Temmuz başında Kudüs’ün kırsal mahallelerinden Ayn Karim’de antik bir mikve -- Yahudi dini ritüellerinde kullanılan küvet -- keşfedildi. Yağmur suyuyla doldurulan ve inançlı Yahudilerin arınmak için içine girip yıkandıkları 2 bin yıllık küvet mahalledeki evlerden birinin onarımı sırasında bulundu. Zemindeki taş ve kil aletler kadar iyi muhafaza edilmiş şekilde bulunan havuzun İkinci Tapınak döneminde kullanılmış olduğu tahmin ediliyor.
Bu keşif, Filistinli Araplar ve Hristiyanların köklü geçmişe sahip oldukları Ayn Karim ile Yahudiler arasında da bağ olduğunu güçlendiren bir kanıt. Al-Monitor’a konuşan Profesör Moşe Amivar’a göre “Dünyada bu köy gibi tarihi Hristiyanlığın, Yahudiliğin ve İslam’ın kalbine kadar uzanan başka bir yer yok”. Yaklaşık 40 yıldır Ayn Karim’de oturan ve köye ilişkin iki kitabı bulunan Amirav, köyün tarihi konusunda uluslararası bir uzman kabul ediliyor.
Amirav açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Yahudilerin buradaki hikâyesi köyde bin yıldır Yahudilerin yaşamış olmasıyla ilgili. Muhtelif kaynaklara göre Tapınak’ın sunak taşları burada yapıldı. Hristiyanlıkta ise Yahya’nın annesi Elisa’nın kuzeni ve İsa’nın annesi Meryem’le ikisi de hamileyken köy pınarında buluştuğu anlatılır. Müslümanlıkta ise Kudüs’ün fatihi Ömer Bin El Hattap’ın Ayn Karim’de dinlendiği ve köyün pınarından içtiği sudan aldığı güçle şehri fethettiği anlatılır.”
Ayn Karim ile Yahudiler arasındaki bağı gösteren arkeolojik bulgular son yıllarda ortaya çıkarıldı. İlk olarak 2004’te köyde bir mikve bulundu. Profesör Amirav’ın Aziz Yahya Kilisesi’nde bulduğu sarnıcın arınma küveti olduğu anlaşıldı. Bu keşif uluslararası kamuoyunun ilgisini çekti ve o zamana kadar sadece metinlerde geçen antik Ayn Karim ile Yahudilerin bağlantısını ortaya koyan ilk kanıt oldu.
Şimdi büyük ve etkileyici ikinci bir mikve ortaya çıkarıldı. Mikvenin bulunduğu evde hayat arkadaşı Tal ve altı çocuğuyla yaşayan şair Uriyah, meraklı turist akınlarından sakınmak için soyadının kullanılmamasını rica ederek duygularını Al-Monitor’a şöyle anlatıyor: “Bu keşif bizi çok heyecanlandırdı. (...) Benim Yahudi mirasıyla bağımı güçlendirdi. Mikvenin bulunduğu yere her inişimizde zaman tüneline inmiş gibi oluyoruz.”
Hayat arkadaşı Tal ise keşfin Yahudilikle ilgili boyutundan pek etkilenmişe benzemiyor: “Din bana hiçbir şey ifade etmiyor. Burada arkeolojik bir keşif var ve önemli olan da bu.”
Kudüs Tarihi Eserler Kurumu Başkanı Amit Ram ise Al-Monitor’a şu bilgileri veriyor: “Arkeolojik kazılarda mikvelere rastlanması oldukça yaygındır. İkinci Tapınak dönemine ait neredeyse her evde mikve vardır. Buradaki durumu özel kılan ise mikvenin Ayn Karim’de ve çok iyi durumda bulunmuş olmasıdır.”
Ayn Karim’in tarihi antik Kenanlılar dönemine dayanıyor. Yahudilerin köye ilk yerleşmesi Birinci Tapınak dönemi sırasında M.Ö. yaklaşık sekizinci yüzyıla dayanır. Yahudiler İkinci Tapınak’ın yıkıldığı M.S. birinci yüzyıla kadar burada yaşadılar. Ardından Yahudi varlığı sona erdi ve Yahudiler köye 2 bin yıl sonra 1948 Bağımsızlık Savaşı’nın sonunda geri geldi.
İslam imparatorluğunun kurucusu kabul edilen Fatih Ömer Bin El Hattap, yüzlerce yıl boş kalan köye beşinci yüzyılda geldi. Yine yüzlerce yıl ıssız kalan köye 12. yüzyılda Haçlılar geldi ve burada kiliseler inşa etti. Kayıtlara göre 15. yüzyılda Kudüs’e gelen çok sayıda Faslı derviş, zengin su kaynaklarından faydalanarak sebze yetiştirmek üzere Kudüs hükümdarı tarafından Ayn Karim’e gönderildi. 16. ve 17. yüzyıllarda ise köye Beytüllahim’den gelen Hristiyanlar yerleşti. 19. yüzyılın başlarında köy nüfusunun üçte ikisini Müslümanlar, geri kalanını Hristiyanlar ve çok az sayıdaki Yahudi oluşturuyordu.
Ayn Karim son yıllarda varlıklı Yahudilerin yaşadığı kalburüstü bir Yahudi mahallesi ve dünyanın dört bir yanından Hristiyanları çeken bir hac yeri hâline geldi. Köyün meşhur dik ve dar taş sokaklarında çok sayıda gurme restoranlar ve butikler yer alıyor. Kudüs’ün güneybatı köşesinde bir dağın eteğinde bulunan Ayn Karim idari olarak Kudüs kentinin parçası olsa da etrafını çevreleyen dağlar, vadiler ve ormanlar sayesinde huzurunu ve kırsal havasını koruyor.
Bu yılın başında bölgenin tarihi dokusuna zarar verecek yeni inşaatların engellenmesi amacıyla Ayn Karim’in Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınması için UNESCO’ya başvuru yapıldı. Buna tepki gösteren çok sayıda Filistinli mülteci UNESCO’ya 1948’de terk ettikleri köyün listeye alınmasına itiraz eden bir mektup gönderdi. Mektupta Ayn Karim’in listeye alınmasının onun bir Yahudi mirası olarak yaşatılmasına ve Filistinlilere ait mirasın bir kenara itilmesine yol açabileceği ve mültecilerin köye dönüş hakkına kavuşma şansının azalacağı vurgulandı.
Ayn Karim’de yaşayan Yahudilerin köyde bir mikve bulunmasından bu denli rahatlaması da bu nedenden olmalı. Bir bakkalda karşılaştığım Ayn Karim sakini Aliza bu konuda şöyle diyor: “Burada Ayn Karim’de Filistinlilerin de yaşamış olduğundan ve burayı sonradan terk ettiklerinden ya da Bağımsızlık Savaşı sırasında buradan sürüldüklerinden şüphem yok. Ama Yahudilerin Ayn Karim’le bu denli derin bir bağının ortaya çıkması şu soruyu gündeme getiriyor: Biz burayı ele mi geçirdik, yoksa geri mi aldık?”
Ayn Karim, İsrail topraklarındaki üç din için tarihsel belleği temsil ediyor. Köye dair ortada pek fazla fiziksel bulgu, dini anlatı ya da süreklilik arz eden bir yerleşim kaydı yok. Ancak Ayn Karim, Birinci Tapınak devrinde buraya yerleşen Yahudilerden başlayarak İsa’nın doğumunun dünyaya ilan edilmesi ve Arapların Kudüs’ü fethine kadar hem Yahudi hem Hristiyan hem İslam tarihinde önemli bir eksen. Tarihi miras kavramını tam anlamıyla simgeleyen bir yer varsa o da Ayn Karim’dir.
Bu makale Ağustos 2015'teki Orta Doğu'nun kültürel mirası yazı dizimiz kapsamında yayımlanmıştır. Yazı dizisinde yer alan diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.