın Batı Şeria’da kontrolü ele geçirmeye çalıştığı iddiası gerçekçi değil. Hamas Batı Şeria’daki karar alma merkezinin ve egemenliğin FY’nin değil İsrail’in elinde olduğunu pekâlâ biliyor. Tüm bunlara rağmen burada (FY’ye karşı) gerçekten operasyon yapmak isteyen bir grup ya da şahıslar varsa bunun da ispat edilmesi gerekir.”
Filistinli insan hakları örgütü El Hak’ın Başkanı Şavan Cebarin ise konunun insan hakları boyutuyla ilgili Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Batı Şeria’daki tutuklamalar yüzde yüz kanunsuzdur. Yakalama emri olmadan tutuklanan kişiler var. Kimi tutukluların cezaevlerindeki durumu insan hakları standartları açısından iyi ama işkenceye varan kötü muamele görenler de var. (…) Gözaltı sayısında temmuzda büyük bir artış oldu. Bu da bize tutuklamaların arkasında güvenlik gerekçeleri değil siyasi nedenler olduğunu düşündürüyor.”
FY ile Hamas arasındaki ilişkiler, haziran 2007’nin ilk günlerinde patlak veren ve günlerce süren silahlı bir çatışmaya dönüşen gerginliğin ardından hiç düzelmedi. Çatışmalar sonucunda Hamas Gazze’de FY’ye bağlı tüm güvenlik ve siyasi kurumları ele geçirdi. Batı Şeria’nın kontrolü ise FY’de kaldı.
2007’deki bölünmenin ardından Batı Şeria’da FY güvenlik birimleri ile İzzeddin El Kassam Tugayları arasında sadece bir defa silahlı çatışma yaşandı. 4 Haziran 2009’da Batı Şeria’nın kuzeyindeki Kalkiliye şehrinde yaşanan bu çatışma, güvenlik güçlerinin üç El Kassam üyesinin etrafını sararak teslim olmalarını istemesi üzerine çıktı. Şahısların teslim olmayı reddetmesi üzerine ikisi öldürüldü, üçüncüsü ise yaralandı. Çatışmada güvenlik birimlerinin bir mensubu da yaralandı.
Tutuklamalar ve tehditler Filistinlilerin iç bölünmesini derinleştirirken uzlaşıyı da imkânsız bir görev hâline getiriyor. Yusuf da bu noktaya dikkat çekiyor: “İsrail ile mücadele edebilmek için ulusal birliğin sağlanmasını umuyorduk. Ancak bu tutuklamalarla ibre maalesef birliğe değil iç ihtilafa işaret ediyor.”
Asaf’ın buna yanıtı ise şöyle: “Hamas’a ulusal birlik hükümetine katılmasını önerdik ama onlar bunu reddetti. Ulusal birlik hükümetinde yer almayı reddedip İsrail’le gizli müzakere yürütenlerin birlik ve uzlaşı niyeti olamaz.”
Masri’nin değerlendirmesi ise şöyle oldu: “Ortada bir uzlaşı yok. Bu konu sadece uzlaşı isteyen halkı yatıştırmak için kullanılıyor. Hamas Gazze’deki iktidarından vazgeçme niyetinde değil. FY ve Başkan (Mahmud Abbas) ise Gazze ve Batı Şeria’da mutlak kontrol sahibi olmak istiyor.”
23 Nisan 2014 tarihli Sahil Mülteci Kampı Anlaşması kapsamında kurulan uzlaşı hükümetinin başarısız olmasının ardından Filistinliler arasındaki bölünmüşlük aşılması zor bir şekilde pekişmiş görünüyor. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki güvenlik uygulamaları da bu bölünmeyi derinleştiriyor.