REFAH, Mısır — İsrail istihbarat servisleri Hüsnü Mübarek rejiminin 2011’de düşmesiyle birlikte Sina Yarımadası’ndaki istihbarat faaliyetlerini arttırdı. Rejimle birlikte İçişleri Bakanlığı’na bağlı devlet güvenlik teşkilatı da Sina Yarımadası’nda çöktü. Bu birim, 30 yıl boyunca Mısır hükümetinin Sina’daki tek temsilcisi oldu. Dinci örgütlerin ve silah kaçakçılarının bölgedeki etkinliğini kırmaya çalışan devlet güvenlik teşkilatı, sert uygulamaları nedeniyle halk arasında kötü bir şöhret edindi.
Militan dinci örgütlerin yarımadadaki, bilhassa İsrail’e komşu bölgelerdeki faaliyetleri İsrail’in kaygılarını arttırdı ve buradaki müdahalelerini tetikledi. İsrail istihbaratı, bölgedeki genç kaçakçıları sık sık gözüne kestiriyor ve onlara casusluk için baskı yapmaya çalışıyor.
Sina’nın en büyük aşiretlerinden Savarika’nın bir mensubu, isminin açıklanmaması şartıyla İsrail’in kendisini nasıl devşirmeye çalıştığını şöyle anlattı: “İsrail’in Ohlikdar hapishanesindeyken MOSSAD ve Şabak’ın (İsrail’in iç istihbarat servisi Şin Bet) 2011’in şubat ayında teyakkuza geçtiğini görüp şaşırdık. Mısırlı mahkûmlar olarak iki ay boyunca yoğun soruşturmalara, hücre hapsine, cezalara ve psikolojik baskıya maruz kaldık.”
Yasa dışı yollardan İsrail’e girme ve sigara kaçakçılığı suçlarından Ohlikdar’da dört yıl yatan aşiret mensubu şöyle devam etti: “Tek bir sorguda dört MOSSAD yetkilisi tarafından sorgulanıyordum, tüm soruları yanıtlamazsam tartaklanıyordum. Sınır bölgesindeki yaşamımızı, radikallerin, İsrail karşıtı dinci örgütlerle irtibatlı kişilerin faaliyetlerini, Hamas’a silah kaçıranları en ufak ayrıntısına kadar soruyorlardı. Sorgu bitince, ailemle yapacağım telefon görüşmesinde yeni bilgiler edinmemi istiyorlardı. Aksi takdirde Sina’ya dönünce sorgu kaydını Mısır güvenlik birimlerine göndereceklerini, MOSSAD’la iş birliğinden suçlanacağımı söyleyerek beni tehdit ediyorlardı.”
Aşiret üyesinin MOSSAD sorgularından edindiği izlenime göre, Sina’daki devlet güvenlik teşkilatı ocak 2011’deki devrimle çöker çökmez İsrail istihbaratı teyakkuza geçmiş. Sina’da caydırıcı güvenlik önlemlerinin kalmadığı düşüncesi İsraillileri kaygılandırmış.
İsrail’in Sina’daki istihbarat çalışmaları, terör örgütü Ensar Beyt El Makdis’e bağlı bir grubun Eylat’ta 18 Ağustos 2011’de gerçekleştirdiği saldırının ardından yoğunlaştı. Teröristler bu saldırı için 210 kilometre uzunluğundaki Sina-İsrail sınırından geçmeyi başarmıştı. İsrail istihbaratı bu olaydan sonra saldırıları daha Sina’da önlemek ve sabote etmek için sınırdaki ücra köy ve yerleşimlerde faaliyet gösteren terör grubu elemanlarından adam devşirmeye başladı.
Al-Monitor, MOSSAD’ın nasıl örgütlenip adam devşirdiğini, istihbaratı nasıl topladığını ve ne tür faaliyetler yürüttüğünü yerinde araştırmak için Sina’nın tehlikeli sınır bölgelerine gitti. İsimlerinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a konuşan bölge sakinleri ve kaçakçıların verdiği bilgiye göre MOSSAD, sınırda sigara ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan hücrelerden adam devşiriyor. Sınırı geçmeye çalışırken tutuklanan kaçakçılara belli konuda bilgi toplaması için teklif yapılıyor. Kabul etmezlerse İsrail’de terör saldırısı planlama suçlamasıyla yargılanmak ve ağır cezalar almakla tehdit ediliyorlar. Kabul ederlerse de para ve menfaat vaat ediliyor.
Bir kaçakçı, bölgenin gençlerine, özellikle sınırda kaçakçılıkla uğraşan genç erkeklere yapılan cazip tekliflerin ayrıntılarını şöyle anlattı: “Ebu Suilem adıyla bilinen bir MOSSAD subayı benimle temas kurarak El Mukata köyü, El Zahir, El Mehdiye, Sadut ve El Masura’daki Selefi cihatçılarla ilgili bazı bilgiler istedi. Karşılığında 10 kilogram saf kokaini düşük fiyattan İsrail’den Sina’ya kaçırmama yardım edeceğini söyledi. Ben ‘Olmaz!’ dedim, ama beni en az on defa daha aradı. Sonra da tanıdığım başka kaçakçılarla irtibata geçti, onlar da kabul etti.”
Kaçakçı şöyle devam etti: “MOSSAD insanlara, profillerine göre farklı teşvikler öneriyor. Kimilerine ayda bin ila 2 bin dolar arası para teklif ediliyor. Bunlar istedikleri zaman sınırdan İsrail’e geçip MOSSAD’la çalışan İsrailli kadınlarla Tel Aviv’de lüks otellerde de kalabiliyor. İsrail’e karşı düzenlenen saldırıların faillerini öldürmek için ise 20 bin doları bulan meblağlar teklif ediliyor.”
MOSSAD ve Şabak, kaçakçı şebekelerine görevler vererek casusluk çemberini genişletmiş. Sınır bölgelerindeki işsiz gençleri, bilhassa da terör örgütleriyle bağlantılı cihatçı unsurların akrabalarını ayartmaya çalışmış. MOSSAD ve Şabak, bu kişileri devşirmek için ya para önermiş ya da onları kaçakçılık şebekelerine düşürüp tutukladıktan sonra İsrail istihbaratı için çalışmayı kabul etmeleri karşılığında serbest bırakmış.
Refah’ın güneyinde İsrail sınırına yakın El Mukata köyünden bir gencin Al-Monitor’a anlattıklarına göre yöre halkından bir kişi, kaçakçıların temin ettiği bir sürü İsrail menşeli telefonu kendi köyünde ve çevre köylerde dağıtmakla görevlendirilmiş. Kaçakçılar, bu kişiyi iyi para kazanacağını söyleyerek ikna etmiş. Bir süre sonra telefonları veren kaçakçının MOSSAD’a çalıştığı ve dağıtılan telefonlara İsrail’in böcek yerleştirdiği ortaya çıkmış.
Aynı genç, Mısır’a ait şebeke çekmediği için bütün sınır bölgesinin İsrail telefon şebekesini kullandığını ve bunun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehlikeye attığını belirtti.
İsrail’in bölgede oluşturduğu ağlar, cep telefonlarını izlemekle sınırlı değil. MOSSAD’ın temas kurduğu bir diğer gence göre İsrail istihbaratı, daha yetenekli gördüğü kimi gençleri konuşma içeriklerini analiz etmekle, cihatçıların ve Gazze’ye silah kaçıranların hareketlerine ilişkin bilgilerin doğruluğunu incelemekle görevlendirmiş.
Bu genç, başından geçen olayı şöyle aktardı: “Kuzenimle telefonda konuşuyordum, İsrail’in Orange şirketine ait SIM kartla. Ona yerel lehçeyle köktendinci bir örgüt üyesinin orduya ait tanklara PK makineli tüfekle ateş açtığını, askerlerin kaçtığını anlatıyordum. (...) MOSSAD subayı, 4 bin dolar karşılığında bahsettiğim adamın kimliği ve yerine dair benden bilgi istedi. Telefonu yüzüne kapattım, SIM kartı da parçaladım.”
Sınır bölgesinde devşirilen casuslara verilen en önemli görevlerden biri de Gazze Şeridi’nde Hamas’a gidecek silahlara elektronik düzenekler yerleştirmek. Bu düzeneklerin amacı, Hamas’ın silah depolarını tespit ve imha etmek. Bir silah kaçakçısının Al-Monitor’a aktardığına göre Hamas bu operasyonlardan bazılarını ortaya çıkarmış.
Sina’daki silahlı terörist unsurların öldürülmesi de önemli görevler arasında.
Sınır köylerinde ─ kendi deyimleriyle “yangın köylerinde”─ yaşayan insanlar, yıllar boyunca Mısır yönetimleri tarafından ihmal edilmekten yakınıyor. Devlet hizmetlerinden, içme suyu hakkından bile mahrum edildiklerini, bölgede işsizliğin yaygın olduğunu ve bu nedenle kaçakçılığa ve tehlikeli işlere yönelmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Bu da gençleri, sadece İsrail istihbaratının değil, Mısır istihbaratı ve terör örgütlerinin istismarına açık hâle getiriyor.
Al-Monitor’un temas ettiği Mısırlı bir güvenlik kaynağı, MOSSAD’ın Sina’daki faaliyetlerini teyit etmekten veya yalanlamaktan kaçındı. Sina’daki aktivistler ve siyasiler de can güvenliği ve yasal sonuçlar korkusuyla konuşmak istemedi.
Sahadan gelen bilgiler ve özellikle Sina’da faaliyet gösteren aktörlerin çoğalması ise bu çalkantılı bölgede durumun kötüye gittiğine işaret ediyor.