Ana içeriğe atla

İran Rusya’yla ilişkilerinde yeni bir sayfa açıyor

Moskova’yla Tahran geleneksel olarak ne düşman ne de dost oldu. İlişkilerde kimi sıkıntılar olsa da Suriye krizi, terörle mücadele, güvenlik ve enerji konularında ortak çıkarlar, İran’la Rusya’yı daha kapsamlı bir stratejik iş birliğine götürebilir. İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir.
Russian President Vladimir Putin (R) passes Iran's Foreign Minister Mohammad Javad Zarif during their meeting in Moscow's Kremlin January 16, 2014. REUTERS/Sergei Karpukhin (RUSSIA - Tags: POLITICS) - RTX17GFG

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 5 Şubat’ta verdiği bir televizyon mülakatında dış politika konularına değinerek İran-Rusya ilişkilerine yeni bir canlılığın geleceğini kaydetti. Yakın komşularla ilişkileri geliştirmek Ruhani hükümetinin genel hedefi olsa da Tahran’ın bölgesel ve uluslararası stratejisinde Rusya’nın özel bir konumda olduğu tartışılmaz.

İki taraf arasındaki diplomatik temaslar, eylül 2013’te Bişkek’te düzenlenen ve Ruhani’nin de katıldığı Şangay İş Birliği Örgütü zirvesinden bu yana artarak devam ediyor. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bu yeni dönemi pekiştirmek üzere yakında İran’a gitmeyi planlıyor.

Gelişen ilişkilerin ufkunu değerlendirirken iki tarafın güdülerini anlamak gerekir. Son yüzyılda Rusya-İran ilişkilerine genelde rekabet ve bazen de iş birliği hâkim oldu. Rusya için – daha önce de Sovyetler Birliği için – İran asla yakın bir müttefik ya da “müşteri devlet” olmadı. Öte yandan Tahran da Moskova’yla asla güven dolu bir ilişki kuramadı. Tüm bunlara rağmen coğrafi yakınlık, ortak bölgesel çıkarlar ve enerji jeopolitiği, iki tarafı stratejik, bölgesel ve enerjiyle ilgili konularda bir araya getirdi.

İki ülkeyi yakınlaştıran son ortak menfaat de Suriye oldu. Her iki ülke Suriye’de olup bitenleri, yeni bir Orta Doğu’da yeni bir güç dağılımının öncüsü olarak görüyor. Böyle olunca, 4 Şubat’ta bir araya gelen İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şamkani ile Rusya Güvenlik Konseyi Sekreter Yardımcısı Yevgeni Lukyanov’un “güvenlik ve ekonomi alanlarında” ilişkileri geliştirme arzusunu beyan etmesi sürpriz olmadı. Bu arzuya karşın, iki tarafın genel menfaatleri göz önüne alınırsa ortak bir zeminde ilerlemeleri büyük bir gayret gerektirecek. Tarihsel gerginlikler bir yana, iki ülke arasında gerilim üretme potansiyeli taşıyan güncel meseleler var.

Her iki ülke de kendisini bölgesel ve uluslararası planda önemli ve bağımsız bir oyuncu telaki ediyor, ama aynı zamanda her ikisi de ABD’yi bölgesel ve uluslararası rollerini zayıflatmaya çalışan başlıca güç olarak görüyor. Neticede, cihatçı terörün önlenmesi ve Suriye krizinin çözümü gibi konularda belli bir çıkar örtüşmesi oluşurken, Hazar Denizi’nin hukuki rejimi, doğalgaz ihracat güzergâhları, Orta Asya ve Kafkasya’da genel bölgesel çıkarlar gibi konularda menfaatler ayrışıyor.

Tahran-Moskova ilişkilerinin çetrefilli yapısını bir tek şu bile anlatmaya yeter: Washington’un Hazar bölgesindeki nüfuzunu dengelemek ortak bir menfaat olduğu hâlde, Rusya’yla İran’ın kendi arasındaki rekabeti, bölgesel politikaların koordine edilmesini engellemiş ve her iki tarafın da konumunu zayıflatmıştır. Dolayısıyla başlıca ayrışma noktalarından biri, iki ülkenin uluslararası ve bölgesel oyuncular karşısında aldığı konumlarda yatıyor. Bu tezat, yaptırımlar nedeniyle şu an bozulmuş olsa da enerji sektöründe de görülüyor. Rus enerji ve inşaat şirketleri Irak’ta son derece etkin, ama İran’daki Rus varlığı enerji sektöründe minimal düzeyde, inşaat sektöründe ise büyük ölçüde Buşer Nükleer Enerji Santrali’yle sınırlı.

Bir diğer rekabet konusu, İran’la Rusya’nın küresel düzeyde başat enerji tedarikçisi olma potansiyeli. Her iki ülkenin dev hidrokarbon kaynaklarına sahip oluşu, bu kaynakların devlet kontrolünde oluşu ve her ikisinin de enerji konusunu daha geniş jeopolitik amaçlarla kullanma hevesi, koordine bir enerji politikasını mümkün kılabilirdi. Oysa bu etmenler şu ana dek iki ülke arasındaki rekabeti kızıştırmaya hizmet etti. Bunun başlıca sebebi Avrupa, Türkiye ve Balkanlar gibi pazarlar üzerindeki yarış.

Yapıcı bir adım olarak Tahran’la Moskova, Doğalgaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’nun (GECF) kuruluşunda etkili oldu. Bugün Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) benzeri bir konuma sahip olan GECF, doğal gaz üreticisi devletlerin çalışmalarını koordine etmeye çalışıyor. Bir İranlı olan Muhammed Hüseyin Adili’nin genel sekreter olarak başında bulunduğu GECF’nin İran-Rusya iş birliğini artırıp artıramayacağını zaman gösterecek.

Rusya-İran ilişkilerini etkileyen bir diğer etmen, İran’a uygulanan dış yaptırımlar. Son birkaç yılda Rusya’nın İran’a yaptırım uygulayan Batı güçlerinin yanında durması, İranlı paydaşları rahatsız etti ve Moskova’nın niyetlerine ilişkin güvensizliği artırdı. Öyle ki kimi İranlı yorumculara göre Moskova, bir yandan nükleer meseleyi Batı’dan taviz koparmak için kullandı, diğer yandan da İran’ı, P5+1 ülkelerinin daha ağır yaptırımlar uygulamasını engellediğine ikna etti. Kısaca Moskova, nükleer krizi kullanarak hem İran’dan hem Batı’dan ekonomik ve siyasi çıkarlar elde etti.

Ancak yaptırımlarda bugün artık yeni bir safhaya geçiliyor ve Tahran’la Moskova, ekonomik ilişkilerini geliştirmeye istekli görünüyor. Sadece nükleer ve askeri alanlarda değil, enerji ve sanayi alanlarında da iş birliği potansiyeli var. İran’la Rusya arasında güvenlik, askeri ve ekonomik temasların geliştirilmesi, geleneksel olarak ABD’nin çıkar ve nüfuz bölgesi olan Basra Körfezi’nde Rusya’nın daha etkin rol oynamasına yol açabilir.

İran’la Rusya arasındaki stratejik iş birliği, Rusya’nın güney bölgelerinde güvenliği sağlamasına, bilhassa artan terör tehdidiyle baş etmesine yardımcı olabilir. Dahası Moskova ile Tahran, Hazar Denizi’nin hukuki statüsü ve buradaki kaynakların kullanımı konusunda tutumlarını uyumlu hâle getirmeye çalışabilir. Ayrıca, Rus şirketlerinin İran’daki enerji, altyapı ve sanayi projelerinde yer almasının önü açılabilir özellikle de Batı, İran’a yönelik yaptırımları kaldırmakta ayak sürerse.

İkili iş birliğinin bölgesel güvenlik getirisi, yani Orta Asya ve Kafkasya’da güvenliğin artması İran için önemli. Ayrıca, İran’la Batı arasında kapsamlı anlaşmaya dönük müzakereler başarısız olursa Tahran Rusya’yla daha yakın iş birliği yaparak müstakbel yaptırımların baskısını hafifletebilir. Başka bir deyişle, Batılı şirketlerin İran pazarına girme yasağı sürerse İran Rusya’yla daha geniş ticari ve ekonomik ilişkiler seçeneğine sahip olur. Böyle bir iş birliği sayesinde, İran’ın enerji dâhil sanayi sektörlerindeki sıkıntıları, Batılı şirketlerin yokluğunda bir ölçüde telafi edilebilir.

Rusya ile daha yakın bir iş birliği, İran’ın Hazar’daki enerji tedarikçileri ile Asya-Pasifik pazarları arasında büyük bir petrol ve gaz güzergâhı olma hedefi açısından da Tahran için önem taşıyor.

Nükleer alandaki mevcut iş birliği ise stratejik mülahazalarla değil, gereksinim nedeniyle devam edecek. Bu bağlamda İran, çok muhtemel Rus şirketlerine yeni nükleer enerji santrallerinin yapımını verecek. Moskova da Rus şirketlerini, Batı rekabetinin yokluğundan yararlanıp İran pazarında yer kapmaya teşvik edecek. Buna sadece enerji sektörü değil, otomotiv, inşaat ve altyapı sektörleri de dâhildir.

İranlı uzmanlar, Tahran-Moskova ilişkilerini ikili düzeyden ziyade geniş stratejik bağlamda ele alma eğiliminde. Ancak kimi gelişmeler – örneğin bölgesel olaylar veya enerji sektöründeki gelişmeler – İran’ın Rusya’ya yaklaşımında kilit öneme sahip olacak. Her iki ülke, devingen ve çetrefilli türlü siyasi, jeopolitik ve uluslararası zorluklarla karşı karşıya olduğu için ikili ilişkiler bir süre dalgalanacak. Dolayısıyla, Rusya-İran ilişkilerinin ne kadar sürdürülebilir olduğunu zaman gösterecek.

Kimi İranlı analistler, Moskova’nın Tahran’la ilişkisini jeopolitik olmaktan çok fırsatçı olarak değerlendiriyor. Bu görüşe göre ABD-İran husumeti sürdükçe Moskova iki tarafı birbirine karşı kullanabilir. Ancak Tahran’la Washington’un arası bir noktada düzelirse Tahran, Moskova’yla ilişkisini gözden geçirebilir. Dolayısıyla, Rusya için bugünler İran’la stratejik iş birliğini güçlendirmenin tam zamanı olabilir.

Join hundreds of Middle East professionals with Al-Monitor PRO.

Business and policy professionals use PRO to monitor the regional economy and improve their reports, memos and presentations. Try it for free and cancel anytime.

Already a Member? Sign in

Free

The Middle East's Best Newsletters

Join over 50,000 readers who access our journalists dedicated newsletters, covering the top political, security, business and tech issues across the region each week.
Delivered straight to your inbox.

Free

What's included:
Our Expertise

Free newsletters available:

  • The Takeaway & Week in Review
  • Middle East Minute (AM)
  • Daily Briefing (PM)
  • Business & Tech Briefing
  • Security Briefing
  • Gulf Briefing
  • Israel Briefing
  • Palestine Briefing
  • Turkey Briefing
  • Iraq Briefing
Expert

Premium Membership

Join the Middle East's most notable experts for premium memos, trend reports, live video Q&A, and intimate in-person events, each detailing exclusive insights on business and geopolitical trends shaping the region.

$25.00 / month
billed annually

Become Member Start with 1-week free trial
What's included:
Our Expertise

Memos - premium analytical writing: actionable insights on markets and geopolitics.

Live Video Q&A - Hear from our top journalists and regional experts.

Special Events - Intimate in-person events with business & political VIPs.

Trend Reports - Deep dive analysis on market updates.

We also offer team plans. Please send an email to pro.support@al-monitor.com and we'll onboard your team.

Already a Member? Sign in