Taksim’de başı açık bir kadın “Size eylemcilere destek verdiğiniz için teşekkür ederim, iyi ki varsınız” diyerek ilahiyatçı İhsan Eliaçık’ın elini sıktı. Ardından bir başkası. Çevresindeki halka her geçen dakika büyüdü. Kur’an ayetlerini okuyarak sunduğu destekten dolayı Gezi Parkı’nın bütün renkleri ondan memnun; ateist ve sosyalistlerden Kemalist ve ulusalcılara kadar herkes…
Türkiye’de iktidar aygıtları günlerdir kamuoyunu meşgul eden Gezi Parkı gösterilerinin yaygınlaşmasını önlemek için ısrarla göstericileri ‘şeytanileştirme’ taktiği güdüyor. Bu çerçevede olayların post-modern darbeciler olarak bilinen ‘28 Şubatçılar’ ve ‘Ergenekoncular’ın tezgâhı olduğuna dair komplo teorileri üretildi. Gezi olayları sadece Atatürkçü, laik, ulusalcı, CHP’li ya da marjinal sol grupların kaynattığı bir isyan olsaydı bu durum iktidarın işine gelirdi. Ama öyle olmadı. Sayıları az da olsa Başbakan Tayyip Erdoğan gibi alnı secde görmüş bir grup ‘isyanın dindar sesi’ oldu. Bunların başında İhsan Eliaçık’ın fikirlerinden esinlenen Anti Kapitalist Müslümanlar geliyor. Bu grubun üyeleri İslamcı köklere sahip iktidar ile laik yaşam kaygısıyla hareket eden kitle arasında bocalayan dindar kesimler için Taksim’e ‘çıkış bileti’ işlevi gördü. Daha önemlisi bu grup, Risale-i Nur hareketinin önde gelen lideri Fethullah Gülen’in “Çerik-çürük, enkaz halindeki nesil” dediği ama benim parti üstü kimlikleri nedeniyle ‘ruhları işgal edilmemiş’ diye tanımlamayı tercih ettiğim göstericilere öteki kesimler nezdinde meşruiyet kazandırdı.