İslam Devleti’nin (İD) 10 Temmuz’da Musul’u işgalinden üç gün sonra verilen “haklı cihat’’ fetvası üzerine, Irak’ta bir halk seferberliği yaşanıyor.
Saad Hamid, İD’in ilerleyişini durdurmak için Irak ordusuna yardım etmeye gönüllü olan 200 kişilik bir grubun içinde. Babil’in güneyindeki El Kafal köyünde bir aylık eğitim programına alınan Hamid, cephedeki savaşçılara katılmadan önce silah kullanma ve savaş teknikleri konusunda eğitim alıyor.
İzlenimlerini Al-Monitor’a coşkuyla aktaran Hamid, cihat çağrısına karşılık olarak, İslam Devleti’ne karşı savaşmaya ve ülkesini savunmaya hazır olduğunu söylüyor. Ancak hemen gönüllü olmasının ardında başka sebepler de var: İşsizlik ve maddi zorluklar.
Hamid Al Monitor’a şöyle diyor: “Kendimi güvende hissediyorum. Çünkü annemi ve üç kardeşimi geçindirmek için sabit bir maaş alıyorum.’’
Gönüllülerin çoğu Hamid gibi yoksul kişiler ve ne pahasına olursa olsun bir geçim kaynağı bulmaya çalışıyor. Gönüllüler ayda 400 dolar maaş alıyor, savaş alanına geçince ise aylık ücretleri 600 dolara yükseliyor.
Babil’in kuzeyindeki Curf El Sahar’da muharip birliklere temmuz ortasında katılan 19 yaşındaki Hasan El Caburi, Babil’in Hilla bölgesinde eski bir ABD üssü olan Kaslo’daki bir kampta bir buçuk ay eğitim görmüş.
Bu bölge, bir tarafta ordu, güvenlik güçleri ve gönüllülerin, diğer tarafta silahlı grupların olduğu hücum ve geri çekilme savaşlarına sahne oluyor.
Caburi, hevesine ve İD ile savaşmayı milli bir görev olarak görmesine rağmen Al-Monitor’a şöyle konuşuyor: “Gönüllülerin çoğu doğru dürüst bir eğitim almadı, savaş becerisinden yoksunlar. Ayrıca çoğu genç ve yoksul. Onlar için gönüllülük para kazanmak için bir fırsat.’’
Irak ordusunda görevli bir subay olan Saad Hasun da Al-Monitor’a şöyle konuşuyor: “Gönüllülerin çoğunun nitelikli bir eğitime, silah kullanmayı ve savaş tekniklerini öğrenmek için zamana ihtiyacı var. Milli coşkunun gözü kara olabilir ve uygun bir eğitimle birleşmezse insan kaybına yol açabilir.’’
Hasun şöyle devam ediyor: “Irak’ın 1980’lerdeki savaşlarında ve Kuveyt’i işgalinde yer almış, savaş deneyimine sahip binlerce Iraklı var. Ordu, yaşlı olmalarına rağmen daha deneyimli olan bu Iraklıların uzmanlığından ve eğitiminden yararlanabilir.’’
1980’lerde eski Irak rejimi, İran’la olan savaşta düzenli orduya destek olarak Irak Halk Ordusu’nu kurdu. Bu model, bugün değişik koşullar altında, değişik amaçlar için kendini tekrarlıyor.
Ancak Hasun eski dönem için şöyle düşünüyor: “Irak Halk Ordusu şimdiki gönüllü gruplara göre daha organize ve güçlüydü. Bugüne kıyasla yaşça daha büyük kişilerden oluşuyordu.’’
Babilli Kais Hamza, gönüllülerin toplandığı merkezlerde eğitilen savaşçılardan biri. Silahlı grupların saldırılarını önlemek üzere Bağdat bölgesindeki El Taci’ye gönderilen Hamza, gönüllü arkadaşlarından üçünü bu çatışmalarda kaybetmiş.
Hamza, Al-Monitor’a gönüllülükten sağladığı gelir dışında bir geçim kaynağının olmadığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Cepheye nakledilen çok sayıda genç öldürüldü. Çünkü savaşma hevesleri, uzmanlık ve yeterli bir eğitimle birleşmedi.’’
Babil’deki merkezde gönüllülerin eğitiminde görevli Iraklı bir subay, isminin verilmemesi koşuluyla Al-Monitor’a şöyle diyor: “Nicelik çok fazla, ama nitelik yok. Nitelikli savaşçılar seçmek lazım ki terörle mücadele, asgari insani ve maddi kayıplarla yürütülsün.’’