Ve sonunda uzun süreden beri dünyanın yakından takip ettiği Süleyman Şah Türbesi boşaltıldı. Böylece 2014 Martında Ankara’dan ayrılan ve 2014 Nisan ayından beri yaklaşık 10 aydır türbede görev yapan çoğu elit özet kuvvetler mensubu 45-50 Türk askerinin ailelerinin endişeli bekleyişi de sona ermiş oldu.
Başbakan Davutoğlu’nun yanına Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ı da yanına alarak Genelkurmay karargahında 22 Şubat Pazar günü sabah saatlerinde yaptığı basın açıklaması ile operasyonu öğrenen Türkiye bu operasyon haberiyle yeni bir güne hareketli uyandı.
Açıklamasına Türbe çevresinde çatışmaların ve IS tehdidinin artması üzerine uluslararası hukuktan doğan hakların korunması yönünde tedbir aldıklarını belirterek başlayan Davutoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Tahliye operasyonu, dün (21 Şubat) akşam saat 21.00 itibariyle başlatılmıştır. Dün akşam güvenlik güçlerimiz iki koldan sınırdan geçerek bir kol Süleyman Şah Saygı Karakolu’na gitmiştir. Diğer kol ise, aynı anda Eşme bölgesinden geçerek bir toprak parçasını kontrol altına almış ve bayrağımızı türbenin nakledileceği bu toprak parçası üzerinden dalgalandırmıştır.
Tüm operasyonlar Genelkurmay karargahından benim de katılımımla yürütülmüştür. 39 tank, 57 zırhlı araç toplamda 100 araç ve 572 personelle Suriye’ye girilmiştir. 21-22 Şubat gecesi saat 00:30’da birliklerimizi Süleyman Şah Saygı Karakolu’na ulaştırılmıştır. Türbede yatan cenazeler için dini tören yapılmıştır. Manevi değer taşıyan tüm unsurlar alınmıştır. 04:45’te son askerimizi buradan ayrılmıştır. Bayrağımız da türbeden alınmıştır.”
Davutoğlu’nun sözlerindeki geçicilik vurgusu önemli çünkü Davutoğlu üstü kapalı bir mesajla daha önce iki kez yeri değişen ve Türkler için sembolik anlamı büyük olan türbenin üçüncü kez yerinin değişebileceğine dikkatI çekti. Bu nedenle, türbe dün geceki operasyonla Türkiye’nin Suruç ilçesine çok yakın sınır hattındaki Eşme tabir edilen yere taşındı. Dikkat çeken husus bu bölgenin Türkiye’nin arasının pek iyi olmadığı PYD kontrolünde olması. Yani Türkiye sınır hattına taşıdığı türbenin güvenliğini Suriyeli Kürtlerle birlikte sağlayacak gibi görünüyor. Ayrıca Davutoğlu’nun açıklamalarında “hiçbir ülkeden izin almadık ve koalisyon güçlerine operasyon başladıktan sonra bilgi verdik” vurgusu da dikkat çekti.
Şimdi ise operasyonla ilgili “gayri-resmi” detaylar:
Al-Monitor’e konuşan ancak ismini vermek istemeyen üst düzey bir güvenlik yetkilisi “Siyasi açıdan geç kalınış ancak doğru bir karar, bir astsubayın üzerine demir kapı düşmesi sonucu şehit olduğu bu operasyon askeri açıdan ise başarılı bir operasyon.” Çünkü” diyerek söze devam eden uzmana göre “özellikle son günlerde IS’den türbeye yönelik tahrik ve tacizlerin arttığını biliyorduk. Örneğin, türbenin son dönemde elektrikleri kesilmeye başlamıştı. Gelen IS militanları en son türbedeki Türk bayrağının indirilmesi konusunda türbedeki askerleri tehdit etmişlerdi. Ayrıca türbenin çok yakınına yaklaşan IS militanlarının türbeyi sürekli şekilde gözetlemeye başladıklarını biliyorduk.” Al-Monitor’e konuşan bir başka askeri yetkiliye göre son günlerde hem ulusal hem de uluslararası basında görünürlüğü artan ve en son Türkiye parlamentosunda milletvekilleri arasında sert tartışmalara neden olan Türbenin bu artan görünürlüğünün Türkiye içi hassasiyeti arttırdığını vurguluyor. Artan bu hassasiyet belli ki Türk siyasi ve askeri karar alıcılar için artık rahatsız etmeye başladı.
Suriye’ye giren Turk birligi Kurt Kobani kasabasi uzerinden hareket etti. Resmen aciklanmamasina ragmen, gelen haberler Kurd YPG gucleri Turk askerlerin gectikleri yollarin guvenligi saglamada yardimci oldular.
Bu arada operasyonda Türk güvenli güçleri ile Suriyeli Kürtlerin işbirliğine dikkat çeken HDP milletvekili Hasip Kaplan’a göre Türk güvenlik güçleri ile Kürtlerin 30 yıllık bir çatışam sürecinden sonra ilk kez bir askeri operasyon içinde yer birlikte yer almaları çok ilginç. Kaplan’a göre, “Bu bir milat olabilir. Türkiye’nin, Ortadoğu’daki Kürtlerin, Suriye ve Irak’takilerin durumu değerlendirilirse, Türkiye’nin sınırlarının güvencesi açısından Rojava kantonlarının nasıl bir rol oynayacağı görülür.”
Al-Monitor’un ulaştığı bilgilere göre Türbe’nin içindeki askerlerle birlikte Süleyman Şah’a ve iki askerine ait olduğu öne sürülen 3 sanduka ve türbede sergilenen tarihi eserler de tahliye edilmiş. Türbe binası da IS için bir propaganda malzemesi olmaması için tahrip edilmiş. İlginç şekilde PYD kontrolü altındaki Eşme’de türbenin taşınacağı 10 dönümlük yeni arazi de Suriyeli bir Kürt’ten satın alınmış. Ankara kulislerinde, bu arazinin bulunması esnasında PYD’li yetkililerin Türk yetkililere yardımcı oldukları, arabuluculuk yaptıkları konuşuluyor.
Siyasi kutuplaşmanın iyice arttığı ve sokakların hareketli olduğu Türkiye’de bu operasyon konusunda kamuoyu her olayda olduğu gibi ikiye bölündü. Sosyal medyadaki yorumlar incelendiğinde kamuoyunun büyük bir bölümü operasyonda hem askerlerin ve sandukaların tahliye edilmesini, türbenin boşaltılarak Suriye topraklarında sınır hattında daha güvenli bir yere taşınmasını olumlu bularken bir kısmına göre ise bu operasyon Türkiye’nin Suriyedeki güçsüzlüğünü ortaya çıkarmıştır. “Kendi askerlerini bile bu kadar büyük bir operasyonla tahliye edebilen Türkiye Suriye’de nasıl etkin rol oynayabilir?” diye soran bu grubun yanında operasyonun PYD güçleri ile koordineli yapılmasından rahatsızlık duyanlar da mevcut. Bu gruba göre bu operasyonla PYD’nin Suriye kuzeyinde bir özerk yönetim kurma çabası Türk hükümeti ve Türk güvenlik güçleri tarafından fiilen kabul edilmiş oldu.
Son olarak “Türbe boşaltıldığına göre acaba uluslararası koalisyonun IS ile mücadelede daha etkin rol oynaması için Türkiye’ye yönelik baskıları artar mı?” sorusu da önem kazanıyor. Ankara’daki uzmanlara göre baskı kesinlikle artar. Özellikle Türk topraklarındaki kritik önemdeki İncirlik üssünün operasyonel görevlerde kullanılması konusunda ABD’nin Türkiye’yi uzunca bir zamandır sıkıştırdığı bilinen bir gerçek.
Sonuç olarak; türbenin bir askeri operasyonla Türkiye tarafından tahliye edilerek yeni yeri olan Suriye topraklarındaki Eşme’ye nakledilmesi ve türbeye koruyan askerlerin Türkiye’ye dönmesinin hem bölgesel dinamikler hem de Türk iç siyaseti açısından önem taşıdığı kesin. Ancak en önemli soru “Acaba bu tahliye Türkiye’nin IS ile mücadeledeki rolünü arttırmasına neden olur mu ve PYD’ye karşı tutumunu nasıl etkiler?” sorusu. İşte yaklaşan genel seçimler öncesinde bu soruyu en çok AKP hükümetini yöneten siyasi karar alıcıların kendilerine sordukları kesin ozellikle Kobane Kanton Basbakani Enver Muslim’in harekat sirasinda Ankara’ya davet edilmesinden sonra. Muslim’in Ankara bulunmasinin nedenin herhangi bir sikintiyi ve yanlis anlamalari onlemek olduguna suphe yok.