Libya’da 24 Aralık seçimleri için geri sayım başlarken yabancı asker ve milislerin çekilmesiyle ilgili sorun aşılamıyor.
Türkiye’nin birkaç uçakla Suriyeli milisleri çektiğine dair gelişme Libya Dışişleri Bakanı Necla Manguş’un açıklamasına "Çok ufak bir başlangıç var” diye yansıdı. Ancak bu çekilmeyi anlamsızlaştıracak şekilde Suriye’den Libya’ya yeni milis sevkiyatı olduğu haberleri de geliyor. Mesele Rusya ile Türkiye arasında bir kilitlenmeye dönüşmüş durumda.
Mısır’la koordinasyonunu artıran Rusya, çekilmenin Türkiye ile senkronize olması gerektiğinde ısrar ediyor. Son haftalarda yabancı güçlerin çekilmesi konusu farklı platformlarda ele alındı. Türkiye, Mısır’la ilişkileri normalleştirmeye dönük 7-8 Eylül’de Ankara’da gerçekleştirilen görüşmeden sonra iyi niyet gösterisi olarak Libya’dan Suriyeli milisleri çekme konusunda bir adım attı.
Al-Monitor’un edindiği bilgilere göre Mısrata ve Trablus’ta konuşlu milisler üç uçakla Türkiye’ye getirildikten sonra Suriye’ye gönderildi. Bu adımın Mısır-Türkiye normalleşme arayışına bağlı olarak geliştiği belirtildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Eylül’de Soçi’de Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’le bu konuda bir uzlaşmaya varıp varmadığı ise hala meçhul.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise 5 Ekim’de 300 kadar milisin Suriye’ye döndüğünü, bu rakamın 13 Ekim’e kadar 520’ye ulaştığını rapor etti. Gözlemevi’ne göre bu çekilmeye paralel olarak bir seferinde 90, bir diğer seferinde 130 milis Suriye’den Libya’ya sevk edildi. Ayrıca Türk istihbaratı, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı bölgelerindeki gruplardan ilave sevkiyatlar için hazırlık yapılmasını istedi. Libyalı kaynaklar 30 Eylül’de ülkeden yaklaşık 800 milisin ayrıldığını, geriye 4 bin milisin kaldığını öne sürmüştü.
Manguş, 3 Ekim’deki Kuveyt ziyareti sırasında bu haberler sorulunca “Haberler doğru. ... Çok mütevazı bir başlangıç var. Paralı askerlerin çıkışı için hala daha geniş ve kapsamlı bir organizasyon arayışındayız” dedi.
Türkiye dışında Libya Ulusal Ordusu lideri Halife Hafter’e destek olan Rus savaş şirketi Wagner’in emrindeki Suriyeli milislerin çekilip çekilmediğine dair bilgi yok. Ayrıca savaşan tarafların saflarında Sudan ve Çad’dan milisler bulunuyor. 23 Ekim 2020 ateşkes anlaşmasına göre yabancı güçlerin üç ay içerisinde Libya’yı terk etmesi gerekiyordu. 23 Haziran’daki ikinci Berlin konferansında Türkiye ve Rusya’nın karşılıklı olarak bir miktar milis çekmeyi kabul ettiği belirtilmişti. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin tahminlerine göre Libya’daki Suriyeli milis varlığı 7 bin kişiyi buluyor. BM’nin geçen yılki tahmini Libya’da toplam yabancı savaşçıların en az 20 bin civarında olduğu yönündeydi.
Bu arada BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis’in “çığır açan bir başarı” olarak nitelediği başka bir gelişme yaşandı. BM öncülüğündeki 5+5 Ortak Askeri Komitesi 8 Ekim'de Cenevre’deki toplantıda yabancı paralı askerler, yabancı savaşçılar ve yabancı güçlerin ülkeden aşamalı, dengeli ve eş zamanlı olarak ayrılması planını onayladı.
Sky News Arabia'ya göre plan dört adımdan oluşuyor: Birinci adım yabancı güçlerin iki şehirdeki mutabık kalınan noktalara çekilip mevzilerinden ayrılmalarını, ikincisi çekilme planını uygulamak için BM gözlemcilerinin görevlendirilmesini, üçüncüsü gözlemcilerin yabancı güçler ve milislerin sayısını belirleyip belgelemesini, dördüncüsü bu güçlerin gruplar halinde Libya'dan sınır dışı edilmesini öngörüyor. Çekilmenin 2023’te tamamlanması öngörülse de kesin bir takvim belirtilmiyor.
Al-Monitor'a konuşan Lahey'deki Clingendael Enstitüsü'nden Jalel Harchaoui milislerle ilgili durumu değiştirecek anlamlı bir şey olmadığı görüşünde. Manguş’un sözlerini yanılsamalar yaratmaya dönük, “şişirilmiş” sözler olarak niteleyen Harchaoui bu açıklamayı, Dışişleri Bakanı’nın yavaşça Başbakan Abdülhamid el Dibeybe’nin çizgisine kaymasına bağlıyor: “Birkaç gün önce Türkiye karşıtı bakanlar Bingazi'de toplandığında Manguş aralarında değildi. Bu, somut olarak Manguş’un şimdi daha çok Dibeybe ile hizalanmış olduğunu gösteriyor. O yüzden işlerin doğru yönde geliştiğini söylemeye daha meyilli.”
Manguş 21 Ekim’deki Libya İstikrar Girişimi toplantısının hazırlıkları kapsamında 15 Ekim’de Ankara’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü. Ancak iki taraf da birer kısa açıklamayla yetinip içeriğe dair bilgi paylaşmadı.
Ankara, Suriyeli milisleri çekmeyi tartışsa da Türk askeri varlığını meşru hükümetle yapılan ikili anlaşmalar çerçevesinde Libya’da bulundukları gerekçesiyle müzakere konusu yapmıyor. Türk hükümeti Wagner güçlerini, Rusya da Türk askeri varlığını Libya’da ipe un sermek için bahane olarak kullanıyor. Karşılıklı bu çıkmaz her iki tarafın da işine geliyor.
Rusya çekilmenin sadece milislerle sınırlandırılmasına karşı çıkıyor. Bu konudaki önceliğini 14 Eylül’de BM Güvenlik Konseyi’nde Libya misyonunun görev süresinin uzatılmasına yönelik oturumda bir restleşmeye dönüştürdü. İngiltere’nin sunduğu tasarıda bütün silahlı milislerin çekilmesi çağrısı yer alıyordu. Rusya’nın alternatif taslağı ise senkronize, paralel, dengeli ve aşamalı bir şekilde bütün yabancı güçler ve milislerin çekilmesi çağrısını içeriyordu. Uzlaşma sağlanamadığı için çağrı metni olmadan misyonun görev süresi önce 30 Eylül’e, daha sonra 31 Ocak’a kadar uzatıldı.
Daha sonra Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 4 Ekim’de Mısırlı mevdikadaşı Samih Şükri’yi Moskova’da ağırlarken “Biz [Mısır ve Rusya] yabancı güçlerin aşamalı ve eş zamanlı olarak çekilmesi gerektiği pozisyonunu paylaşıyoruz” dedi.
Türkiye’nin desteklediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile birlikte çalışan güçler içinde de Türk askeri ve milis varlığını sorun edenler çıkıyor. Mesela El Samud Tugayı lideri Tuğgeneral Salah Badi “Eskiden pozisyonları biz kontrol ediyorduk, şimdi her şeyden mahrum kaldık. Artık Türkiye her şeyi kontrol ediyor, dış politikayı bile" derken paralı askerler ülkede olduğu sürece seçimlerin şeffaf bir şekilde yapılamayacağını söylüyor.
Kısmi bir çekilme ya da yanıltıcı bir çekilme görüntüsü seçim öncesi artan baskıları savuşturma taktiği gibi duruyor. Bu konu kasten belirsizliğe bırakılıyor. Ancak özellikle Türkiye’nin bu tartışmanın hedefinden çıkması zor gözüküyor. Seçimlere halel gelmesi halinde Ankara’nın bundan sorumlu tutulması ve tartışmaların içine çekilmesi de ihtimal dahilinde.