Irak’ın bazı bölgelerinde hava sıcaklıkları 50 dereceyi gösterirken Dicle ve Fırat nehirlerindeki su seviyeleri giderek düşüyor ve nehirlerin kuruyacağına dair endişeler artıyor.
Su seviyesindeki ciddi düşüşün muson yağmurlarının azalması, çok su tüketen zirai sulama sistemlerinin modernize edilmemesi ve vatandaşların günlük su tüketiminde tasarruflu davranmamaları da dahil muhtelif sebepleri var.
Ancak kuraklığın en önemli dış sebeplerinin başında komşu ülkelerde inşa edilen baraj ve kanallarda Irak’ın su kotasının gözetilmemesi geliyor
Irak su ihtiyacının büyük bölümünü Türkiye’de doğan Dicle ve Fırat nehirlerinden karşılıyor. Türkiye elektrik üretiminde kullandığı nehirler üzerine yıllar içinde birçok baraj inşa etti.
İnşasına 2006’da başlanan ve 2018’de faaliyete geçen Ilısu Barajı’nın Irak’a su akışını büyük ölçüde sınırlaması akut su sıkıntısının yaşandığı ve nüfusun günlük tarımsal su ihtiyacının karşılanamadığı Mezopotamya'da halkın korkularını daha da tetikledi.
Dicle ve Fırat nehirlerindeki su seviyesi her yıl daha da düşerken, müteakip Irak hükümetlerinin Türkiye ve Irak arasında bir su kotası belirlemek için yıllardır yürüttüğü çabalar da sonuca ulaşmadı.
Başbakan Mustafa El Kazımi yönetimi su meselesine ciddiyetle yaklaşsa da kamuoyu Türkiye ile su paylaşımı konusunda mutabakata varılabileceğinden şüpheli.
Irak Su Kaynakları Bakanı Mehdi Raşit ise Bağdat’ın elinde Türkiye’yi Dicle ve Fırat nehirleri için bir su kotası anlaşmasına zorlayacak “güçlü kozlar” olduğuna inanıyor. Raşit Irak’ın yarı resmi basın kuruluşuna kısa süre önce yaptığı açıklamada iki tarafın su meselesinin çözümü için bir araya geleceğini ve bu dosyanın Kazımi tarafından çözüleceğine dair inancının tam olduğunu söyledi.
Su konusu komşu ülkeler Türkiye ve İran’da da liderler seviyesinde ele alınıyor. İran’ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney yaşamsal meseleyle bizzat ilgileniyor. Raşid’e göre “Bu, meselenin müstesnalığına işaret ediyor.”
Irak’ın Türkiye’ye karşı kullanabileceği kozların ayrıntılarına girmeyen Raşit, görüşmelerden olumlu sonuç alınacağından emin görünüyor.
Irak su konusunda Türkiye ile bir anlaşma imzalamamış olsa da iki taraf arasında yıllar içinde bu konuya ilişkin bir dizi protokol imzalanmış durumda.
Irak, Türkiye ve Suriye arasında 1920’de imzalanan ilk protokol, baraj yapımlarını ve suyun yönünü değiştirecek eylemleri tarafların zarar görmemesi şartına bağlamıştı. Su meselesi 1946’da Irak ve Türkiye arasında imzalanan Dostluk ve İyi Komşuluk İlişkileri Antlaşması’na da dahil edildi. Türkiye’nin Irak’a su akışını sınırlayan Keban Barajı’nı tamamlamasının ardından, 1978’de imzalanan Ekonomik ve Teknik İşbirliği Protokolü de su meselesine dair unsurlar içeriyordu. Ancak Ankara Irak’ın su payını azaltan barajların inşasına devam etti, bunlardan biri da 1990’larda Irak’ta su sıkıntılarına sebep olan Atatürk Barajı’ydı.
Irak ile imzalanan protokollere uymayan Türkiye ise Dicle ve Fırat nehirlerini sınıraşan su olarak tanımlayan uluslararası anlaşmaları tanımıyor ve iki nehri ulusal su kabul ediyor.
Bu arada, Irak parlamentosuna bağlı ilgili komisyonlar da Türkiye ile su kotası mutabakatı için Su Kaynakları Bakanlığı’yla birlikte çalışıyor. Parlamentoya bağlı Tarım ve Su Komisyonu’nun raportörü Abdül Emir Tayban meclisin hükümetin Türkiye ile uzlaşı çabalarına destek verdiğini belirterek Al-Monitor’a “Bu durum artık katlanılmaz bir hâl aldı. Türkiye Irak’ın su kotalarını insafsızca ihlal ediyor” diyor.
Su meselesinin tarıma etkisini yakından takip eden Tayban, bunun bir devlet meselesi olduğunu belirterek “Irak’ın hakkı olan su payını almasını sağlayacak her türlü girişim tüm taraflarca destekleniyor” diyor.
Parlamentonun Tarım ve Su Komisyonu Başkanı Abbud El Isavi, Irak’ın su payını güvence altına alacak yeni bir uzlaşı ya da protokol konusunda iyimser olsa da bu konunun bakanlar düzeyinde çözülemeyeceğine inanıyor. Isavi Al-Monitor’a şunları aktarıyor: “Bu önemli bir devlet meselesidir. Görüşmeler devletin en tepe makamları tarafından yürütülmeli. (…) Yeni bir anlaşma ya da protokol için umut var çünkü meseleyle bizzat Başbakan Mustafa El Kazımi ilgileniyor.”
Irak’ın su konusunda Türkiye’ye karşı kullanabileceği bazı kozlar mevcut. Bunların başında iki ülke arasında yıllık hacmi 16 milyar doları bulan ticaret ve Türkiye’nin yasadışı PKK’ya karşı Irak topraklarında yürüttüğü askeri operasyonlar geliyor.
Ne var ki Bağdat iki mesele üzerinde de tam bir kontrol sahibi değil. Irak ekonomisi ithalat alanında büyük ölçüde Türkiye’ye bağımlı ve Türkiye’den alınan malların başka ülkelerden ikamesi kolay değil. PKK meselesi ise Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) arasında ele alınan bir konu. KBY’nin Ankara ile ilişkileri Türk ordusunun Kuzey Irak topraklarında PKK’ya karşı operasyonlar yürütmesine izin verecek kadar iyi.
Su Kaynakları Bakanlığı’ndan bir kaynak isminin açıklanmaması kaydıyla şunları aktarıyor: “Türkiye ile anlaşmaya varmak için önce cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının aralarında anlaşmaları gerekiyor. Irak şu an büyük krizlerle karşı karşıya ve su meselesi üç liderin de önceliği değil.” Kaynağa göre Türkiye ise “Irak’ın su paylaşımını görüşmeye yönelik toplantı tekliflerini bile reddediyor."